26.Bölüm

26.6K 1.9K 740
                                    

Merhaba! Vaay uzun zaman oldu he? Hepinizi çok çok özledim ya 😍😍 nasılsınız?

Bu bölüm gerçekten uzundu ve tek günde yazmak için baya uğraştım 🙄 umarım beğenirsiniz. Ve OY VERİRSİNİZ. (Yazar burada gönderme yapıyor 🤔)

Bu bölüm benim tatlı okuyucuma gelsin 😍 Ceydabegumdag seni seviyorum 😍kurgumu okuyup bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum 🌺

Buruk bir şekilde karşımda kanlar içinde kalan arkadaşıma bakarken, Warner'ın uluma sesinin ardından onun kadar güçlü olmasa da bir uluma daha duyuldu.

Bu uluma normal bir uluma değildi. Sanki canı acıyormuş gibi bağırmıştı kurt, sanki üzgünmüş gibi. O anda aklıma gelebilen tek kişi vardı, Luis...

Diana'yı uzaktan seven, sevgisini belli etmeyen Luis.

Kimse farkında olmasa da Warner'ın işi olduğu günlerde yanımda nöbet tutan Luis, gün boyu Diana'yı izliyordu. Diana dövüşürken yüzünde oluşan endişe dolu ifadeyi görmek, onun ne hissettiğini anlamam için yetmişti. Uzun süre birlikte vakit geçirdiğimiz için benimleyken duygularını saklamakta daha kötüydü.

Kurtların geldiğini duyan vampirler korku dolu ifadeleriyle sarışın sürtüğe baktıklarında öfkeyle ayağa kalktım. Şu anda arkadaşımı düşünerek güçsüz düşemezdim. Ne olursa olsun iyileşecekti, iyileşmesi için her şeyi yapmaya hazırdım.

Bize dışarıya çıkmamızı söyleyen sarışın vampir, arkasını dönüp beni görünce şaşırarak tekrar yerde yatan arkadaşıma baktı. Bir şeylerin yanlış olduğunu kavradığında tekrar bana dönmesini bekledim. Gözlerimin içine öfkeyle bakarken, ona alayla gülümseyip belimde duran makası ani bir hareketle çektim ve dişi vampirin tam göğsüne isabet ettirdim.

Göğsüne attığım bir makasla ölmeyeceğini biliyordum elbette. Fakat onu ağır şekilde yaralarsam vampirlerini de alır, giderdi. Böylece Diana için erken müdahale etme şansımız olurdu.

Tam da tahmin ettiğim gibi elebaşlarının yaralandığını gören vampirler panikleyerek ona doğru koşturdu, göğsü kanla kaplı dişi vampir ise hâlâ nefretle bana bakıyordu. Dudaklarının arasında fısıltıyla, "Bunu ödeyeceksin, sürtük!" diye çıkan kelimeleri söyledikten sonra, ona yardımcı olmak için gelen vampirlerle beraber hızla kurtların ters yönüne doğru koşmaya başladı.

Duyacağını bildiğimden neredeyse emin bir şekilde, "Tekrar karşılaşıncaya dek kendine bir mezar hazırla." dedim, dediklerimde ciddiydim. Ailemi öldüren vampirler için duyduğum öfke kadar bu dişi vampire de öfkeliydim. Onu bir makasla bırakacak değildim.

Ortalık sessizleştiğinde önümde uzanan Diana'ya doğru koşturdum. Tobias ve Lydia şoka girmiş gibi sadece dikiliyorlardı. Yüzlerin rengi o kadar beyazdı ki onlara kızamadım. Diana birinin kardeşi, diğerinin en yakın dostuydu. Onlar için çok şey ifade ediyordu.

Benimle birlikte harekete geçen Parker Amca elini Diana'nın nabzına koyarken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Duyacaklarımdan öyle çok korkuyordum ki, titreyen ellerimle arkadaşımın ellerini zar zor tutabiliyordum.

Vampir yumruk yaptığı eliyle nasıl onun karnını deşebiliyordu, hâlâ anlamış değildim. Üzerindeki beyaz tişörtün her yeri kandı. Yaşadığım derin üzüntüden kanın metalik kokusu midemi bulandırmıyordu. Teni bembeyaz ve gözleri kapalıydı. İfadesiz yüzü, gülüşünü ne kadar özlediğimi fark ettirmişti. Yere düştüğü anda benim görüntümü kaybetmiş, kendi görüntüsüne bürünmüştü.

KANLI LOTUS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin