Multimedya da Warner Nilsen 😍
"Ne demek senin evine?" derken sesim arabada yankılandı.
Yoldan gözünü çekmeden sanki havadan sudan konuşurcasına, "Bana hesap vereceğini söylemiştim." diyerek beni cevapladığında tırnaklarımı avuç içime geçirdim. Sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Diyelim ki sana hesap vereceğim, o zaman beni bu sabah konuştuğumuz eve götürebilirsin. Neden senin evine gidiyoruz?"
"Çünkü ben öyle istiyorum." dediğinde daha çok sinirlensem de yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bedenim o kadar yorgundu ki uyumamak için bile zor tutuyordum kendimi.
Benim aksime o gayet rahat hareketlerle arabanın ısıtıcılarını sonuna kadar açtı. Düşünceli köpekçik diye geçirmeden edemedim içimden.
"Seninle gelmek istemiyorum." dedim, yine de inat ederek. Islaktım ve huzursuz hissediyordum. Isıtıcıların üzerimde etkisi olsa da kıyafetlerimi kurutacak kadar değildi. Şu an sadece yumuşak yatağıma gömülüp, saatlerce uyumaya ihtiyacım vardı ama Warner, onun yerine başkasını seçmemi gururuna yediremiyordu. Gücünü kullanarak beni yanına çekmekten zevk alıyordu.
İnadıma son noktayı, "Susmazsan konuştuktan sonra bile seni evine götürmem." diyerek koydu.
O andan sonra arabanın içinde ısıtıcı sesinden başka bir şey duyulmadı, tabii kafamın içindeki sesleri saymazsak. O kadar çok düşünmüştüm ki sonunda bir karara varabildim: Düşünmemek. Evet, bundan sonra insanların hareketlerini düşünmeyecektim. Mesela benden uzak duracağını söyleyen Warner'ın beni kendi evine götürmesini düşünmeyecektim. Bunun yerine beni buraya getirdiğine pişman edebilirdim, tabii nasıl yapacağımı bilebilseydim.
Araba gittikçe yavaşlayarak sonunda durduğunda karanlığın en koyu tonuna bulanmıştı orman. Öyle ki bir adım ötemi bile görebileceğimi sanmıyordum. Karanlıktan korkmazdım ama bilinmezlik beni korkuturdu.
"İnmeyecek misin?" diye sorduğunda tüm cesaretimi toplayıp kapıyı araladım. Acaba arabadan çıktığım an nalları dikmem için bir uçurum kenarına çekmiş olabilir miydi? Abartma, Alexis! Daha bu sabah seni kurtaran adam neden öldürmek istesin? Tobias'ı seçmem ona göre beni uçurumdan atmak için geçerli bir sebep değilse tabii!
Kendimi ikna sürecime bir son verip bedenimi soğuk havaya bıraktım. Görüş alanım, sanki gözlerime bez bağlamışlar gibi karanlıktı.
Ben öylece dikilmiş etrafı görmeye çalışırken ensemde hissettiğim sıcak nefesle kaskatı kesildim. Soğuk bedenimi yalayıp geçen sıcaklık, tüylerimi diken diken etmişti.
Titreyen sesimle, "Warner?" derken cevap verenin o olmasını umut ediyordum. Yoksa ne tarafa bile gittiğimi bilmeden çığlık ata ata koşacaktım.
Ensemdeki nefes, "Benim." dediğinde tekrar ürperdim fakat bu sefer nedeni başkaydı. Onun bana bu kadar yakın olması dengemi bozuyordu.
Ben öne bir adım atıp etkisinden kurtulacakken Warner kollarını belime doladı. Göğsünü sırtıma yasladığında aramızdan artık rüzgâr bile geçemezdi. O kadar güzel bir andı ki, her şeyi unutup bedenimi ona emanet etmek istedim ama bugün bana sarılan Warner'ın yarın tekrar aynı adam olacağını biliyordum. Bu yüzden ona güvenmiyordum.
"Ne yapıyorsun?" dedim, sesimi sabit tutmaya çalışarak.
"Sadece biraz böyle kalalım." dediğinde sessizce bekledim. Dokunmaya çekinir gibi saçlarımı sevdiğinde kokumu da içine çektiğini duyabiliyordum. O bana dokundukça içimde bir şeylerin hareket ettiğini hissediyordum. Onun bana sarıldığı gibi karşılık verememek o kadar zordu ki, beni buna mecbur ettiği için bir kez daha nefret ettim ondan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI LOTUS (TAMAMLANDI)
FantasyAilemin öldüğünü annemin telefonuma bıraktığı sesli mesajla öğrendim. Açık unuttuğu telefon çığlıklarına şahit olmamı sağladı. Ve katilleriyle tanışmamı... Artık eve gittiğimde benim için kapıyı açacak bir annem ya da saçlarımı okşayacak bir babam y...