Zeyd sinirden köpürmek üzereydi. Bir Siyonist askeri nasıl elini kolunu sallayarak rahatça Lina'ya yaklaşabilirdi anlayamıyordu. Lina'nın söylediklerini hazmetmeye çalışıyor ve mantıklı bir açıklama bulmaya çalışıyordu. Yumruk yaptığı ellerini sıkmış derin soluklar alarak sakinleşmeye çalışıyordu. Fakat nafileydi. Sakin kalması imkansızdı. Kafasındaki düşünceler yüzünden çıldıracakmış gibi hissediyordu. Lina'ya doğru yürüyüp yatağının önünde durdu ve sert bakışlarla gözlerinin içine baktı.
"Lina! Konuşur musun? Yasak bölgede ne işin vardı? Bir siyonist neden evine geliyor? Neden Lina neden?"
Bağırdığını fark edince susup sinirle yüzünü sıvazladı. Onu incitip kırmak istemiyordu ama sinirden kafayı yiyecekti.Üzeyir, Lina'nın ağladığını görünce müdahele etmeye karar verdi. Oysa başkalarının işlerine karışmaktan nefret ederdi. Herkesin kendi sorununu kendisinin çözmesinden yanaydı. Ama sevdiği insanlara karşı dayanamayıp müdahale ediyordu. Zeyd ve Lina ikisi de değer verdiği kişilerdi. Birbirlerini kırıp incitmelerini istemiyordu. Zeyd'in omzunu tutup sıktı.
"Zeyd yeter. Otur şuraya."
Kenardaki sandalyeyi işaret ettiğinde Zeyd çaresizce ellerini saçlarından geçirip sandalyeye oturdu. Üzeyir, Lina'ya dönüp aynı otoriter sesiyle konuşmaya devam etti.
"Lina, sen de en başından düzgünce anlat şu olayı. O adam gerçekten bize oyun mu oynadı merak ediyorum."
Lina gözyaşlarını silip derin bir nefes aldı. Susmak çözüm değildi, her şeyi anlatmalıydı.
"Ben ve Mahra bir defasında yasak bölgeye gitmiştik. Dönüşte Mahra ile yarışmaya karar verdik. Fakat Mahra öndeyken aksilik tuttu ve Esved ayağını incitti. Ben Mahra'yı gözden kaybedecek kadar geride kalmıştım. Hava da kararmaya başlamıştı. Ne kadar cesurum desem de korkuyordum.''Lina korkuyorum derken rahatsızca yerinde kıpırdandı. Korktuğunu dile getirmekten hoşlanmamıştı.
"Çok geçmeden bir paralı Siyonist asker karşıma çıktı. Ama bana kötü davranmadı. Hatta Esved'e yardım etmeyi teklif etti. Ona güvenemediğim için kabul etmeyip hemen oradan uzaklaştım. Uzaklaşırken benden korkma sana zarar vermeyeceğim diyerek arkamdan sesleniyordu. O günün üzerinden birkaç gün geçtikten sonra bizim eve geldi. Adresi nasıl öğrenmiş bilmiyorum. Onunla bahçede karşılaştım ve hemen kovdum. Hatta giderken Ali de onu görmüştü. Bu yüzden Ali ile de nahoş bir durum yaşamıştık."Lina derin bir nefes alıp odadakilere baktı. Üçü de sessizce onu dinliyorlardı. Lina konuşmaya devam etti.
'Garip biri. Ben aptal olduğunu sanmıştım. Aişe'nin düğününde Fatma ve Rebekah'ın yanında onu görür gibi olmuştum. Bu beni endişelendirmişti. Bunu öğrenmek için onu bulmaya karar verdim. Sanki bulsam ne yapabilirim ama işte o an mantıklı gelmişti. Mahra ile birlikte yasak bölgeye tekrar gittik. Ama onu bulamadık. Bu sefer başka bir Siyonist önümüzü kesmişti. Kötü niyetli biriydi. İki kadın olduğumuzu görünce üzerimize geldi ve bildiğiniz gibi Mahra bizi korumak için onu vurmak zorunda kaldı. Ama çok korktuğu için baygınlık geçirdi. Neyse ki Ali ile karşılaştık ve bize yardım etti de başımız derde girmeden kaçabildik oradan. Düşünüyorum da belki de bunların hepsi Ali ile Mahra'nın evlenmesi için birer vesileydi."Lina son cümlesini söylerken dudaklarına küçük bir gülümseme misafir olmuştu. Ali Ömer ile kötü bir başlangıçları olsa da şu an eniştesi olması onu sevindiriyordu. Çünkü Mahra'yı koruyup kollayacağını biliyordu. Ablasına iyi bakacaktı. En azından umduğu buydu.
Üzeyir duyduklarını sindirmeye çalışırken Zeyd'in delirmesine şimdi hak vermişti. Bu kızlar korku nedir bilmiyorlardı. Siyonist bir askeri aramak için yasak bölgeye gitmeleri akıl işi değildi.
Fatma duyduklarının şaşkınlığıyla ağlıyordu biraz kendisini toparlayınca konuşmaya başladı.
"Bana turist olduğunu ve gezmeye geldiğini söylemişti. Özür dilerim Lina. Ona inandığım için özür dilerim. Neden bana en başında anlatmadın? Keşke her şeyi anlatsaydın. Onu içimize sokmazdım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİNA
Teen FictionLina arkasına dönüp baktığında onu bıraktığı yerde dizlerinin üzerine çökmüş, kendisine baktığını gördü. Aralarında bir hayli açılmış mesafeden dolayı yüzünü net göremese de toprağa bulandığını ve bakışlarındaki hayal kırıklığını seçebiliyordu. Kalb...