45- Haklı Olan Kim

1.8K 143 73
                                    

Genç kız kucağına konulan paketle kafasını kaldırıp kendisine gülümseyen ablasına baktı. Mahra'nın yüzünde sıcacık bir gülümseme vardı.
"Açmayacak mısın? Senin için aldım.''

Genç kadın, kız kardeşinin hiç heyecanlanmadan zoraki bir şekilde paketi açmaya çalışan haline bakarken üzüntüyle iç çekti. Yokluğunda kız kardeşi çok zor günler geçirmişti. Olanları ilk öğrendiğinde ailesinin neden kendisine daha önce haber vermediklerini sorup sitemle ağlamıştı. Kız kardeşinin yanında olamayıp ona destek olamamış olmak canını yakmıştı. Fakat sakinleşip düşününce olanlardan haberdar olsaydı bile elinden hiçbir şeyin gelmeyeceğini kabul etmek zorunda kalmıştı. Yine de kendisini suçlu hissetmekten geri duramıyordu. Kız kardeşini kaybetmiş olsaydı eğer kendisini asla affedemezdi. Çünkü hayatına giren adamla bir tatile çıkmış, mutluluk içinde günlerini geçirmişken kız kardeşi burada kaçırılmıştı. Onu aramak için küçücük bir çaba bile gösterememiş olmak Mahra için en yıkıcı olan darbeydi. Onu kaybetme düşüncesi kalbinin acıyla sıkışmasına sebep oluyordu. Amr'ın acısı yüreğinde hâle taze bir yarayken ikinci bir kayıp daha veremezdi. Bunu kaldıramazdı. Şu an yanında olduğu için ne kadar şükretse az kalacaktı.

Lina paketi açınca karşısına bir kutunun içerisinde rengarenk şekerler ve lokumlar çıkmıştı. Yüzünde buruk bir gülümsemeyle ablasına döndü. Mahra dolu gözlerine rağmen kocaman gülümseyerek yumuşak bir şekilde konuştu.

''Türk lokumu ve Mevlana şekeri. Tatlı şeyler seviyorsun diye Ali'nin memleketinden aldım."

Lina süslü paketi bir kenara bırakıp kollarını sıkıca ablasına sardı. Onu çok özlemişti. En çok onunla didişip kavga etsede en çok ona ihtiyacı olduğunu biliyordu. Biliyordu ki ablası yanında olduğunda mücadele etmek daha kolaydı. Daha az yara alır ve daha az canı acırdı.

"İyi ki döndün Mahra. Sensiz her şey çok zordu."
Dudaklarından dökülen sözcükler öyle sessizdi ki Mahra zar zor duymuştu.
Mahra, kız kardeşinin yaşadığı acıyı hissediyordu. Ona nasıl destek olacağını bilememek üzüntüsünü katlanarak arttırıyordu. Üzüntüsünü yüzüne yapıştırdığı bir gülümsemeyle kapatmaya çalışıyordu. Ama ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı. Kız kardeşinin sırtını nazikçe sıvazlıyordu. Güçlü durup onun yanında olacaktı. Elinden tutup ayağa kalkmasına yardım edecekti. Her zaman olduğu gibi birlikte tüm zorlukların üstesinden geleceklerdi.
Kapı çaldığında kardeşler birbirinden ayrılıp kapıya döndüler. Ali Ömer elinde küçük bir tepsiyle gülümseyerek kapının eşiğinde onlara bakıyordu. Mahra kız kardeşine küçük bir bakış atıp eşine döndü ve gülümsedi. Ali Ömer'e bakarken gülümsemesi gözlerine yansıyıp ışıl ışıl parlamalarına sebep oluyordu.
''Gelsene Ali.''

Ali Ömer içeri girip elindeki tepsiyi masaya bırakırken konuştu.
''Lina'nın ilaçları Hacer anne gönderdi.''

Lina teşekkür ederek tepsiye uzanıp küçük hapları ve su bardağını aldı. İyi olduğunu düşünüyordu ama geceleri gördüğü kabuslar ve iştahsızlık problemleri yüzünden doktora görünmüş ve yazdığı ilaçları kullanmaya başlamıştı. Bir de zaman zaman geçirdiği krizleri de saymazsa iyi sayılırdı.
İlacını içtikten sonra sandalyede oturan Ali Ömer'e baktı. Mahra'ya bir şeyler anlatıyordu. Ama Lina konuyu anlamamıştı. Sürekli zihninde dönüp dolaşan düşüncelere dalıp dış dünyadan soyutlanıyordu.

''Lina sen ne diyorsun?''

Mahra'nın kendisine yönelttiği soruya karşın anlamsız bakışlarla bakıyordu.
Mahra kardeşinin anlamadığını fark ederek anlayışla başını sallayıp anlatmaya başladıi.
''Ali ile haftasonu hep birlikte şehir merkezine inelim diyoruz. Ramazan hazırlıkları için alışveriş yapar ve biraz gezeriz. Ne dersin? Hepimize iyi geleceğini düşünüyorum.''

LİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin