38- Deniz Kızı

1.4K 225 84
                                    

"Neden bu kadar aptalsın? Sana başkalarının işlerine burnunu sokmamanı söylemiştim. Biz gelmeseydik ne olacaktı, söyler misin bana?"

Genç adam sızlayan yaralarına aldırmadan yüzünü ekşitti. Aynı şeyleri duymaktan sıkılmıştı. Haklı olduğu halde arkadaşından azar işitiyordu. Elindeki buz torbasının soğuk tarafını çevirip alnının kenarındaki şişliğe bastırdı. Canının acıması üzerine dişlerinin arasından tıslayarak Theodore'a küfretti.
Zach sinirle gülerek küçük odada volta atmayı bıraktı. Dylan'ın karşısında durup gözlerinin içine bakarak öfkeyle bağırmaya başladı.
"Sen hâlâ konuşuyor musun? Sus Colley! yeter, bıktım senin arkanı toplamaktan. Sürekli senin yaptığın pislikleri temizliyorum. Yoruldum, dur artık! İkimizin de sonunu getirmeden rahat duramaz mısın? Sana yalvarıyorum Dylan dur artık."

Dylan yatağına sırt üstü uzanmaya çalışırken acıyan sırtıyla ağzından acı dolu bir inleme kaçtı.
Zach perişan hâline bakarken iç çekti.
"Gerçekten bir aptalsın. Bunu neden kendine yapıyorsun? Theo'nun dediği doğru değil mi?"

Dylan anlamaz bir şekilde gözlerine bakarken sinirle saçlarını çekiştirip bağırdı. "O Filistinli kıza aşık oldun değil mi?"

Dylan yavaşça yorgun gözlerini açtı. Arkadaşının ona hayretle baktığını gördü. Bu durum, içinde bir yerlerde kahkaha atma isteği uyandırmıştı. Sinirleri bozulmuştu. Daha fazla dayanamayıp içinden geldiği gibi kahkahalarla gülmeye başladı. Zach ona öfkeden kızarmış bir yüzle bakarken nihayet kahkahalarını durdurabilmeyi başardığında derin bir nefes alarak homurdandı.

"Lanet olsun, gülerken bile canım yanıyor."

"Dylan pislik yapma, beni sinirlendirmeyi bırakıp sorularıma cevap ver!"

Dylan tekrar gözlerini yumdu.
"Ne istiyorsun Zach? Sana ne söylersem söyleyeyim beni haksız buluyorsun. Neden boş yere kendimi yorayım."

Zach sinirle ellerini saçlarından geçirdi.
"Doğru, sana hak vermem. Çünkü yaptıklarının mantıklı bir tarafı yok. Theo'nun Filistinli bir kıza zarar vermesi neden seni rahatsız ediyor? Sırf bu yüzden onu dövüp dayak yemen haklı bir davranış mı sence?"

Dylan gözlerini açıp sert bakışlarla Zach'e baktı.
"Neden o çöp suratlı, araştırmasını istediğim kızı kaçırıp ona zarar veriyor? Eğer bir derdi varsa benimle çözmeliydi. Başkalarını karıştırmasına gerek yoktu. Hiçbir suçu olmayan bir kıza uyuşturucu vermek..."

Dylan sinirle elini yumruk yaptı. Lina'nın başına gelenleri düşündükçe delirecekmiş gibi hissediyordu. Bazı ülkeler hariç üretilmesine illegal yollarla bile izin verilmeyen o ağır zehrin Lina'nın kanında dolaştığını düşündükçe göğsü sıkışıyordu.
"Yeşil sıvıdan verdiklerine emin misin?"

Zach'in sorusunu duyduğunda Lina'nın perişan halini düşünmeyi bırakıp kafasını salladı.
"Evet, itiraf etti."

Zach, Dylan'ın omzunu sıktı.
"Kız biraz halisünasyon görüp acı çekecektir. Tanrısına şükretsin ki başka şeyler yapmamışlar. Üstelik sen bir Filistinli'ye haddinden fazla acıdığını düşünmüyor musun? Sana durmanı söyledim. Artık sadece kendine bak! Burada sana verilen görevleri yerine getirip sessizce yaşa."

Dylan, Zach ile birbirlerini anlamadıklarını biliyordu. Zach, hiçbir şekilde Müslümanlara merhamet etmiyordu. Onları terörist olarak görüyordu. Siyonist askerlerinin zulmünün içinde olmasına rağmen gözleri kör, kulakları sağır, algılayamıyordu. Dylan, Zach'ten yana umudunu kaybetmişti. Bugün Elijah ile birlikte kendisini kurtarmaya gelmelerine bile şaşırmıştı. Zach'in kör zihniyetine rağmen kendisini umursuyor olması bir parça mutlu olmasına sebep olmuştu.
"Benim orada olduğumu nasıl bildin?"

LİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin