Door || 1

23.5K 994 449
                                    



"Topun altına vurmaman lazım. O zaman uçup gider, üstüne vur. "Daniel'ın otoriter sesi bilmem kaçıncı kez salonda yankılandığında, Lee Min, hızla çıkış yapıp topa smaç vurmuş ve top sert bir şekilde yerle buluşmuştu. Vakit kaybetmeden tekrardan açıldığında havaya atılan topa tekrardan tüm kuvvetiyle vurdu.

Herkes nefes nefese sahada dağılmış, Lee Min'in vurduğu topları toplarken yanıma yaklaşan bedenle ona döndüm.

"Atayım mı bu akşam seni eve?"

Taehyung, çapkın ifadesiyle bana göz kırpıp benimle eğlenirken onun bu cesaret içeren hareketine karşı kaşlarım havalanmıştı. Yakışıklı diye beni eve atabileceğini mi zannediyordu?

"Evet."

Bu bey beni eve atmayacaktı da kim atıcaktı?

Benim bu kendimi ona anında satış halim onu eğlendirmiş olmalı ki yüzünde oluşan gülüşle tam konuşmak için ağzını açtığı sırada salonda yankılanan gür sesle diyeceği tüm kelimeler boğazına dizilmişti.

"Bütün gruplar bittiğine göre antrenmanda bitmiştir. Güzelce stretching yapın. " Daniel son sözünü de söyleyerek sahadan çıktığında, tüm herkesin gerilen bedeninin onun yokluğuyla rahatladığına emindim. Koca salonda herkes yorgunlukla kendini yere attığında çok geçmeden stretchingle yükselen konuşmalarla klasik bir antrenman gününü daha tamamlamış olduk.

"Açlıktan ölüyorum." Jackson iki bacağını yana doğru açıp esnetirken, yorgunlukla kendini ortaya atmıştı.

"Hızlı giyinin hemen gidelim." Diye mırıldandı bacaklarını tek tek açıp esnetirken Chin hyung.

"Nereye gidelim?"

"Suyu olan var mı?"

"Ben eve gidip uyuyacağım, ölüyorum. "

"Ben gelmeyeceğim." Bacaklarımı iyice esnetirken sessizce onları dinliyordum, herkes ayrı bir telden konuştuğundan salonda bir uğultu hakim olsa da beni duyduklarına emindim.

"Kaptansız olmaz Park Jimin." Dedi takımın en küçüğü olan , Kim Taehyung.

"Hadi ama, bizi -bu salakları- tek başına yollamayacaksın di mi?" Hoseok hyung, beni dirseği ile dürterken o tatlı bakışlarıyla bakmaya başlamıştı beni cevabımdan vazgeçirmek adına. Hadi ama bu adama karşı nasıl hayır diyebilirdim ki, bunu o da bildiğinden bu bakışlarını bizim üstümüzde kullanmaktan hiç çekinmiyordu.

"Tamam hadi bu sefer hesabı sana kitlemeyeceğiz." SeokJin hyung gülerek dizliklerini indirirken her halinden belliydi eğlendiği.

Herkesin gülmesi ile ister istemez bende gülümsememi tutamamıştım. Kabul etmek istemesem de komikti, daha doğrusu başka birinin başına gelse kendimi duvardan duvara vurana kadar gülerdim ama benim başıma geldiğinden komik değilmiş gibi davranmaya çalışıyordum ki üstüme daha fazla gelmesinler.

Yine bir antrenman çıkışı yine aynı yemek sohbeti geçmiş, birlikte güzel bir restorana gitmiştik. Bilirsiniz..çok fazla çalıştığımızdan ve çok kişi olduğumuzdan, tabiri caizse hayvan gibi yemiştik.

Boyum kadar bir hesap gelmesiyle hepsini "Sen kaptansın! Bunu sen yapmalısın! Biz senin çocuklarınızı!" Gibi bir sürü saçma cümleler söyleyerek zorla bana ödettirmişlerdi, şerefsizler.

"Onun acısını daha çıkarmadım. Unutmadımda sanmayın." Ciddi bir şekilde konuşmaya çalışırken, gülüşümü gizlemek zor olmuştu.

"Hadi, naz yapma." Taehyung'un sızlanışı kulaklarıma gelirken o sırada bana attığı ayakkabıyı fark ettiğim an hızla eğilmiş, ayakkabı kafamın üstünden arkama düşmüştü. Gözlerim onun bu beklenmedik hareketine karşı şaşkınlıkla büyürken, kafamı kesip atma isteğine karşı gelmemiş olmaması beni üzmüştü.

Skipper  [Yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin