KUMA-13

51.8K 1.5K 191
                                    

Ben böyle değildim eskiden. Korkmazdım hayatın hiçbir sürprizinden ve hiçbir söz bana dokunmazdı.

Oysa bugün seni kaybetme korkusu diye bir şey çıktı başıma.

Ve sanırım kaybettimde.

Sadece seni kaybetmedim ben hayatımıda kaybettim Seninle!

Doktorun dediğiyle içim parçalandı hani olur ya bazen annen evde temizlik yapmak ister mutfak dolaplarını falan boşaltır, her tarafı temizler, sonra yeniden yerleştirirken bardakların yerini değiştirir, sonra sen dolabı açarsın bir bardak almak için uzanırsın, karşına çukur tabaklar çıkar, aslında biliyorsun da onların yerlerinin değiştirildiğini, ama alışkanlık ya uzanırsın, ellin gider.

Böyle his ediyorum işte, ben Azat'dan vazgeçemem, alıştım ben ona onsuz olmaz onsuz bu kötü hayata kalmak istemiyorum.

Hastanenin içinden bağırışlar yükseliyor ağlamalar, doktorların etrafımıza toplanması, Havin'nin baygın bir şekilde yatması, Rojin annenin bağırışları, Dilan'nın bağıra, bağıra ağlaması.

Herkes bir tepki verirken öylece izledim kocamın üzerine örtülen örtüyü.

Şimdi çıkaracaklardı onu ordan yanımdan geçicekti, bir daha caddı demeyecekti, bir daha asla bana güzelim diyemeyecekti.

Doktorun ve bir kaç çalışanın acilin kapısını açmasıyla koşarak  sedyeye yatırılmış, üstüne örtü örtüşmüş kocamın yanına yaklaştım.

Doktorun üzerindeki örtüyü çıkarmasıyla, bakmaya kıyamadığım yüzünün rengi gitmiş, tutmaya kıyamadığım elleri buz gibiydi.

Etrafta ağlama sesleri yükseliyor ama benim duyduğum tek şey Havin'nin  sesiydi "bebeğimiz" diyordu,çaresiz bir şekilde.

Sahi ne olacaktı o masum cana? Nasıl yaşıyacaktı babasız?

Ya Havin, baka bilecek miydi o küçük meleğe tek başına?

Hala Azat'dın ellerindeydi ellerim doktorun tekrar örtüyü örtmesiyle ellerimiz birden ayrıldı, son hatırladığımda buydu zaten.

Gözlerimi açtığımda Dilan yanımda bekliyordu, gözlerinin şişmiş ve  yorgun oluşundan anladım herşeyin hala çok gerçekçi olduğunu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi açtığımda Dilan yanımda bekliyordu, gözlerinin şişmiş ve  yorgun oluşundan anladım herşeyin hala çok gerçekçi olduğunu.

Dilan bana üzgün bir şekilde bakıp
"Ce-cenazeye yetişmemiz lazım" dediğinde sanki biri kalbime hançeri saplayıp öylece ölmemi bekliyormuş gibi his ettim.

Daha hiç durmayan gözyaşlarımı silip hemşirenin yardımıyla kolumdaki serumdan kurtuldum.

Sanki yaşayan bir ölüydüm, ben artık anladım hayat durup bir mucize gerçekleşmesini bekleyecek kadar uzun değil.

Daha dün kollarında uyuduğum adamı koklarken, şimdi mezarına gidiyordum.

Söylesene hayat kaç yanlış yaptım da tek doğrumu aldın benden?

Arabanın durmasıyla önümdeki kalabalığa baktım, sevdiğim adam şimdi toprak altındaydı.

Etraftakilerin yavaş yavaş dağılmasını bekledim, onunla başkaları varken konuşmak istemiyordum.

Herkes gitmiş sadece Havin'ni bekleyen  bir araba kalmıştı.

~~~HAVİN'DEN~~~

Daha dün birlikte bebeğimize alışveriş yapıyorduk, şimdi ne söyleyeceğimi düşünüyorum.

Bağırsam mı? Neden bırakıp gittin bizi diye?isyan mı etsem? Yoksa ağlasam mı tekrar? 

Ellimi toprağının üzerinde gezdirip şu sözleri döktüm ağzımdan.

"GözIerimin içinde bir akarsu var ki sorma. Göz kapakIarımı bir açsam yüzüm suIar aItında kaIır inan bana. Ne seni unutmak gibi bir çaba var yüreğimde,Nede aşkımı körükIeyen bir rüzgar , Ne seni görmeden durabiIecek kadar güçIüyüm, Ne de kaybetmeye dayanacak kaIbim var. Neden gittin? Niye bizi yalnız bıraktın?  Daha bebeğimizi alıcaktık kucağımıza, peki ne diyecem ben ona? Nasıl diyecem baban yok, öldü diye? Ama sen merak etme ağam ona gözüm gibi bakıcam, nasıl bakmam? O senden ban kalan tek varlık, tek hatıra. Senin yerini dolduramam ama ellimden gelen herşeyi yapıcam söz veriyorum ona gözüm gibi bakıcam."

Gözyaşlarımla birlikte zorlanarakta olsa kurduğum bu  cümlelerden sonra ordan uzaklaştım, çünkü biliyordum biraz daha kalırsam dayanamayacağımı.

~~~ŞİLAN'DAN~~~

Havin kalktıktan sonra  arabadan inip mezara doğru yürümeye başladım.

Korkuyordum, mezarına gelmek mi? Bu çok saçmaydı daha, çok mutlu olabilirdik.

Hayat bize bu kadar acımasız davranmamalıydı.

Sevdiğim adamı benden böyle almamalıydı, oysa daha haylerimiz vardı, mutlu olucaktık, aile olucaktık.

Yavaşça yaklaştım tüm cesaretimi toplayarak, bu acı aylardır his ettiğim o saçma duyguyu özlememi sağlamıştı.

Tarifsiz bir acı, toprağına dokunduğumda tarifsiz acı tüm bedenimi kapladı.

Ne tuhaf değil mi? Acı olduğunu bilip ama onu anlatmamak.

Daha dün ellerini tutarken şimdi onu benden saklayan bu toprakları okşuyorum, belki his eder diye, belki burda onun yanında olduğumu bilip geri gelir diye.

" Gittin. Şimdi bir mevsim değiI, koca bir hayat girdi aramıza. BiIiyorum ne sen dönebiIirsin artık, ne de ben dönmeyeceğini bildiğim halde yaşayabilirim. Toprak seni aldığı için mi böyle güzel? senin kokun mu yeryüzüne yayılan? ne çok soru soruyorum değil mi? Çünkü cevap arıyorum Azat, cevap. Ne yapıcam ben sensiz hı? Nasıl yaşıyacam? Ya onlar ne olucak? Seni şimdiden özlemişken, gece nasıl korkmadan uyuyacağımı düşünürken, nasıl dayanıcam hayatımın sonuna kadar sensiz? Her çığlığımın içinde bir suskunluk Her suskunluğumun içinde bir sen varsın ne yaparım ben sensiz nasıl dayanırım bu acıya."

Hıçkırıklarım daha fazla izin vermediği için Azat'a son birşey fısıldadım,

"Herbir zerremde, her adını andığımda, binlerce parçaya bölünse de kalbim seni asla unutmayacam!"

Ellerime değen toprak sanki bırakmak istemiyormuş gibi ellerime yapışmıştı, sanki gitme der gibi.

Daha fazla burda nefes alamadığımı anlayıp çok zor olsada ordan uzaklaştım.

Hıçkırıklarım nefesimi kesmiş artık nefes alamıyordum, belkide almaya korkuyordum, yada utanıyordum.

Sevdiğim adam orda o toprağın altındayken benim burda nefes almaya çalışmam çok saçmaydı.

Onunla olmalıydım, ölüncede onunla ölmeliydim, onu öylece  yalnız bırakmamalıydım kim bilir ne kadar canı yanmıştır?

Kim bilir ölüceğini bile bile bir çocuğunun olucağını öğrenmek onu nasıl yıkmıştır.

Peki ben Nasıl birşey olduğunu bildiğim halde ona bir yardımım dokunmamıştı?

Neden sormamıştım ona? Neden üzerine gidip gerçeği öğrenmemiştim? Belki, belki bir ihtimal onu kurtarmak varken, neden her zaman kendimi kötü birşeyin olmadığına ikna etmiştim.

Hayatım nedenlerle doldu bir anda, kim bilir belkide benim yüzümden sonuçlanan birşeydi.

Çocukken büyümek isterdim, şimdiyse ölmeyi.

Ben yaşamayı hak etmiyorum, belkide benimde sevdiğim adamla gitmem gerektir?

KUMA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin