KUMA-28

31.5K 1.3K 149
                                    


O gün yaralandığında dikiş atığım omuzunun hemen altında, kalbinin üzerinde olan dövme.

Beni o kadar çok şaşırtmıştı ki, bir süre niye geldiğimi bile unutmuştum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni o kadar çok şaşırtmıştı ki, bir süre niye geldiğimi bile unutmuştum.

Bir süre gözlerim dövmenin üzerinde takılı kaldıktan sonra niye geldiğimi hatırlamış, ve dövme yüzünden yumuşadığımı anlamasın diye tokat atıcakken bileğimden tuttu.

"Bırak kolumu!" Hırçın bir ses tonuyla söylesemde o hâlâ gözlerimin içine bakıyordu.

Ağzından dökülen tek kelime "bağırma!" Olmuştu.

Kavga Ederken Bana "Bağırma" Denmesine de Ayrıca Sinir Oluyorum...
Kavga Ediyoruz Burda, Halay mı Çekicem, Bağıracam Tabi.

"Bağırırım, bırak kolumu! Sen kimsin ya!? Kimsinde beni öpüyorsun!? Hangi hakla!?"

Ben hâlâ deli gibi bağırırken telefonumun çalmasıyla biraz daha dikkatim dağıldı ama şuanki durumda telefon düşünemezdim.

Ben Alas'ı iterken birden ellimin dövmeye değmesiyle biraz ürpersemde, hiç oralı olmamış gibi yapmış, hemen ellimi çekmiştim.

Dövmenin yeni olduğu her halinden belliydi.

Telefonum ısrarla çalmaya devam ederken Alas "bak istersen, önemli olabilir!" Sert bir şekilde konuşuyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu.

Hem suçlu hem güçlü!

Telefon gerçekten ısrarla çalmaya başladığında sinirle kim olduğuna bile bakmadan açtım telefonu.

Birden "ne var!?" Diye sinirli bir şekilde sorduğumdan Dilan'ı gerçekten beklemiyordum.

"Yenge, Havin yengemin durumu iyi değil biz İstanbuldayız, şimdi doğuma girdi lütfen sende gel!"

Dilan bunları hızlı ve ağlarken söylediği için, ilk neye uğradığımı şaşırsamda telaşlı bir şekilde "Ha-hangi hastane!?" Diye telaşla sormuştum.

Hastanenin ismini öğrendiğimde Alas'ın yüzüne bile bakmadan hızla çıkmıştım evden.

Kapıda taksi olmadığı için sinirden "ya Allah kahretmesin!" Diye sinirle bağırdığımda Alas arkamdan arabaya binmiş ve "hadi atla bırakayım seni!" Dediğinde ilk önce kabul etmek istemesemde başka şansım olmadığını bildiğim için arabaya bindim.

Arabanın içinde hiç konuşmamıştık ve bu benim işime geliyordu.

Şu an sadece Havin vardı aklımda.

O ve sevdiğim adamın çocuğu tehlikedeydi ve tek isteğim oraya yetişip ona yardımcı olmaktı.

Gözyaşlarım benden habersiz firar etmişti zaten.

Alas yüzüme gergin bir şekilde bakıyordu, ve tabiki birşey söylemek istediği açık bir şekilde ortadaydı.

Birden "kendini bu kadar üzme!" Sanki emir verir gibi konuşması beni çileden çıkarıyordu.

KUMA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin