Sinirlerim iyice gerilmişti."Sen benim aşık olduğum adam hakkında böyle konuşamazsın! Sen kimsin ya? Nerden bileceksin benim kocamı!?"
Ben bağıra bağıra konuşunca Alas kolumdan hızla tuttuğu gibi beni merdivenlerden aşağıya indirmişti.
sonunda bahçeye geldiğimizde Alas yüzüme sinirli bir şekilde bakıyordu.
Zaten sinirli olduğu açık bir şekilde belli oluyordu.
Nasıl mı?
Dişlerini sıkmasından, damarlarının şişmesinden ve tabiki bakışlarından.
Yani arada korkmuyor değildim ama yani sonuçta birşey yapmazdı herhalde.
Ben tam bir gerizekalıyım! tabiki yapardı, sonuçta o acımasız biriydi, beni çiğ çiğ yerdi.
Alas yüzüme sıkılmış bir şekilde bakıp sinirle, "o adama sevdiğim adam diye hitap etmenden nefret ediyorum! Çünkü onu tanımıyorsun bile Şilan!"
Adımı onun ağzından nadir bir şekilde duyuyordum ve bu tabiki içimde tuhaf bir his uyandırıyordu.
"Tanımıyorsun derken!?"
Sinirliydim, çok sinirliydim ve bu işin sonu hiç iyi gözükmüyordu.
"Bak eğer birgün gerçekten o adamın kim olduğunu öğrenmek istiyorsan bana gel, sana seve seve anlatırım. Ama bunun için hazır olmalısın! Sevdiğin, pardon sevdiğini sandığın adam aslında, göründüğü gibi biri olmadığını, neler yaptığını gerçekten öğrenmeye cesaret edersen beni nerde bulacağını biliyorsun!"
Ne demeye çalışıyordu? Gerçekten Azat tanıdığım gibi bir adam değil miydi!?
Saçmalıyordum!
Alas'a güvenmemeliydim, sonuçta o iyi biri değildi ki, hem nerden tanıyacak ki Azat'ı!?
İç sesim bana yardım etmeye çalışsada, aslında Alas'ı ilk defa bu kadar fazla konuşurken görmüştüm.
Ve ciddiydi, sanki kanıtlaya bilecek gibi ciddi bir şekilde konuşuyordu.
Hiç birşey demeden önümde duran taksiye bindim.
Ben ondan kaçmaya çalıştıkça o her yerden çıkıyordu.
Sonunda eve geldiğimde kısa bir duş almış, üzerime günlük kıyafetlerimi giydikten sonra kendimi dışarı attım.
Bu aralar işi baya boşlamıştım, ve bu benim için hiç iyi değildi.
Artık kendime gelmeli, tekrar normal bir hayatta adım atmalıydım.
Sıradan biri olarak bu kadar aksiyon bana çok fazlaydı.
Sonunda yetiştiğimde Hacer abala bana baygın bir şekilde bakıp "ya yemin ederim hayattımda pozitif olan birşey varsa o da kan grubum. Yine ne bu surat Şilan!?"
Dediğinde yüzümü buruk bir gülümseme kaplamıştı.
"Alas onu ne kadar tanıyorsun?"
Birden sorduğum soruyla affalasa da, birşeyler bildiği kesindi ve benim bunları öğrenmem gerekti.
"Yani aslında pek birşey bilmiyorum, sadece arada konuşur benimle, kimse olmadığında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
Roman d'amourHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.