Ağladım, sabaha kadar öylece ağladım. Öfkelendim, kızdım canımın yandığını illiklerime kadar his ettim. Ama bu kadardı kendime söz vermiştim. Gönül defterini kapatacak, hayatıma bana zarar verecek kimseyi almayacam.Sabahın ilk ışıklarında, nerdeyse bitmiş bir şekilde kendimi banyoya attım. Sıcak su tüm bedenimi elle geçirmiş, resmen beni hafifletmişti.
Bugün kendime bir söz veriyorum, ve bu sözü tutmak için herşeyimi ortaya koyuyorum.
'Bir daha ağlamak yok!' İnsan ağladıkça kendini güçsüz bir varlıkmış gibi his ediyor ve ben artık böyle his etmek istemiyorum.Hiç kimse, hiç birşey olmadan hayatıma bakmak istiyorum. Hayatımda çıkaracaklarımın listesinde başta Aşk geliyor.
Banyomu sonlandırdığımda odanın kapısının çalmasıyla yerimden sıçradım. İşte bu his, 'heyecan' bunu hayatımdan çıkarmalı, her böyle his ettiğimde yenilmekten vazgeçmeliydim.
Üzerimi hızlı bir şekilde giydikten sonra hızla kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm otel çalışanına gülümseyerek baktığımda o da aynı şekilde tepki verdikten sonra, ellindeki kahvaltı tepsisini masanın üzerine bıraktıktan sonra odadan çıktı.
Hiç iştahım olmasada normal insanlar gibi kahvaltı yapmam gerektiğini düşündüğüm için biraz atıştırdıktan sonra, saçlarımı kurutup kendimi dışarı attım.
Kredi kartımda yeterince para vardı, ama kendimi bu otel odasına kapatırsam hiç birşeyin iyi olmayacağını biliyorum. Bu yüzden bugün kendime bir iş bakıcaktım. Sonuçta bir daha asla o barda çalışamazdım, orası Alas'ıdı. Yine aklıma geldiği için, içim bir kötü olsada hiç oralı olmadan ellime geçen ilk gazeteyi aldım.
Bir kaç ilan görünce yüzüm gülümsemişti güzel yerlere benziyordu. Bir pastaneye doğru yürüyordum şu an, yürüyordum çünkü buraya çok yakın bir yerdi, bu benim daha fazla istekli olmamı sağlıyordu.
İçeri girdiğimde tatlı bir teyze bana doğru gelip "buyur kızım ne istemiştin?" Diye sorunca yüzümdeki gülümsemeyle birlikte "şey ben iş ilanı için gelmiştim" deyince teyzede yüzüme gülümseyerek bir kaç soru sormuş daha sonra beni şaşırtacak bir şekilde üzerime önlük giydirmişti.
İşi bu kadar çabuk bulmam beni şaşırtsada heyecanla pasta süslemeye başladım. Tabiki bunu bir müşteri için yapmıyordum. Sanırım adını öğrendiğim Selen teyze küçük bir test yapıyordu.
Küçüklükten beri hamur işlerine meraklı olduğum için benim için hiç zor olmamıştı bu, ve sanırım Selen teyzenin gülümseyerek bakmasıda işi becerdiğim anlamına geliyordu.
Ben dalgın dalgın pasta süslemeye devam derken yüksek sesle gelen "günaydın!" Bağırışı yerimden sıçramama sebep oldu.
Arkamı döndüğümde karşımda gayet hoş bir erkek bana şaşkınlıkla bakıyordu. Bir süre şaşkınlıkla bende ona bakınca sonunda Selen teyze yanımıza gelip halimize küçük bir kahkaha attıktan sonra bizi tanıştırmaya başladı.
"Mert, bak bu yeni çalışanımız Şilan. Şilan buda Mert, benim torunum. Hayırsız arada gelir buralara ama ellinden her iş gelir!" Deyince Mert ellini uzatmış biraz tereddüt etsemde hafif bir şekilde ellini sıktıktan sonra işime devam ettim.
Selen teyze yanımızdan uzaklaşırken "Şilan kızım benim işlerim var biraz. Yalnız kalma diye Mert'i çağırdım. Sen alışmaya çalış akşam 9 gibi çık, yarın tekrar 9 da burda olman lazım!" Deyince başımı tamam anlamında salladıktan sonra "merak etme Selen teyze, tekrar teşekkür ederim" dedikten sonra Selen teyze kolumu sıvazladıktan sonra çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
RomanceHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.