İlk bi kaç dakika afallasamda Alas'ın arkadan belime dokunmasıyla kendime gelmiş, gözlerimi Azra'nın üzerinden çekemeden kısık bir ses tonunda "hoşgeldiniz" demiştim sadece.Sanırım ben onların buraya geleceğini bilmiyordum ama onların benim burda olacağımdan haberleri vardı. Bunu Emre'nin şakacı bir dilde "sizden önce geliriz sanmıştık, ama siz zaten burdaymışsınız" demesiyle anlamıştım.
Yıldız anneye başımdan geçenleri anlatmıştım ama sanırım Azra'yı es geçmiştim. Bu yüzden aramızda bir gerginlik çıkmasını istemiyordum.
Alas'ın gidip herbirine teker teker sarılmasının ardından sıra Azra'ya gelmiş Alas hiç tereddütsüz onada sarmıştı kollarını. Kalbimin içinde his ettiğim sızı yine kıskançlık damarlarımın kabardığının göstergesiydi.
"Ee hadi çocuklar sofraya geçelim" Bu sözler Yıldız annenin ağzından dökülmüştü. Sanırım daha önce onu görmüştüler ama benim bundan bile haberim yoktu.
Hata uzun zamandır hiçbiriyle karşılaşmamış onların varlığını unutmuştum. Bugün bir kes daha anladım hepsinin Alas için ne kadar değerli olduğunu.
Onları sevip kardeşi gibi görüyordu. Yanlarında bir abi edasıyla durup, sert görünsede aslında gözlerinden okunuyordu onlara ne kadar değer verdiği.
Hepimizin sofraya oturmasıyla masaya göz gezdirdim. Masanın başına Yıldız anne, hemen yanına Alas, Alas'ın yanında ben ve karşısında Azra vardı. Zaten diğer çiftler yan yana oturmuştu. Azra'nın gözleri beni nefretle süzüyor, her an birşey söyleyecekmiş gibi duruyordu.
Yıldız annenin "herkese afiyet olsun" demesiyle herkes tabağına yemek doldurmaya başlasada benim iştahım kaçmıştı. Kendimi suçlu gibi his ediyordum sanki Azat'tı aldatmışım da kız kardeşi beni yakalamış gibi aşağılanmış his ediyordum.
Alas'ın kulağıma eğilerek "herşey yolunda mı? İyi görünmüyorsun?" Bu soruları bana sorma nedeni aslında hiç birşeyin umrunda olmadığını göstermeye çalışmasıydı. Yoksa ikimizde neden yüzümün düştüğünü çok iyi biliyorduk.
"Sorun yok" dedikten sonra Alas'ın tabağıma doldurduğu yemekleri yemeye çalıştım. Aslında yemiyor tabağımla oynuyor olsamda belli etmemeye çalışıyordum.
Sessiz geçen, en azından benim için sessiz geçen yemeğin ardından oturma odasına geçmiş bir süre sohbet etmiştik. Yani etmişlerdi bense Azra'nın iğneleyeci bakışlarıyla vicdan azabı çekiyordum.
Alas'ın birden "neyse artık biz balayına gideriz oraya" demesiyle herkesin ağzından sevinç nidaları yükselmişti. Ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim olmasada Alas'ın sözleri tüm ilgimi çekmişti.
Yıldız annenin birden "ee hani nerde yüzüğün?" Demesiyle başım aşağıda yavaşça Alas'a çevirdim gözlerimi. O da en az benim kadar afallamış gibi görünüyordu.
"Doğru düzgün evlenme teklifi bile etmedi dimi bu eşşek!?"
Yıldız annenin sorusu beni güldürsede Alas'ın kaşlarının çatılmasını sağlamıştı itiraz eden ses tonuyla "yo gayette güzel bir evlenme teklifi ettim" deyince Elif arkadan "nerde!?" Diye sorunca yerin altına girmek için yer aradım resmen. Gelde yatakta de.
Alas Elif'in sorusunu es geçtikten sonra merdivenlere doğru hızla ilerleyen Yıldız anneye garip bir şekilde bakıyordu.
Gözlerim bir an Azra'ya değdiğinde bana tüm nefretiyle baktığını fark ettim. Birden ayağa kalkıp "ben işe geç kalıyorum. Arkadaşım alıcaktı, gelmiştir şimdi. Ben gidiyim Alas!" Demesiyle Alas'ın dikkatini çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
RomanceHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.