KUMA-56

26.4K 931 40
                                        



Gözlerim şaşkınlıkla hâlâ üzerimde olan Alas'ın  koyu mavi gözlerindeydi. Bir süre öylece bekleyip ciddi olup olmadığını sorguladım. Aslında ne kadar ciddi olduğunu göre biliyor fakat hâlâ inanamıyordum.

Sevdiğim adam, uğruna herşeyimi vermeye razı olduğum adam onunla evlenmeni istiyordu. Yüzüne şaşkınlıkla bakmaya devam ederken Alas'ın kaşları çatılmış ardından hemen "ya hemen evet de, yada ben seni kaçırıp zorla evlenicem! Yani her türlü evlenicem kızım ben senle" birden deli gibi gülmeye başlamıştım. Nedenini bilmeden. Uzun süre sonra böyle his ediyordum bu hayatımda aldığım ilk evlenme teklifiydi, daha önce evlenmeme rağmen.

Hayatımız boyunca "EVET" kelimesini çok kez kullanırız. Fakat öyle bir evet demek vardır ki yeni bir başlangıç için, masal diyarından farkı olmayan büyülü anlar yaşatır bizlere...

Öyle bir an gelir ki, karşılıklı saatlerce, hiç susmadan konuştuğunuz adama heyecandan edecek tek bir kelime bulamazsınız. Kelimelerin hatta harflerin bile yerini karıştırır, kekeler, saçmalarsınız. heyecandan titremeyen yeriniz kalmaz... İşte bu tatlı heyecan alıp götürür tüm planları, programları. Aklınıza ne söyleyecek bir kelime gelir, ne yapacak bir hareket.

İşte ben şu an bu duygular içerisinde boğuluyor ağzımı açıp sonsuza kadar senin olmak istiyordum bile diyemiyordum.

Biraz daha Alas'ı bekletirsem Alas yerine ben heyecandan gidicektim. Ellimi yavaşça üzerimde benden bir cevap bekleyen adamın yüzüne yerleştirdim. Gözlerimi o beni haps eden gözlerine diktikten sonra dudaklarına hafifçe dudaklarımı bastırdım. Evet dercesine, seninim ve hep senin olarak kalıcam dercesine.

Sonra bunları dilime dökmeye çalıştım. Elbette yüreğimin haykırdığı kadar çıkmıyordu sesim. Hata sanki biraz ağlamaklı gibiydi. Sanki bitmesinden korkar gibi.

"Bana bu hayata tanınan en büyük ayrıcalık sensin Alas. Sana hayır demek ne hadime"

Alas'ın birden sarılmasıyla hiç geciktirmeden bende sardım kollarımı boynuna. Erkeksi ve her zaman güven veren kokusu tüm bedenimi ve benliğimi elle geçirmişti yine.

Alas'ın telefonu çaldığında Alas kısık sesle bir küfür savurduktan sonra telefonu elline alıp kulağına götürdü. Hiç konuşmadan karşı tarafı dinledikten sonra 'geliyorum' demiş ardından yataktan kalkıp anlıma bir öpücük kondurduktan sonra banyoya girmişti.

Aklıma artık bir işim olmadığı gelince içimi bir hüzün kaplamıştı. Sahi Mert neden böyle birşey yapmıştı? O kadar dürüst ve sevecen bir adamın aşağılık bir adam gibi davranması beni üzmüştü. Onunla gerçekten arkadaş olabileceğime inanmıştım.

Artık o pastanede çalışmam imkansız olsada herşeye rağmen Selen teyzeyle konuşup herşeyi anlatıcaktım. Öylesine çekip gitmek çok ayıp olurdu. Selen teyzeyi aramayı aklıma not ettikten sonra Alas daha banyodan çıkmadan hızla üzerimi giyindim. Yatağıda topladıktan sonra Alas'ın üzerine yapışan takım elbisesiyle dışarı çıkması tüm dikkatimi ona vermemi sağlamıştı.

"Öyle bakma. Şirkete gitmem lazım o yüzden bu kıyafetlere katlanıyorum. Anneme söz verdim işlerin başına geçicem"

O açıklama gereği duymuş ve yapmış olsada o filimlerdeki gibi güzel kızların şirkette olduğu düşüncesi ve Alas'ın bedenini saran, tüm kaslarını ortaya çıkaran gömleği Alas'ı odaya kilitleyip hiç bir yere göndermeme hisi uyandırıyordu.

Yüzüm asık bir şekilde başımı salladım. Sanırım bu kadar kıskanmam saçmaydı ama ellimde olan birşey olmadığını biliyordum.

Alas yanıma gelip bellimden tutarak kendine çekti. "Benim yaban gülümün niye yüzü düştü bakayım?" Alaycı bir ses tonunda sorması zaten Alas'ın onu kıskandığımı bildiğinin göstergesiydi.

KUMA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin