Ne demekti şimdi bu?
"Sen iyimisin ya? Beni tanımıyorsun bile!"
Neyin nesiydi şimdi bu? Ben halla Azat'dın acısını çekerken bu resmen bana yapılmış bir hakaretti.
"Sen öyle san!"
Kısık sesle ve iç çekerek söylesede ben duymuştum ve bu işin peşini bırakmayacaktım.
Artık resmen bağırıyordum çünkü bunlar benim için gerçekten çok fazlaydı, ben sıradan bir köy kızıydım, hayatım güzel insanların içinde geçmiş, her zaman normal bir hayatım olmuştu ama bu olanlar normal değildi.
"Ya sen ne biçim bir adamsın ben kocamı daha yeni kaybetim! Nasıl bu şekilde düşünürsün benim hakkımda hı? Hem Azra, ona nasıl yaparsın bunu o kız seninle konuşurken gözlerinin içine bakıyor be!..."
Daha devam edicekken Alas'ın ağzımı kapatmasıyla sözlerim yarıda kalmıştı.
"Sessiz ol uyandıracaksın bütün evi! Git ve uyu cevap istedin bende verdim!"
Adama bak ya!
"Gidicem!"
Dedikten hemen sonra odadan çıkıp hızla dış kapıya doğru yürüdüm.
Nerden çıkmıştı şimdi bu yağmur!?
Aferin kızım Şilan şimdi geç o köpekleri geçebiliyorsan!
Burdan gidicektim gitmek zorundaydım, köpeklerin olduğu tarafa bakmadan sessiz adımlarla çıktım bahçeden.
Oh be kurtulmuştum, ve sanırım bu zaman kadar başıma gelen en güzel şey evin önünde taksi olmasıydı.
Hızla taksiye binip adresi verdim.
Aklım almıyordu adam beni hayatı boyunca toplasan 3 kere görmemiştir, gelmiş burda bana sana değer veriyorum diyor.
Utanıyorum, Azat'dın bu olanları gördüğünü düşünsenize bu çok utanç vericiydi ona ihanet etmişim gibi his ediyordum.
Taksinin durmasıyla "lütfen bekler misiniz yanımda para yok alıp geleyim?" Dediğimde adam yüzüme sıcak bir gülüşle "borcunuz zaten ödendi hanım efendi iyi akşamlar."
Adama şaşkınlıkla baktım "nasıl ödendi bey efendi? Kim ödedi!?"
Diye sorduğumda adam "Alas bey çoktan ödedi borcunuzu iyi akşamlar" dediğinde adamda bana in artık bakışları attığında tüm sinirimle aşağı indim.
Biliyorum bu sinirlenmem pek doğru değildi sonuçta o olmasa sokakta başıma kötü şeyler gelle bilirdi ama yinede bana iyilik yapmasını istemiyordum.
Ben ona borçlu kalmak istemiyordum.
Evime girdiğim gibi kısa bir duş almış sonra hemen kendimi yatağıma atmıştım.
Geceler yine haram olmuştu bana yine uyuyamıyordum hemde bir hiç için.
Alas, o korkutucuydu sana değer veriyorum derken bile kaşları çatık ve sinirliydi, gülmüyordu, o yüzündeki sert hatlar bile ona uzaktan bakınca kötü olduğunu gösterecek biçimdeydi.
Kendini birşey zanneden hayatında hiç acı ne demek bilmeyen bir tipti o.
O acı çeken değil acı çektirendi, bu yüzden korkuyordum ondan çünkü ben bir acı daha kaldıracak durumda değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
عاطفيةHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.