KUMA-51

25.9K 945 40
                                    


Gözlerim şaşkınlıkla açılmış resmen dilim tutulmuştu. Alas'ın annesi, benim bir zamanlar anne yerine koyduğum kadın bulunmuştu. Alas hâlâ öğrendiği bilginin şokundayken daha fazla dayanamadan sevinçle Alas'ın boynuna atladım.

"Alas bu harika bir haber. Hadi hemen gidip görelim!?" Sevinçle dolu duygularla kurduğum bu cümleler Alas'ın bir sözüyle alt-üst olmuştu.

"Görmek istemiyorum!" İşte bu söz ciddi anlamda can yakıcıydı. Alas yine, yeniden kendini kandırıyor, annesini görmek istemiyormuş gibi davranıyordu. Ama buna asla izin vermiyecektim, hızla;

"Alas seni anlıyorum. Annen sizi zor zamanınızda hata onunda zor geçirdiği zamanlarda bırakıp gitti. Ama birde şöyle düşün ya gerçekten geçerli sebepleri varsa? Ya gerçekten sizi korumak için gittiyse? Alas o senin annen ve şu anda hastanede! Onun için herşeyden vazgeçebildin, onu hâlâ deli gibi seviyorsun ben bunu telefonu kapattığın ilk anda gözlerindeki o mutluluktan anladım. Şimdi sana ihtiyacı varken, hata belki hastanede durumu kötüyken senin burda oturman ve onu görmek istememen... Alas pişman olursun! Şimdi gidip görelim anneni hadi"

Alas uzattığım elle bakıyor ama hâlâ ellimi tutmuyordu. Biliyorum onun için çok zor bir karar ama şimdi annesini görmezse ve affetmezse bir daha onu görmeye bilirdi. Belkide annesinin durumu ağırdır ve ona birşey olursa Alas'ın bir daha toparlanacağını düşünmüyorum.

Alas'ın uzattığım ellimi tutmasıyla sevinçten az daha çığlık atıcaktım. Gülümseyerek kendimle birlikte Alas'ı da kaldırdım.

Adımları yavaştı. Biliyorum bu durum onun için çok ağırdı ama yapmak zorundaydı, bunu hem kendi, hem annesi için yapmak zorundaydı.

Dışarı çıktığımızda aslında hâlâ nişanın olduğu otelde olduğumuzu anladım. Önce karanlık bir yerden geçmiş, ardından Alas'ın bir şifre girmesiyle dışarı çıkmıştı. Asansöre bindiğimizde şaşkınlığımı daha fazla gizleyemeden Alas'a şaşkınlıkla baktım.

Gülümsemek bile diyemeyeceğim bir tebessüm etikten sonra "yalnız kalmak istediğimde veya önemli bir işim olduğunda buraya gelirim" diye açıklama yaptığında şaşkınlıkla "bu otel senin mi!?" Diye sorduğumda Alas başını aşağı-yukarı salladıktan sonra başımın üzerine bir öpücük bırakmıştı.

Tedirgin olduğu açık bir şekilde ortadaydı. Aslında bakarsanız benimde ondan farkım yoktu. Bir zamanlar bana annelik etmiş daha sonra kendi oğlunu acılar içinde bırakıp gitmiş biriydi o. Onu görmek benide en az Alas kadar heyecanlandırıyordu.

Sonunda asansör durduğunda Alas ellimi bırakmıştı. Buna bozulsamda belli etmedim sonuçta şu an bana öldürücü bakışlar atan kızlar dün Alas'ın nişanlandığını zannediyordular.

Arabaya bindiğimizde Alas'ın yavaş hareketleri gözümden kaçmamıştı. O kadar yavaş hareket ediyordu ki zaman kazanmaya çalıştığı bariz bir şekilde ortadaydı.

Yol boyunca hiç konuşmamış öylece Alas'ı izlemiştim. Dalgındı hiç olmadığı kadar dalgın, canı yanmıştı bir zamanlar ve şu an o canını yakan kadını Annesini görmeye gidiyordu.

Sonunda geldiğimizde Alas arabayı durdurduktan sonra başını direksiyona yasladı. Zamana ihtiyacı vardı ve ben bu zamanı ona vermek zorundaydım ama ona bu zamanı verirsem yanlış şeyler düşünüp, yanlış kararlar vermemesi için. Yavaşça ellini tutup;

"Alas hadi gidelim. Düşünmek, sana kendini iyi hissettirmeyecek hata daha fazla canını yakıcak. Yaptığının yanlış olduğunu, onu görmek istemediğini, yada onu deli gibi görmek isteyip görmek istemiyormuşsun gibi davranmak seni daha kötü yapıcak. O yüzden sadece gidelim ve anneni gör. Eminim onun sana ihtiyacı olduğu kadar seninde ona ihtiyacın var"

KUMA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin