O kadar kötü görünüyordu ki bir an ayaklarımın beni taşıyamaz halde olduğunu anladım. Hızla hemen yanına diz çökerek "Mert ne oldu sana!?" Diye telaşlı ve tüm korkumla sorduğumda Mert kanlar içinde olmasına rağmen gülümsemeye çalışarak "yok birşey Şilan, sorun yok!" Deyince sinir tüm bedenimi elle geçirmişti."Ne demek birşey yok Mert!? Ne bu halin!? O yaptı değil mi!? O yüzden bana söylemiyorsun!" Deyince Mert gülümseyerek kendini pastanenin içinde olan sandalyeye attı.
"Biraz tartıştık o kadar" deyince sinir tüm bedenimi elle geçirmiş, damarlarımdan akan kan çekilmiş gibi his ediyordum.
"Mert sen yüzünün halini görmüyor musun!?" O kadar sinirliydim ki bağırdığımı bile fark etmem uzun süre almıştı. Sinirimin nedeni Mert değil, tamamen Alas'tı. Onun böyle psikopat olması beni çıldırtıyordu.
"Sen birde onu gör" şakacı bir ses tonunda söylediği bu sözler bile beni tatmin etmemişti. Bugün bu iş bitecek, bugün Alas'ın evine gidip herşeyi tamamen bitirecektim.
"Mert ben gerçekten çok özür dilerim, benim yüzümden düştüğün şu hale bak" ses tonumun sonlara doğru bilinçsiz bir şekilde kısılmıştı.
"Şilan saçmalama senle ilgisi yok! Erkeklik gururuyla alakalı bir durum" deyince ikimizde gülmeye başladık "bu durumda bile beni bir şekilde gülümsetiyorsun Mert" dediğimde Mert sırıtarak "hadi ya!?" Deyince başımı eğerek gülümsedim.
Şey anneannen markete kadar gitti sen istersen.. "bencede ona hiç görünmeyeyim!" Der demez kendini tekrar arabasına attı.
Sinirliyken bile beni bir şekilde gülümsetmişti, ama bu benim Alas'la hesaplaşmayacağım anlamına gelmiyor. Biran önce Selen teyzenin gelmesi ve benim Alas'ı evde yalnız bulmam gerekiyordu. O makyaj kutusuyla aynı ortamda olmak kendime cehennemde vip yer ayırtmak gibi birşeydi.
Selen teyze gelmiş, konuşmaya çalışsamda daha dün izin aldığım için utancımdan soramadım. Bu yüzden kat ettiğim zaman, ve içimde nefretle biriktirdiğim sözler kat ve kat artmıştı.
Sonunda çıkma saatim geldiğinde Selen teyzeyle vedalaştıktan sonra taksi çağırdım. Bi yarım saatte taksi beklemekle geçmişti. Alas'ın adresini verdiğimde kendimi bir tuhaf his etsemde umursamaz bir şekilde Alas'a biriktirdiğim lafları gözden geçirmeye başladım.
Sonunda etrafta birkaç evin görünmesiyle yetiştiğimizi anladım. Kalbim deli gibi attıyor biraz daha heyecan yaparsam, yerinden çıkacakmış gibi his ediyorum.
Taksinin durmasıyla bir süre bekledim o kızın evde olup olmaması benim için önemliydi, Alas'la insan gibi konuşup herşeyi bitirmeliydim. Bu sözleri derken bile kalbime saplanmış bir ton iğneyi his edebiliyorum.
Taksicinin uzun süre yüzüme bakmasıyla ücreti ödeyip kendimi dışarı attım. Yavaştım, sanki hesap sormaya değil, kalbimin parçalarını bırakmaya gelmiştim. Tüm cesaretimle kapıya doğru ilerlerken kapının açılmasıyla hızla kendimi bahçe duvarını köşesine sakladım.
Makyaj kutusunun evden çıkıp garajda olan arabaya binmesiyle az daha sevinçten çığlık atıcaktım. Sanırım son zamanlarda başıma gelen tek harika şeydi. Allah'ım sanırım yıllar sonra, istediğim birşey olmuştu.
Tüm sevincimle birlikte kapıya doğru ilerlerken bir an durdum. Bu kadar sevinçli ve güler yüzlü bir şekilde kapıyı çalmam sanırım pek hoş olmayacaktı. Bu yüzden bir süre daha bahçede kendime gelmeyi bekledim. Soğuk tüm bedenimi elle geçirene kadar beklemiş, donma aşamasına geldiğimi anladığımda hızla ve sert bir şekilde kapıya vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
RomanceHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.