Jared’ı bu gece görmek istemediğimden kesinlikle emindim. Bu yüzden Chad’i zorla Aaron’ın evine beni bırakmaya ikna ettim. Biraz kafamı dinlemek kesinlikle iyi olacaktı. Daireye çıkmak için merdivenleri tercih etmiştim. Her kata çıkan 13, 14 veya 15 basamaklı merdivenler olmalıydı. 14. ve son basamağı da atlayıp kapıya ulaştım. Kapıyı çalsam, içerideki ruhlar açar mıydı acaba? Birden kendi yaptığım esprinin aslında olası bir şey olduğunu ve bunun olmasının isteyeceğim son şey olduğunu fark ettim. En son geldiğimde başıma gelenler hafife alınacak şeyler değillerdi. Nöronlarımı bu amaçla boşa harcarken, anahtarı çevirip kapıyı da açmıştım. Ev çok karanlıktı. El yordamıyla duvarda hızlı bir arayışa geçtim ve güç anahtarını çevirdim. Işığın yanmasıyla birlikte kapıya yapışmam bir olmuştu. Elimi bütün dokuları ve tenimi delip fırlamaya çalışan kalbime koydum.
“Evden taşınmışsın.” dedi Aaron düz ifadesiyle bana bakarak.
“Geldiğimi nasıl anladın?” Elimi kalbime doğru götürmüştüm. Gerçekten küçük çaplı kalp krizi geçirebilirdim.
“Anahtarı bir türlü kilide sokamadın ve bu yüzden seni duydum. Niye taşındın?”
“Madem anladın niye kapıyı açmadın da burada dikildin? Korktum.” Gözlerim fal taşı gibi açıktı, henüz insan nefesleri almıyordum.
“Onu fark ettim. Sen neden taşındın onu söyle.” Bu kadar inatla aynı soruyu sormuş olmasına şaşırıyordum ama ondan beklenecek bir şey olduğu içinde rahattım.
“Annem çağırdı. Büyükbabam gelmiş.” Bakışlarından ikna olduğunu anlayabilmiştim. Yavaşça yanıma yaklaştı ve belime sarıldı
“Beni özlemişsindir.”Onu da kendime benzetmiştim.’Seni özledim’ demek yerine bunu tercih etmesi bana çok romantik gelmişti. Gülümsedim.
“Kesin sen de beni özledin. Beni seviyorsun.”
“Sen de beni çok seviyorsun.”dedi ve bana sıkıca sarıldı. Onu özlediğimi şimdi daha iyi anlıyordum.
*
Aklıma bir şey gelmişti ve başımı omzundan kaldırıp ona baktım.”Sen nereye gitmiştin?”dedim ve bakışlarımı yüzünden çekmedim. Bunun nedeni bana yalan söylemesini engellemekti.”Kız kardeşimin yanına gittim.” diye cevapladı, kesinlikle inanmamıştım.
“Aaron.” dedim ve tüm inanmamışlığımı yüzüme yansıttım. Bu onun için yeterli oldu. İç çekti ve cümlesine başladı.
“Ursula denen kadının sana zarar verdiği laneti kırmak ile ilgili dediği şey sinirlerimi bozuyordu. Onu araştırmak için biraz uzak durmamın daha iyi olacağını düşündüm. Ursula’nın bazı tanıdığı kişilerle konuştum.”
“Sonuç?”dedim merakla.”Hiçbir şey yokmuş. Saçmalamış işte.”dedi Aaron ve başımı zorla tekrar omzuna koydu. Pek inanmamıştım açıkçası. Fakat bunu da irdeleyip huzurumu bozmak niyetinde değildim.
*
Gün ağarırken, biz konuşmaya devam ediyorduk. Daha çok ben konuşuyordum, çocukken yaptığım rezillikler dahil her şeyi anlatmıştım. Mutlu ve huzurlu hissediyordum. Uzun süredir unutmuş olduğum bir duyguydu. Aaron’ı en sonunda beni nasıl bu kadar iyi tanıdığını anlatmasına ikna edebildim.
“Ben seni uzun süreden beri tanıyordum.”
“Uzun süreden kastın nedir?”
“4 yıl.Bu yıl 5 olacak.” Şaşkınlıkla kollarından sıyrıldım. Ağzım açık ona bakıyordum. Tepkime gülmüştü. ”Evet, seni sandığından da uzun süredir seviyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceset Dedi Ki
FantasíaFısıltılar... Benim ne olduğumu bilmiyorsunuz ama umarım öğrenmek için merak duyuyorsunuzdur. İşte benim yalanlar, ölümler ile dolu hayatım. Hapishaneme hoş geldiniz.