“Şunu biraz yükseltir misin?” Chad cümlem biter bitmez yatağın biraz daha yukarıda olmasını sağladı. Böyle daha rahat etmiştim. İç çektim ve etrafıma baktım. Hastanelerde ‘her yer beyaz olmalı’ diye bir kural vardı muhtemelen. Çok sıkıcıydı. İki gündür bu odada olmaktan bıkmıştım. Çok kısa bir süre önce Chad nöbeti annem ve babamdan devralmıştı. Burada benimle birlikte o da sıkılıyordu. Bugün kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Bay Murphy’nin oğlu içeriye girince gülümsedim. O da gülümsemişti.
“Sanırım bugün biraz daha iyiyiz, ha?” Doktorların sanki ben 15 kişiymişim gibi konuşmasını yıllar boyu anlamamıştım. Biz değiliz Bay Murphy’nin oğlu, ben iyiyim. Başımı kibarca sallamakla yetindim. Düşüncelerimi okumuyor olması iyiydi.
“Yine de kontrol etmek gerek.” Yatağımın yanına yaklaştı ve o sıkıcı muayene rutinini tekrarladı. “Sıkıldığını seziyorum.” Yeşil gözlerini kıstı. Zeki çocuk. Yine başımı sallamakla yetindim. “İyi haber. Düzeliyorsun. Gerçi babam hala senin neyin olduğunu bulmamız gerektiğini söylüyor ama. Bence taburcu olmanda sıkıntı yok. Doktorun da ben olduğuma göre, rahat olabilirsin. Babamı dizginlemeyi denerim.” Güldüm.
“O biraz zor olur. En az üç tüp kanımın teşhis koymak için harcanacağını düşünüyorum. Onları feda etmeye hazırım.” Omzumu silktim. Doktor Jason aniden elimi eline alıp inceledi.”Bence kanını feda etmek için pek hevesli olma ve biraz kırmızı et ye.”
“O her şeyi yiyor. Emin olabilirsiniz. Pişmiş şekilde bulsa benim etimi bile yer.” Chad’e pis bakışlar attım. Odanın kapısı kırılır gibi açıldı. Ben gelenin Jenny olduğuna emindim. Bir odaya böyle paldır küldür dalan başka birini tanımıyordum çünkü. Toparlanabildiğinde Scarlett de odaya girdi. Jenny hemen benim yanıma geldi.
“O ölecek mi doktor?” En ‘içi parçalanmış insan’ ifadesiyle doktora bakıyordu.
“Evet.” Jason’ın bu yanıtıyla gözlerimi irileştirip ona döndüm. Çok geçmeden konuşmaya devam etti. “Herkes bir gün ölür. Bazıları senden önce, bazıları ise senden çok sonra,” Scarlett Jenny’i ezip Doktor’un görüş açısına girdi. “Lost izledin!” Ellerini heyecanla çırpmıştı. Gözlerimi devirdim. Jason da kısa bir konuşmadan sonra gitmesi gerektiğini söyleyip odadan çıktı. Onun çıktığına emin olduktan sonra kollarımı göğsümde kavuşturup sırıttım.
“Ee, ilk kim tavlayacak?” Jenny ve Scarlett ters ters birbirlerine bakıyorlardı. Yakışıklı birini gördüklerinde hep böyle olur, daha sonrasında düzelirlerdi.
“Bence taş, kağıt, makas oynayarak karar verin buna.”Chad’in önerisi mantıklı gelmişti. Elimi bir beşlik çakması için kaldırdım. Scarlett ve Jenny ise bu tavsiyeyi hayata geçirmişti bile. Onların maçını izleyerek bir nebze de olsa eğlendim. Scarlett kazanmıştı. Jenny bir süre somurttuktan sonra,”Zaten yaşlı.” dedi ve omuz silkti. Hepimiz de bunun içinden gelerek söylenmiş olmadığını biliyorduk. Jason’ın giderken açık bıraktığı kapıda biri belirdi. O içeri girmeden önce konuştum.”Jenny, Scarlett ve Chad bizi biraz yalnız bırakır mısınız?” Chad gelenin kim olduğuna bakmak için başını uzattı. Sinirli bakışlarını üstümde hissettim ama umursamadım.”Sadece 15 dakika.” Bir süre sonra üçü de odadan çıktı.
“Kapıyı kapatır mısın?” Jenny’nin bunu yaptırmazsam kapıyı dinleyeceğinden emindim. Nitekim “Artık yemiyor…” diye bağırmasıyla kapıyı kapattırmamın doğru bir karar olduğuna emin oldum.
“Sen sormadan söyleyeyim. Evde değildim. Senin iyi olmadığını bilmiyordum.”Jared’ın yüzünde hiçbir mahcubiyet, pişmanlık veya üzgünlük kırıntısı yoktu. Zaten olmamalıydı. Ne bekliyordum ki? Demek ki bana karşı olan hevesi geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceset Dedi Ki
FantasíaFısıltılar... Benim ne olduğumu bilmiyorsunuz ama umarım öğrenmek için merak duyuyorsunuzdur. İşte benim yalanlar, ölümler ile dolu hayatım. Hapishaneme hoş geldiniz.