“Hemen de korkuyorsun.” Adam arkasına yaslandı ve gülmeye başladı. Gözüm saate kaydı. Gecenin, belki de sabahın, 4’üydü. “Chad nerede?”Daha uykum açılmamıştı tam anlamıyla. Ayrıca kim bilir kaç saattir uyuyordum ve yemek yememiştim. Hem başımın fazla uyumaktan kazan gibi olması, hem de açlığın başıma vurmasıyla mantıklı düşünemiyordum. “Artık o yok.”Adamın yüzünün ciddileşmesi hoşuma gitmedi. Kaşlarımı çattım ve adama baktım. “Tamam peki asıl amacıma geçeyim. Neden seni bu saatte uyandırdım?”
“Ben de tam bunu soracaktım.”dedim ve ellerimle başıma masaj yapmaya çalıştım. “Dediğim her şey çıkıyor. Sana Jared’a zarar vereceğimi söylemiştim. Yaptım. Aaron ile ayrılacağınızı söylemiştim, ayrıldınız. Gerçi tahmin ettiğim sebep yüzünden değil ama.”Omuz silkti.
“Lütfen ben yok olacağım ve hiç gelmeyeceğim falan da der misin? Belki bunlar da çıkar ve ben sonunda rahat edebilirim. Hem sen ne dedin? Benim arabamın frenleriyle oynayan sen miydin? Hayır, Jared’ı geçtim bana zarar gelebilirdi!”Adam güldü.”Hayır ama Andrew’a fikir verdim diyebilirim. Seni biraz riske attım, kabul ediyorum.”
“Peki, diyeceklerin bittiyse gitsene.”
“Kabul.”Tam yok olmadan onu durdurdum.”Adın ne?”Ona zincirleme sıfat tamlamasıyla hitap etmek istemiyordum.”Bryan.”dedi ve yok oldu.”İyi. En azından kısa.”diye mırıldandım ve mutfağa indim.
*
Jared’ın odasının kapısını açabilmek için tepsiyi tek elimle tuttum ve hiç kapıyı çalmadan odasına daldım. Tahmin ettiğim gibi yatağında uzanıyordu. Beni görünce doğruldu.”Benim şimdi okula gitmem gerekiyor. Yoksa beni okuldan atacaklar. Neyse, sen kahvaltını et.”Tepsiyi kucağına koydum. “Ben öğle arasında yine geleceğim sana bakmaya. Şimdi, ben çıkmadan söyleyeceğin ya da isteyeceğin bir şey var mı?”Chad beni dışarıda beklediği için elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordum. Parmağını yanağına koydu. İsteği yanağını öpmemdi. Kollarımı göğsümde kavuşturup kaşlarımı çattım. Bu çocuğun normal bir isteği olmayacaktı galiba. Yüzü düştü.”Senin bu ‘farklı durumun’ bir tek bana mı işliyor? Dün hiç ‘farklı’ bir durumun yoktu.” Tepsiyi kucağından alıp yatağın kenarına koydu. Dışarıdan gelen korna sesiyle yerimden sıçradım. “Chad benim için farklı.”dedim bir süre durakladıktan sonra.
“‘Farklı’ kelimesiyle sorunların var.” Gülmüştü. Artık sinirden mi güldü, yoksa benim sürekli aynı bahaneyi öne sürmem ona komik mi geldi bilemiyordum. Bir an önce evden çıkmam gerekiyordu. Derin bir iç çektim. Yatağının kenarına iliştim ve bozulmuş yakasını düzelttim. Bana hala sanki mızıkçılık yapmışım gibi bakıyordu. Çekine çekine ona yaklaştım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Ondan ayrıldım. Ayağa kalkmak için hamle yapmıştım ki kollarımın ikisini de sıkıca tuttuğu için yeniden yerime oturmak zorunda kaldım. “Aslında isteğimin bütün nedeni buydu.” Ellerini kollarımdan çekip yanaklarıma koydu. Ondan zaten utanıyordum. Neden utandığım aklıma gelince daha da utandım. Artık bunun bir sınırı olmadığını düşünürken ikinci bir korna sesiyle yine yerimden sıçradım. Ellerini nazikçe yüzümden ayırdım. Nihayet ona bakma cesaretini bulduğumda, gülümsediğini gördüm. Birden üçüncü ve dördüncü kez art arda korna seslerini duyunca sinirle söylendim.
”Ne kadar sabırsız bir çocuk!” Hızla Jared’ın odasından ayrıldım ve koşarak evden çıktım.
*
“Ara mı verelim, ne dersiniz?”dedi Profesör Widmore. Kimse cevap vermemişti çünkü sınıfta kafası dik duran kimse yoktu. Bir anda kafamı dikleştirdim. Gülümseyerek başımı salladım.”Çıkabilirsiniz. 13 dakikalık aradan sonra gelin. Jenny koluma başıyla vurdu. Dikkatimi ona yönelttim.”Kate… ben…bu…sınıfta…daha…fazla…kalamam. Nefes… alamıyorum.”Jenny’i kolundan çekiştirdim ve sınıftan çıkardım. Sınıfa göz attığımda zombilerin saldırısından kurtulmuş tek kişi gibi göründüğümü fark ettim.”Bir saat daha dayan Jenny.”dedim sınıftan çıktığımızda. Biraz kendine gelmiş gibi görünüyordu. Koluma girmişti yine de. Koridorda yürürken etrafıma bakıyordum. Aaron’ı arıyordum. Kate 2 bunu itiraf etmişti. Yani her yerde karşılaştığım kişiyi şimd-İç sesimin sözünü kestim. Birinin beni kolumdan çekmesiyle Jenny’i de kendimle birlikte o kişiye döndürmüştüm. İşte, karşımda Aaron’ı görmem iç sesimin sözünü kesme sebebimdi. Ona bakmadım. Başımı duvara çevirdim. “Ne istiyorsun?” Sesim o kadar soğuktu ki, ben bile kendime inanamadım. Jenny kolumdan çıktı.”10 dakikaya Kate derste olacak, tamam mı?”dedi sertçe ve benden ayrılıp sınıfa döndü. Jenny daima benim Aaron ile olan ilişkimi desteklemişti ama Aaron’a o da çok kızgındı. Ben inatla ona bakmayı reddediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceset Dedi Ki
FantezieFısıltılar... Benim ne olduğumu bilmiyorsunuz ama umarım öğrenmek için merak duyuyorsunuzdur. İşte benim yalanlar, ölümler ile dolu hayatım. Hapishaneme hoş geldiniz.