Gece yaptığım bütün araştırmaları Scott’a kusmaya karar verdim.
“Nerede kalacağımızı biliyor musun?” Usulca, sesimi bir kedinin miyavlaması ile aynı yükseklikte tutarak konuştum. Önceden onu korkutmak istememiştim ama eğer bilmiyorsa benden kurtulma şansı yok denecek kadar azdı. “Yol üstündeki bir yerde dururuz.” Bu vurdumduymaz ve umursamaz tavrı üzerine yol öncesi sandviçimden geriye kalan son lokmayı hırsla ağzıma attım. Çiğneme işlemi bittikten sonra konuşmaya başladım.
“Dün gece ‘biraz’ araştırma yapma fırsatı buldum. Öncelikle senin de muhtemelen bildiğin gibi Philadelphia’dan Boston’a 5 saat 51 dakika yani yaklaşık 6 saatte varılıyor. Benim önerim, New Haven’da mola vermemiz. Saat 23.23’de New Haven’a varmış oluruz. Hatta senin bu hızına bakarsak daha da erken,” Yüzümü buruşturmuştum ama yola baktığı için muhtemelen görmemişti.
”Neyse.Buraya kadar ki bilgiler için www.travelmath.com’a teşekkürlerimi borç bilirim. New Haven’a vardığımızda nerede kalacağımızı düşündüm. Bu nedenle biraz motel araştırdım. Motel olarak bakınca karşıma 3 seçenek çıkıyordu ve incelemelerimin sonucunda 55 Springbrook Yolunda Liberty Inn adlı bir motelde kalmamızda karar kıldım.” Sözümü kesti.
“Karar alırken bana da danıştığın için teşekkürler.”Bunu iğneleme olarak almamayı tercih ettim.
“Rica ederim.” Sevimli kurbağa sırıtışımla sırıttıktan sonra konuşmaya devam ettim. “Odalarında kablolu televizyon, mikrodalga fırın ve buzdolabı bulunuyormuş. Ayrıca fotoğraflarını da beğendim. Unutmadan, Harvey’in Sahili 5 dakikalık araba mesafesindeymiş. Orada sadece uyumak için bulunacağımızı, yanıma hiç bikini almadığımı düşündüm. Zaten tahmini hava durumu 7 Aralık’ın gündüz sıcaklığının 7°C gece ise 0°C olduğunu gösteriyordu.” Yüzüme anlamamış gibi baktı. “Gündüz 44°F, gece 32°F olacak. Bir bilim insanı olarak dereceyi farklı kullanmayı seviyorum.” Yalnızca iç çekmekle yetinmişti. Arabaya bindiğimizden beri susmamıştım ama iç çekmesinin nedenin bu olduğunu düşünmüyordum.
“Neyse. Benim planlarım ve araştırmalarım bu yönde oldu. Motele varmamız için nereden döneceğini haritaya işaretledim.” Çantamdan haritayı çıkarıp ona uzattım.
”O motele daha önce gittim.” Haritayı almamıştı.
“Bunu daha önce söyleyebilirdin. Böylece sana moteli anlatmazdım. Zaten bildiğin bir yeri sana anlatmak ne kadar saçma. Bu arada Boston’a vardığımızda nerede kalacağız?”Bunu hiç araştırmamıştım.
“Bir arkadaşımda.” dedi kısaca.
“Peki.” Sinirli görünmüyor ya, biraz daha dikkatli baksam mı acaba? Kaşları daha fazla çatılmadan ben dışarıyı seyredeyim değil mi Kate 2?
*
Bridgeport’a varmıştık. New Haven’a varmak için 30 dakikamız kalmıştı. Scott’ın telefonunun çalmasıyla yerimden sıçradım. Güldüğüne göre korktuğumu fark etmişti. Hiç bozuntuya vermeden sanki onu dinlemiyormuş gibi yapıp sinsi dinleme konumumu aldım. Bu duruş, sağ kol göğsün altına sarılı, sol kolun dirseği ondan güç alır, işaret parmağı şakaklarda ve başparmak yanakta durur şeklinde tasvir edilebilirdi. Bakışlar da mümkünse yere odaklanmalıydı. Bu, duruşun masumiyeti açısından önem taşıyan bir unsurdu. Ben bunları düşünürken onu dinlemeyi unutmuştum tabi. Telefonu ikinci kez çaldı. Sanırım bu Tanrı’nın “Kateciğim sen dinleyemedin galiba, al bakalım dinle bu sefer.”deme şekliydi. Scott’ın telefonu “Dedektif Scott.”olarak açtığını fark ettim. Polis Memuru Scott’a ne olmuştu acaba? Konuşmasının bitmesini sabırla bekledim.
“Dedektif Scott? Beni mi kandırıyordun sen?” Aslında sorumun cevabı belliydi.
“Kandırmıyordum. Sadece bazı detayları bilmiyordun.” Bazı detaylar dediği şey dedektif olduğu gerçeğiydi arkadaşlar, unutan varsa hatırlatayım dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceset Dedi Ki
FantasíaFısıltılar... Benim ne olduğumu bilmiyorsunuz ama umarım öğrenmek için merak duyuyorsunuzdur. İşte benim yalanlar, ölümler ile dolu hayatım. Hapishaneme hoş geldiniz.