Birkaç bölüm boyunca birazcık kaos mu olacak ne 😏
Keyifli okumalar.
***
1 Ay Sonra
"Chae! Kahvaltıya gelmeyi düşünüyor musun acaba?!"
Jisoo'nun huysuz bağrışını işittiğimde yastığı kafama biraz daha bastırdım ve en güzel yerinde bölünen rüyama geri dönebilmek için çabaladım.
Jungkook'u gerçek hayatta gördüğümden çok daha fazla görebildiğim tek yerdi burası.
Aniden açılan kapının gürültüsüyle kızlardan biri odaya dalarken hızlı adımlarla yanıma geldi ve tüm vücudumu sarmaladığım yorganım ile yastığımı tüm direnmelerime rağmen elimden çekip aldı.
Ayaklarımı huysuzca yatağa vururken, "Şu evde güzel bir rüya görmeme bile izin verilmiyor" diye yakındığımda Lalisa öfkeli gözlerini üzerime dikerek kolumu cimcikledi.
Tiz bir çığlık atıp onu üzerimden def ettiğimde, "Bırak şimdi rüyayı Chae" dedi ve ekledi, "Menajer aradı. Bugün yapılacak olan röportaj ve fotoğraf çekiminin iki saat erkene çekildiği söyledi."
"Ne?! Bu şimdi mi söylenir? Röportaj olacağından bizim neden haberimiz yok?!"
Alelacele yataktan fırlayıp banyoya doğru koşturduğumda peşimden geldi ve, "Bana unuttuğunu söyleme" dedi.
Ona sorgulayan bakışlarla bakmaya başladığımda, "İki gün önceki akşam yemeğinde konuştuk ya Chae." Dedi ve bıkkınlıkla ekledi, "Jungkook'u düşünüp durmaktan bizi dinlemedin bile, öyle değil mi?"
Dediklerine aldırmadan onu banyodan dışarı doğru iteledim ve, "Duş almam gerek Lalisa" dedim.
Bana karşılık olarak biraz daha kendi kendine söylendi ve, "Ah, şu aptal erkekler. Hemcinslerime yaptıklarına bir bakın." deyip odadan çıktı.
Ama onu yargılamadım. Bu aralar hiçte iyi bir dönemden geçmiyordu ve bu aşırı feminist tavırları oldukça normaldi.
Benim Jungkook'ta kaldığım hafta dördümüz yemek yemek ve biraz sohbet etmek için buluştuğumuzda tamamen tesadüf eseri Taehyung'un uzun zamandır bir kız arkadaşı olduğunu öğrenmişti.
Ve tahmin edilebileceği şekilde tüm dünyası başına yıkılmıştı. Bana hiç anlatmamıştı ancak kısa bir süre içinde ona ne kadar fazla değer verdiğini o gün anlamıştım.
Taehyung için Lisa sadece yakın olduğu ve iyi vakit geçirebildiği sıradan bir arkadaştı.
Ancak Lisa için durumlar çok daha karmaşıktı. O, Taehyung'tan deliler gibi hoşlanıyordu. Onu bir gün bile olsa arkadaşı olarak görmediğine emindim.
O buluşmadan sonra bu duygularını aptalca bulmuş ve onları bastırmaya çalışarak Taehyung'a karşı sadece normal bir arkadaş gibi davranmayı denemişti. Ancak başaramamıştı.
Kalbinde onun için ayırdığı yer, sıradan bir arkadaşa verilemeyecek kadar fazlaydı.
Son birkaç haftadır ise hiç görüşmemişlerdi. Telefonda bile konuşmuyorlardı. Lisa, Taehyung'a ne söylemişti bilmiyordum ama sırf bu konu ile ilgili hergün beni arayan, mesaj atan hatta arada bir yurda gelip Lisa'ya ne olduğunu, neden kendine karşı soğuk davrandığını sorgulayan Tae bile artık pes etmişti.
Onlar için üzülüyordum. Daha doğrusu Lisa için üzülüyordum. Tae'nin hala yolunda giden bir ilişkisi ve kaybettiği bir arkadaşı vardı. Ancak Lisa, aynı anda hem arkadaşını hemde incinen hisleriyle birlikte, sevdiği çocuğu kaybetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Fanfictionİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...