Isınma turlarını geride bırakmak üzereyiz. Hazırsanız, olaylar başlasın artık 😏
Yorum yapmayı unutmayın lütfen. Düşünceleriniz ve fikirleriniz benim için önemli 😽
➰
"Bulaşık sırası sende Lalisa!"
Kendimi koltuğa bıraktığımda ne kadar yorulduğumun yeni yeni farkına varabilmiştim.
Ayaklarımı sehbaya uzatırken kahvaltıya kalkmayıp hala ısrarla uyumaya devam eden Lisa'ya bağrındım ancak o cevap vermemeyi tercih edince sinirle soluduktan sonra umursamamaya çalışarak telefonumla uğraşmaya başladım.
Birkaç dakika sonra odanın kapısında görünen Jennie'yi gördüğümde ise adeta altın bulmuş gibi sevinerek onu durdurdum ve Lisa'nın hala kalkmadığını, bugün bulaşık ve çamaşır sırasının onda olduğunu söyledim.
Jennie bu sözlerime karşılık homurdanarak beni onayladıktan sonra Lisa ile birlikte kaldığımız odaya doğru giderken sırıtmadan edemedim.
Jennie'nin ne yapıp edip onu uyandıracağını biliyordum. Aramızda birine sözünü geçirmesini en iyi bilen kişi o'ydu.
Ne yapayım yani? Alt tarafı bulaşıkları makineye dizmesi veya çamaşır makinesine deterjan koyması felan gerekiyordu ancak hanımefendi o kadar uykucuydu ki buna bile üşeniyordu.
Jennie'nin kesinlikle bu olaya el atması lazımdı. Çünkü Tembel Pokpak ancak onun sözünü dinlerdi.
Telefona bakmaktan sıkıldığımda sonunda bulabildiğim kumandayla birlikte tam televizyonu açacaktım ki bir anda içeriden Jisoo'nun çığlık sesleri yankılanmaya başlamıştı.
Endişeyle ayağa fırlayacağım sırada ise birden bire salonda bitiverdiğinde büyük bir rahatlamayla birlikte derin bir nefes aldım. Ödümü kopartmıştı.
Sadece bir günlüğüne bile olsa şu kızların normal hallerini göremeyecek miydim ben acaba? Yine ne olmuştu kim bilir...
"Kızlaaar! Lisa, Jennie hemen buraya gelin, çabuk olun!"
Jisoo benim şaşkın bakışlarımın esiri olurken hiçbir şey söylemeden kızları beklemeye ve yerinde kıpırdanmaya devam etti.
Birkaç dakika sonra odanın kapısının önünde önce Jennie'yi arkasından da bir yandan esneyip bir yandan da gözlerini ovalayarak gelen Lisa'yı gördüm.
Sonunda tüm ekip toplanabildiğimizde ise hepimiz ayrı bir yere yayılmış Jisoo'nun ne söyleyeceğini beklemeye başlamıştık.
"Size çok şaşıracağınız bir haberim var kızlar!"
"Ne oluyor Jisoo? Yine hangi kaydı tekrarlamamız gerekiyormuş?"
Jennie'nin isyan dolu sesi kulaklarıma ulaştığında hiçbir şey söylemedim ve Jisoo'yu dinlemeye devam ettim.
"Hayır Jennie, kayıtla ilgili bir durum değil."
"Tanrı aşkına Jisoo, bir an önce söyler misin lütfen? Uykusuzluktan göz kapaklarımı yerlerinde tutamıyorum!"
Lisa'nın konuşması üzerine hiçbirimiz onu takmazken Jennie'nin sadece gözlerini devirdiğini görebilmiştim.
Haklıydı. Biz mi demiştik ona gecenin dörtlerine kadar oyun oyna diye? Sonra da böyle zombi gibi dolanırdı ortalıkta işte.
"Az önce Menajer Sang aradı ve bilin bakalım ne söyledi?"
Jisoo merakla bizden gelecek yanıtları beklerken yine sessiz kaldığımızda gözlerini devirdi ve büyük bir heyecanla bağırarak konuşmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/163653843-288-k222204.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Fanfictionİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...