Bölüme geçmeden önce sizlere sormak istediğim birkaç şey var arkadaşlar. İlk olarak hikayenin gidişatından memnun musunuz? Değilseniz ne şekilde değiştirirsem sizce daha iyi olur?
Bir diğer konuda yarıyıl tatilinde hikayeyi baştan sona düzenlemeyi düşünüyorum. Değiştirmemi istediğiniz bir yer veya şöyle yazsaydın daha güzel olurdu diyebileceğiniz var mı acaba?
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, keyifli okumalar.
***
Tüm itirazlarına ve direnmelerine rağmen odasındaki banyoya girdiğimizde onu klozetin üstüne oturttum ve küvete doğru ilerleyip suyu ayarlamaya başladım.
"Bu soğukta hayatta duşa girmem." Diyerek sızlanmaya başladığında ve klozetten kalkmaya yeltendiğinde omuzlarından bastırıp onu durdurdum ve, "Çok fazla ateşin var, Jungkook. Gerçekten hastanelik olmak istemiyorsan, biraz düşmesi gerekiyor."
Sonunda küvet dolduğunda suyu kapattım ve banyonun çıkışına doğru ilerlerken hala yerinden kalkmadığını gördüğümde durup ona doğru döndüm.
"Planımızı açıklıyorum. Önce sen duşunu alacaksın, o sırada da ben sana sıcak bir çorba yapacağım. Daha sonra yiyip uyuyabilirsin ancak eğer dediklerimi yapmazsan, yemin ederim Taehyung'u ararım ve seni zorla hastaneye götürürüz Jungkook."
Tehditim üzerine anında ayağa kalkarken elleri kazağının eteklerine gidince hızlıca arkamı döndüm ve bu seferde onun beni etkisiz hale getirmesine izin vermeden banyodan çıktım.
Tanrıya şükür ki hastaydı da eline benimle uğraşacak bir malzeme geçmemişti.
*
Kaşık ve peçetenin ardından dumanı tüten çorbayıda tepsiye bıraktım ve eksik bir şey olup olmadığını kontrol ettikten sonra yatak odasına doğru ilerlemeye başladım.
Odasının kapısını çaldığımda içerden, "Gelebilirsin," diyerek cevap verdiğinde hiç beklemeden içeri girdim ancak gördüğüm manzara karşısında neredeyse elimdeki tepsiyi düşürmekten son anda kurtulmuştum.
Bana "Gelebilirsin" dediğinde ona güvenmiş ve tamamen giyindiğini düşünmüştüm ancak onun sadece siyah bir eşofman altını giyinmekten ibaret gördüğünü farketmem, utançtan yerin dibine girmek istememe sebep olmuştu.
Sırtı bana dönüktü ve dolabının içine doğru eğilmiş, bir şeyler arıyor gibiydi.
Ah, tanrım... O geniş omuzları neden bu kadar güzellerdi? Belindeki o gamzelere ne demeli?
O an, oldukça utanç verici olsa bile, kendimi sırtına bakmaktan bir türlü alıkoyamıyordum.
"Bu çok mu kalın olur?"
Elindeki tuttuğu yün kazakla bana doğru döndüğünde nefesimi tuttum.
Peki ya, o sayamadağım kadar çok olan karın kasları? Pekâlâ...
Bakışlarını elindeki kazaktan ayırıp bana doğru çevirdiğinde hızlıca bakışlarımı kaçırdım ve ellerimin titremesine engel olmaya çalışarak hala nasıl tutabildiğimi bilmediğim tepsiye odaklanmaya çalıştım.
Anlaşılan duş almak oldukça işe yaramıştı çünkü bu hareketimi farkeder farketmez anında kıkırdamaya başlamıştı.
Onu umursamamaya çalışarak sonunda hareket edebildiğimde tepsiyi yatağın yanındaki komidinin üzerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Hayran Kurguİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...