1.8

5.9K 305 89
                                    

Yavaş yavaş yeni bir zaman atlamasına doğru yaklaşıyoruz. Bakalım neler olacak 😏

Keyifli okumalar.

***

Boynumu gıdıklayan tüylerle birlikte kıkırdadım ve gözlerimi açmadan yatakta gerindim.

Kuma'nın o yumuşacık tüylerini sevmek için elimi vücuduna koyduğumu sandığımda irkilerek gözlerimi araladım.

Bu Kuma değildi. Boynumu gıdıklayan şeylerde tüy değillerdi.

Uyanmama sebep olan bu şeyler, hemen üzerimde yatan Jungkook'un kahverengi saçlarıydı!

Yaşadığım ani şaşkınlıkla birlikte kıpırdandığımda ve doğrulmak istediğimde duyamadığım bir şeyler mırıldandı ve belimdeki kolunu biraz daha sıkılaştırarak beni kendine doğru çekti.

Kafasını boynuma gömmüştü ve yüz üstü yattığı için kollarıyla tüm bedenimi sarmalarken tek bacağını da karnımın üstünden atıp yatağın diğer ucuna sarkıtmıştı.

Tanrım, böyle bir pozisyondayken nasıl rahat edebiliyordu?

Ayrıca, biz ne ara bu hale gelmiştik? En son salondaki koltukta, onun omuzunda yatarken saçma sapan şeylerden bahsettiğimizi ve gülüşüp durduğumuzu hatırlıyordum.

Daha sonrasında ise uyuyakalmış olmalıydım fakat tam şu anda onun odasında, yatağında ne işimiz vardı?

Bakışlarımı yavaşça komidinin üzerinde duran telefonuma doğru çevirdiğimde Jungkook'un yerinden bir santim bile kıpırdamamasına rağmen birkaç dakika uğraştıktan sonra sonunda ona ulaşabildim.

Kilit ekranını açtığımda kızlardan gelen onlarca cevapsız arama ve mesaj olduğunu gördüm. İşgillenmemem gerektiğini biliyordum ancak beni asıl endişelendiren şey tüm o mesajlar değil, saatin neredeyse 9 buçuğa geldiğini görmem olmuştu.

Ne ara bu kadar uyumuştum?! Daha da kötüsü; kızlara ne hesap verecektim ben? Uyandıklarına ve elleri bellerinde kapının önünde beni beklediklerine emindim. Kaybolduğumdan veya kaçırıldığımdan şüphelenip polise gitmiş olmaları gibi daha kötü bir ihtimalde vardı tabi.

Tanrım... Beni öldüreceklerdi. Evet evet, kesinlikle hepsi bir olup ölüm fermanımı imzalayacaklardı.

Telefonumu fırlatırcasına komidine bıraktığım anda Jungkook'u uyandırmaya ve üzerimdeki kollarını kaldırmaya çalıştım.

Mırıldanarak, "Biraz daha uyuyalım Chae," diye söylenirken sonunda kollarından kurtulabildim ve üzerimdeki bacağını da çektikten sonra yataktan fırlayıp ayakkabılarımı aramaya başladım.

"Saat 9 buçuk olmuş Jungkook, resmen geceyi burada geçirmişim!" Dedim ve bir yandan ayakkabımın tekini ayağıma geçirmeye çalışırken bir yandan da bileğimdeki tokayla saçımı toplamaya başladım.

"Bu benim için ne demek biliyor musun Jungkook? Artık yaşayan bir ölüyüm demek!"

Yatakta sırtüstü dönerken, "Saçmalama Chae." Diye mırıldandı ve ekledi, "Merak etme bir şey olmayacak."

Onun bu rahatlığı karşısında şaşkına uğramamak elde değildi ancak tabiki de, onun benim aksime şirket yasağı gibi dertleri olmadığı için oldukça rahat olması normaldi. Sonuçta onu bağlayan bir şey yoktu, öyle değil mi?

"Neye güvenerek söylüyorsun bunu?"

İki ayakkabıyı da ayağıma geçirebildiğimde yatağın ucuna oturdum ve bağcıklarımı bağlamaya başladım.

𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin