Herkese merhabalar!
Bölüme geçmeden önce sizden isteyeceğim önemli bir şey olacak.
Hikayemizin 'RoséKook' kategorisinde üst sıraya yükselebilmesi için bu bölüme bolca yorum atabilir misiniz? Asıl önemli olan şey yorumlarınızın niteliği değil, elinizden geldiğince çok yorum yapmanız.
Şimdiden bu duruma destek veren ve yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum 😽
***
2 Hafta Sonra
Menajer Jung'un yerine gelen yeni menajerimizin isteği üzerine beni havalimanından almaya gelen şirket arabasından inerek şoföre teşekkür ettim ve önüme bıraktığı valizi alarak yurdun girişine doğru ilerlemeye başladım.
Bu dönüş yolculuğu boyunca o kadar yorulmuştum ki apartmana girerken adım atacak halim bile kalmamıştı. Öyle ki binanın merdivenlerinden çıkarken bir kaç kez sendeleyip düşmekten son anda kurtulmuştum.
Tanrıya şükür ki yanımda anahtarlarım vardı da bu yorgunluğun üzerine bir de on saat kapının açılmasını beklemek zorunda kalmayacaktım.
Yaklaşık beş dakikanın ardından sonunda asansörden inip evin girişine gelebildiğimde kapıyı açıp ayakkabılarımı çıkarttıktan sonra içeri girdim ve olabildiğince sessiz olmaya çalışarak bavulumu içeri aldıktan sonra kapıyı kapattım.
Saat henüz daha sabahın 9'u olduğu için kızları uyandırmak istemiyordum. Ayrıca onların beklediğinden bir hafta daha erken geldiğim için bu durumun birazcıkta sürpriz olmasını istiyordum.
Montumu çıkarıp kapının hemen yanında duran askılığa astığım sırada arkamdan başka bir kapının açılma sesi gelince fikirlerimin aksine yakalandığımı düşünerek üzgün bir şekilde bakışlarımı oraya doğru çevirdim.
Ancak görmeyi beklediğim manzara, şu an karşımda olandan o kadar farklıydı ki neredeyse bir an için saçma bir kabusun içine düştüğümü felan düşünecektim.
Taehyung'u Lisa'nın odasından çıkarken görmek, şu anda görmek istediğim son şey bile değildi.
"Taehyung," Diyerek şok içinde mırıldandığımda kafasını yerden kaldırıp anında bana çevirdi ve beni görür görmez sanki bir hayalet görmüş gibi olurken korktuğunu belli edercesine elini kalbine götürdü. "Aman tanrım! Chaeyoung?!"
Bakışlarım Taehyung'un hemen arkasından odadan çıkan ve hala uykulu gözleriyle neler olduğunu anlamaya çalışan Lisa'yı bulduğunda kollarımı birbirine bağladım ve sorgulayıcı bakışlarımı o ikisinin üzerine diktim.
Tanrı aşkına, Taehyung'un burada ne işi vardı acaba?!
Lisa'nın şaşkın bakışları beni bulur bulmaz mümküncesine daha da çok açılırlarken zannımca çığlık atmamak için elini ağzına bastırdı.
Ancak hemen ardından her şeyi idrak edebildiğinde Taehyung'u bir kenara ittirip kapının girişinden geçerek koşarak yanıma geldi ve az önceki engeline rağmen çığlıklar atarak boynuma atladı.
"Chaeyoung! Aman tanrım, aman tanrım! Bu, bu gerçektende sensin!"
Lalisa kollarını adeta bir ahtapot misali bedenime dolarken bende ona karşılık verdim ve şaşkınlık içinde bizi izleyen Taehyung'a gözlerimi dikerek burada ne halt ettiğini sorgulamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Fanfictionİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...