Herkese merhabalar. Bu bölümün ardından bugün içerisinde bir bölüm daha yayınlayacağım muhtemelen. O yüzden takip kalın 🙏🏻
Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen. Keyifli okumalar 😽
***
Yolcu kapısı açılır açılmaz yüzüme çarpan soğuk hava yüzünden gözlerim aralanırken titreyerek uyandım. Kapının önünde durmuş, arabanın içine doğru eğilen Jungkook'u gördüğümde hemen arkasındaki binadan yurda geldiğimizi farkettim.
Emniyet kemerimi çözmek için bana doğru eğildiğinde parfümünün kokusu burnuma hücum etti ve içeri doluşan tüm o soğuğa rağmen gözlerimi kapatmama sebep oldu.
Jungkook elinden geldiğince hızlı bir şekilde emniyet kemerimi çözdükten sonra hareket etmemi veya arabadan inmemi beklemeden kollarını bacaklarımın altından geçirip beni kucağına aldı ve arabadan çıkardı.
Çok fazla sarhoş olmasam ve bilincim hala yerinde olsa bile yürüyecek halim yoktu ve o da bunun farkındaydı. Bu yüzden itiraz etmedim.
Kollarım hızlıca boynundaki yerlerini bulurlarken kafamı omzuna yasladım ve o binanın kapısını açmakla uğraşırken bende onu izlemeye koyuldum.
Arabaya bindiğimizden beri garip bir şekilde yanakları gözüme o kadar tatlı görünüyorlardı ki gerçektende tam şu an onları ısırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Bugün neden gözüme bu kadar çekici görünüyordu ki?
Daha fazla dayanamadığımda ellerimi yanaklarına uzattım ve yanaklarını iki parmağımın arasına alıp sıkıştırmaya başladım. Bu hareketim karşısında sadece güldü ve hiçbir şey söylemeden ilerlemeye devam etti.
Asansöre binip eve geldiğimizde beni indirdi ve bedenimi kapıya yaslayarak elinde tuttuğu çantamdan evin anahtarlarını aramaya başladı.
"Hay sikiyim ya!"
Uzun uğraşlarına rağmen yinede anahtarları bulamadığında ve ani bir öfkeyle küfrettiğinde kıkırdamaya başladım.
Yanına gidip kolumu omzuna dolayarak, "Yapamadığın bir şey olduğuna sevindim" dedikten sonra uslanmazca gülmeye devam ettim.
Bunun onu daha da fazla bunalttığını biliyordum ancak hiçbir şey söylemedi ve adeta bir ahtapot misali doladığım kollarımı ittirmedi.
Sonunda anahtarı bulabildiğinde hiç beklemeden kapıyı açtı ve, "Hadi gel güzelim" dedikten sonra belimden tutarak içeri girmemizi sağladı.
İçeri girer girmez Jungkook ardımızdan kapıyı kapatırken bende ışığa yakmak için kolumu omzundan çektim ancak Lalisa'nın aklına uyup giydiğim topuklular yüzünden az daha ayağımı burkmaktan son anda kurtulmuştum.
Jungkook hızlıca yanıma gelip yeniden kolunu belime doladı ve beni kendine yapıştırırken söylendi. "Bu halinle ışık varken bile yürüyemiyorsun Chaeyoung."
Küçük bir kahkaha attığımda koridorun ışığını açmadan direk odama doğru ilerlemeye başladık.
Tanrıya şükür ki evden çıkarken odamın kapısını açık bırakmıştımda şimdi penceremden süzülen ay ışığı yüzünden koridorda rahatça ilerleyebiliyorduk.
Odama girdiğimizde elindeki çantamı herhangi bir yere bıraktı ve beni yatağıma oturtup gece lambamı yaktıktan sonra montumu çıkarmaya başladı.
Kollarımı yukarıya kaldırıp bir bebek gibi üzerimdeki sıcaklığı almasını beklerken yüzünde oluşan o büyüleyici gülümsemeyi gördüm. Gülümsemesinde bir çok şey vardı.
Beni mutlu eden herşey, oradaydı.
Sonunda montumu çıkarmayı başardığında ayakkabılarımıda çıkartmam için yardım etti ve benimle işi biter bitmez doğrulup elindekileri yatağımın ayak ucuna bıraktı.
O an verdiğim ani bir kararla birlikte ayağa fırladığımda dengem bozulduğu için birkaç saniye yerimde sallandım ancak Jungkook anında dibimde bittiği için yeri boylamama gerek kalmadı.
Kollarını düşmemem için hızlıca belime dolarken bende refleks olarak montunun yakalarından tutundum.
"Aish! Dikkat etsene biraz Chaeyoung. Birden öyle kalkarsan başın dönebilir."
Bakışlarımız buluştuğunda gözlerinde gördüğüm tek duygular; şefkat ve saf bir sevgi olmuştu.
O an onun her daim benim yanımda kalmaya devam edeceğini içten içe biliyordum. Benim aksime, o beni hiç bırakmayacaktı.
Ancak yinede, bu gece öylece gitmesini istemiyordum. Elimden geldiğince onunla olmak istiyordum.
Ona cevap vermek yerine beceriksiz çabalarımla montunu çıkarmaya başladığımda anlamsız bakışlarıyla bir montuna bir de bana baktı.
Elleri ellerimin üzerine kapanıp beni engellemeye çalıştığında onu durdurdum ve sonunda çıkarabildiğim montunu yere bıraktım.
Kollarımı boynuna dolayıp kafamı boyun girintisine yasladığımda derin bir nefes aldı. "Gitmeni istemiyorum Jungkook. Bu gece burda kal."
***
Okuduğunuz için teşekkürler~ 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Fanfictionİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...