Jungkook'un coverladığı ve aynı zamanda Chaeyoung'un bu bölüm içerisinde söylediği şarkının çevirisini merak edenler için medya kısmına bırakıyorum. İsteyenler oradan bakabilirler.
Şarkıyı ayrıca dinlemek isteyenler ve bilmeyenler içinde ismi: 'Lost Stars'
➰
Sipariş verdiğimizden beri kokusu burnumda tüten kahvemi yudumlamaya başlarken henüz durmaya niyeti olmayan ve hala devam eden yağmura takıldı gözlerim.
Umarım evsiz olup, dışarıda kalmak zorunda olan insanlar iyilerdir. Üşümüyorlardır ya da en azından yağmur dinene kadar kalacak bir yerleri vardır.
Zihnimi bulandıran düşüncelerle birlikte bardağımı masaya bıraktım ve derin bir nefes verdim. Umarım bir gün tüm bu idollük olaylarının iyi bir yanını görebilir ve yardıma muhtaç olan insanlara dilediğim gibi yardım edebilirdim.
Çünkü böyle bir hayatta edinilecek, hayal kurulacak daha güzel bir amaç düşünemiyordum doğrusu.
Yanımızdaki masanın sandalyeleri, kalabalık bir grup genç tarafından birer birer çekildiğinde tahta zeminin üzerinde çıkan seslerle birlikte kendime gelebildim ve hemen yan tarafımda oturan Jungkook'a doğru döndüm.
Gözlerimiz buluştuğunda birkaç saniye boyunca herhangi bir tepki vermesini veya bakışlarını çekmesini bekledim ancak o ısrarla garip bakışlarıyla beni izlemeye devam etti. Ne zamandır yapıyordu bunu?
Peçeteliğin hemen yanında duran ve soğumaya yüz tutmuş olan kahvesini önüne doğru ittirdiğimde sonunda dikkatini çekebilmiştim. Bu sefer de ben bakışlarımı üzerine sabitlediğimde o rahatsızca yerinde kıpırdandı.
"Tuhaf tuhaf bakıp duracağına soğumadan önce kahveni içmeye ne dersin, Jungkook?"
İkazımla birlikte bakışları anında yönünü değiştirirken sonunda bardağını aldı ve birkaç yudum aldıktan sonra masaya bırakıp yeniden bana doğru döndü.
"Sanırım bu, bana ilk defa ismimle hitap edişindi."
Dediği şeyle birlikte kaşlarım çatılırken gerçekten de daha önce ona karşı hiç ismiyle hitap etmediğimi farkettim. Oysaki aylardır dilime dolanmış bir kelimeydi ismi. Sahibine karşı kullanmayı unutmam ise doğrusu birazcık tuhaftı.
Başımla onu onaylayıp gülümsediğimde "Demek yeni şarkınızın ismi 'Playing With Fire' olacak." diyerek birden bire konuyu değiştirdi.
"Evet, öyle."
"MV çekimlerini bitirdiniz mi?"
"Bitirmek mi? Henüz başlayamadık bile."
Yüzümü Jungkook'un olduğu tarafa doğru çevirip oflayarak başımı masaya dayadığımda beni nelerin beklediğini düşünmeden edemiyordum. Şarkı'nın MV'sini henüz çekmemiştik ancak çekeceğimiz tarih, konsept, her şey belliydi. Asıl gerildiğim şeyde buydu zaten.
Yaklaşık üç hafta sonra çekimlere başlanacaktı ve Lisa'nın dediğine göre bu klip için erkek modellerle de bir kaç sahne çekmek zorundaydık.
Tanrım, düşüncesi bile utanmama neden olurken kamera karşısında ne yapacaktım ben? Umarım o zamana kadar bu fikre alışır ve fazla bocalamak zorunda kalmazdım.
Saçlarımda hissettiğim el ile birlikte karmaşık düşüncelerim yüzünden varlığını unuttuğum Jungkook'a doğru döndüğümde adeta donup kalmıştım. Ne yapıyordu öyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐃𝐎𝐋 | RoséKook
Hayran Kurguİşte biz buyduk. Onun hayatı, benim hayatım buydu. İdol olmak; sevdiğim adam, sadece birkaç metre ötemde canıyla boğuşurken onun yanında olamamaktı. Yanına gidip ellerini ellerimin arasına almak ve kalp atışlarını dinlemek yerine burada, böyle üc...