Okulun bitiminde herkes okulu boşaltırken ben merdivenlerde dalgalara karşı yüzercesine kütüphaneye ulaşmaya çalışıyordum.
Bu an bana bir dejavu hissi yaşattı. Pusu katliamı oynadığımız günü.
Bana kalbini istiyorum diyişine tepki dahi veremememin sebebi bayan raptiye'nin derse başlaması olmuştu.
Ya benden ya da Jungkook'dan nefret ediyordu çünkü ders boyu işkencelere maruz kalıp durmuştuk. Gerçekten Bayan Oh sabır sınırlarımı zorluyordu.
Kütüphaneden içeri girdiğimde kimsenin burada olmayışı beni ürküttü. Neredeyse yemekhanede hayalini kurduğum kadar sessizdi.
Jungkook'u bulmak zor olmadı, onun geniş omuzları ve düzgün ense tıraşını neredeyse ezbere bilecek kadar ona platoniktim.
Yanındaki sandalyeye çantamı koyduğumda beni kafasıyla selamlayıp yeniden kitapların sayfalarını katlamaya devam etti.
Yanına yerleşip özel öğretmenim olmasına izin verdim. Kendi kendimi sadece ders çalışacağımıza ikna etmek zor olsada içimden ona kadar saymanın beni sakinleştireceğine inanmıştım.
"Pekala, cebir ifadesiyle dalga geçtiğini biliyorum ama gerçekten matematikte berbatım ve Bayan Oh sanki her şeyi daha da karmaşık hale getirmek için çaba sarf ediyor gibi."dediğimde Jungkook'un söylediğim hiç birşeyle ilgilenmediğini fark ettim.
"Alo?"diyerek elimi yüzüne salladım, "Ne çalışacağız?"
Kafasını bana çevirip dudaklarını kıvırdı. Daha sinsi gülüşünden, "Biyoloji."diyeceğini anlatmıştım.
"Biyolojide iyiyim."diye çıkıştım, "Kötü olduğum dersleri çalışmamız gerekmiyor mu?"
Eğildi ve kitabı bırakıp geriye yaslandı. Sakin ama keskin hareketleri vardı. Kollarını göğüs hizzasında kavuşturup, "Söyle bakalım Bojae."dedi. "Sprem ve yumurta nerede döllenir?"
"Rahimde mi?"
Biyolojim iyi değildi.
Cevabım üzerine sırıttı, "Fallopi tüpünde, hatta diğer ismi döllenme kanalı, ona neden böyle dediklerini hiç sorguladın mı?"diye sordu.
"Fallopi tüpünde sahip olan kişi benim ama havasını atan sensin."diyerek karşı saldırıya geçtim.
Güldüşünü bozmadan bana bakmaya devam etti, "Sanırım üreme sistemlerini hiç bilmiyorsun."dedi. "Belli ki buradan başlamamız gerekecek."
Hayır.
"Pekala Bojae, geçmişten beri süregelen soyların devamı ürmeyle gerçekleşir."diyerek anlatmaya başladığında gözlerim dudaklarına kaydı. Eğilip bükülmeleri, konuşurken büzüşmeleri..
"..memeli canlılarda ise iç döllenme görülür."diyerek kitap ezberini okumaya devam ettiğini düşünürken kavuştruduğu kollarını açtı ve parmağını bana uzattı, "Verimli döller aynı türler arasında verilir, biri dişi,"derken beni işaret etti, "Biri de erkek."derken kendini.
Nabzım hızlandı.
Bir.
Daha sonrasında gülümsemesi genişledi, "Bireyler önce üremek istedikleri partnerleri seçerler."diyerek yaslandığı sandalyede duruşunu dikleştirdi.
İki.
Bana doğru eğilmeye başladı, "Bunun nasıl olduğunu biliyor musun?"diye sordu. Sert erkek losyonu kokusunu herhareketinde alıyordum, nane ferahlığı, parfüm yumuşaklığı sanki tenimi okşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfiction- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...