level 23: fedai

5.4K 599 345
                                    

"Yani sen ölürsen ben de mi ölürüm?"diye sordum.

Jungkook'un yumuşak ifadesi tebessüm etti, "Hayır. Seni öldürmeden önce beni öldürmeleri yeter, ben ölürsem sen sadece savunmasız kalacaksın, beni bir katman olarak gör."dedi.

"Ama..?"diyerek söylediklerini tekrar etmesini bekledim, kafasını sağa sola sallayarak, "Ama sen ölürsen ben de ölürüm. Bu bir bağ."dedi.

Kafamı ellerimi arasına alıp salladım, "O kadar çok ölmekten bahsettik ki bunu bir daha duymak istemiyorum."dedim.

Kolları bana dolanarak beni kendine çekti, çenesini kafamın üzerine yerleştirdi.
Zayıf nokta meselesi de neydi hala kavrayamamıştım ama gerçek güveni onun kolları arasında hissediyordum. Sırtında birleşsen ellerinin yumuşak dokunuşları arasında sanki her hangi bir güçten muaftım.

Omuzuma inip çıkan elleri sıcak bir elektrik yarattı.

Derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim, keske başka konumlarda olsaydık.

"Namjoon'a ne oldu?"diye sordum. Bakışlarım gün batımındaydı.

"Bu gün burada olacak, seninle konuşmak istiyor."dedi. Parmakları kolumun üzerinde ilerliyordu. Yavaşça çizgiler çiziyor, baş parmağı ile ovalıyordu.

"Neden?"dedim.

Bana çok saçma bir şey sormuşum gibi bakmak için kafasını geri çekti, "Görevi seni korumak olan biri olduğu için seni merak ediyor haliyle."dedi. "Ayrıca, hala babanla irtibatta ve bence bu da onu yeterince önemli kılıyor."diye eklendiğinde heyecanla kollarının arasından çıkarak doğruldum, "Babamın nerede olduğunu biliyor mu?"diye sordum.

Jungkook omuzlarını indirdi, "Babanın nerede olduğunu ben de biliyorum, O gerçekte. Oyunun oynandığı yerde, işleri toparlanmaya çalışıyor. Kimse senin bilinçli bir yazılım olmanı beklemiyordu. Haklı olarak özellikle yazılımını yazan baban."dedi.

O an tüm dünya benim için kocaman bir fanus gibi göründü.

Yazılımı yüklenen bir sanal gerçekliktim. Bunu kabullenmem zor olsa da imkansız olmamıştı işte. Birileri bana komut veriyordu ve sanal bedenim onun emirleriyle oradan oraya savruluyordu, en azından olması gereken buydu ama şuna da bakın, ben kendi bilincimi oluşturmuş, kararları tek başıma alıyordum.

"Son oyuna girmek istiyorum."diye fısıldadım.

Jungkook yataktan çıkarak önümde dikildi, kaşlarını çatarak "Ne?"diye sordu.

"Son oyuna girmek istiyorum."dedim tekrar, bu sefer daha tok sesimle.

"Benim son oyunuma mı girmek istiyorsun yani, yeniden?"diyerek kaşlarını kaldırarak sordu. Şaşırmıştı.

Yüzü yüzüme yaklaşırken hafifçe kafa salladım, "Bu dünyadan uzaklaşmak istiyorum. Kimsenin olmadığı bir yerde özgürce öldürülme korkum olmadan bir saniye de olsa nefes almak istiyorum."

Avuçlarıyla dirseklerimi tutarak kafasını boynuma yasladı, vücudu üzerime kapanmıştı, "Bu yeniden bana güvendiğin anlamına mı geliyor?"diyerek fısıldadı. Sesinin tonundan bir şeyler umduğunu hissettim.

Derin bir nefes verdim, "Sana hep güvendim."dediğimde aptalın tekiydim.

×

"O neden burada!?"diyerek ciyakladıktan sonra parmak ucuyla işaret ettiğim kıza yeniden baktım.

Kumral saçları yüzünün yanından dökülüyor, biçimli suratını altın sarısı bukleleriyle parlatıyordu.

Bacak bacak üzerine attığı bacaklarının yerlerini değiştirirken iç çamaşırını gördüğüme yemin edebilirdim.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin