level 36: özünde insan olmak

3.5K 352 87
                                    

Bazen hayatı sorguluyor musunuz? Neden buradayım, hayattaki amacım ne?

Ben yapıyorum, bu benim için çok sıradan bir soru oldu, Kimim ben? Ne için yaratıldım?

Bazıları insanların kalplere donkunmak için doğmuştur, bazıları da kırmak. Bazıları da o kalpleri tamir etmek için buradadır..

Sonuçta ne olursan ol bir amacın vardır. Bir hedef, bir görev...

Düşünüyordum, düşünmekten beynim patlıyordu. Bu oyunu bitirip gerçeğe dönmek isitiyor muydum?

Sanırım cevap açıktı, Jungkooksuz asla.

Bilinçaltımın bu hislerle beni sürüklediği bir rüya görüyordum sanki. Jungkookla olmak sanki bir rüyaydı.

Güneş gözlerime batarken burnuma gelen tatlı baharatlı parfüm kokusuyla uyandım. Kendimi kollarının arasında bulduğum yarı çıplak bedene daha da sıkı sarılarak yeniden uykuya dalmayı denedim.

Yine böyle bir zamanda, bana beni sevdiğini söylediği rüyaya girmiştim, yeniden yapmak istiyordum. Söyleyemediği ne varsa söylesin istiyordum. Ya da onun söyleceği her hangi bir şeyi dinlemeye hazırdım. Sesi ninni gibiydi, meleklerden çalınıp onun ses tellerine yerleşen bir armoniydi sanki. Bana hiç şarkı söyler miydi merak ediyordum.

Ama bunun yerine kollarını bana daha sıkı dolamasıyla beraber ona doğru çekilmekle yetindim. Sanırım bu rüyalara girme işi henüz konrtolümde değilidi.

"Uyanmak istemiyorum." diye mırldanarak kafasını boynuma sokan Jungkook'un burnu boynumu gıdıkladı. Kafasını iyice bana gömmesi beynimin hayal kuran kısmı için çok da yeni değildi ama gerçekçi kısmı resmen içeride çığlık atıyordu.

Böyle kalsın isitiyordum. Sonsuza dek böyle kalmak.

"Ne o?" diye sordu, keyfi yerindeydi. "Gıdıklandın mı?"

Gülerek, "Evet." diye karşılık verdim. "Burnun büyük olduğu için.." diye söylendiğimde kafasını kaldırıp dirseğinden destek alarak doğruldu. Öylece yüzünü yüzüme hizzalayıp baktı. "Uyandığım en güzel sabahlardan biri olabilir."

"İkincisidir sanıyordum." dedim. "Havuza düşüşümün ardından da böyle bir sabaha kalmıştık."

Kafa salladı; uzamış, gözlerinin önüne düşen saçları sallandığında cennetten fragman gelmiş gibi hissettim. Şu anki huzurum keşke sonsuza dek sürseydi.

"O zaman benim değildin."dedi. Söylediği her şeyi öylesine hissederek söylemişti ki bunun için uzun zamandır beklediği hissi kendinden emin bir hale gelmişti.

Senin olmak için yaratılmışım, bu benim kaderimde var.

Esneyerek,"Uzun bir gün olacak."diyip kollarının arasından sıyrıldım,"Jongbinle konuşarak işe başlayalım."

Huysuz bir çocuk gibi sızlandı, "Normal bir liseli olmak istiyorum!" diyerek yorganı tekmeledi.

Uykudan yeni uyanmış Jungkook kesinlikle tanıdığım hiç bir Jungkook haline benzemiyordu. Küçük bir çocuk gibiydi. O kadar sevimliydi ki kafasını okşayıp onu sevesim geliyordu.

"Bunun için uğraşıyoruz." dedim saçımı toplarken, "Ve senin hack yeteneklerine, beni korumana, desteğine... kısaca sana ihtiyacım var."

Bu sözlerim onu birazda olsa etkileyerek doğrulmasına vesile oldu.

Keşke olmasaydı çünkü aniden vücudumun su dengesi bozuldu.

Etraf alevler içinde kaldı.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin