Yutkundum, "S-sen.. demiştin ki.. ama.."
Nefes aldı, "Ben, yazılımımı sık sık kontrol ediyorum."dedi. "Bir hata var mı, bir saldırı yapılmış mı, kodumda her hangi bir oynama var mı diye."
Bakışları yüzümde gezerken ciğerlerim oksijenle yanıyordu.
"Ve, ben her şey normal olmasına rağmen, yazılımımda olmayan şeyler yaşadığımı fark ettim."
Heyecanla, "Nasıl?"dedim, "Ne gibi? Ne zaman?"
"Bu gün."dedi, "Yoongi'nin sana bakışlarını gördüm, ve onun birşeyler hissettiğini fark ettim. Bir virüs olmasına rağmen. İyi ya da kötü, bir hissi var."
Konunun Yoongi'ye gelmesi karnımın kasılmasına sebep oldu, "Evet, beni öldürme isteğiyle dolu bir his."
Jungkook nefes verdi, "Evet. Ve bunu düşününce, karnımın ortasından bir şey beni deşiyormuş gibiydi Bojae."dedi. Gözleri titriyordu, "Onun yerinde olmak isteğimi düşündüm. Sadece bir an kendi hayatım için savaşmak istediğimi hissettim."
Meraklı bakışlarla onu kafasını aşağıya eğerek kendi kendi içindeki çatışmasını dinirmesini bekledim.
"Ah ben.. bilmiyorum."dedi. Yumuşayan ifadesi yeniden sertleşerek, ben-lanet-olası-bir-askerim ciddiyetine büründü.
"Biliyorsun."diye üsteledim, hala kalbi, benim göğüs kafesimin içinde gümbür gümbür atarken içindeki o mücadeleyi hissedebiliyordum. Sanki siyah ve beyaz bir kavgadaydı. İçindeki hırs ateşi onu kavuruyordu. Öyle ki kanımda kaynayan bu hissin ona ait olması beni korkuttu.
Jungkook ani bir hareketle duygu köprümüzü bozduğunda yoksunlukla ona baktım, "Ne oldu?"
Dirseklerine çektiği kazağının kollarını indirerek kolundaki parıldayan şeritleri gizledi, "Bilmen gerekmiyor."dedi. "Sonuçta, bir avuç yazılımdan biriyim."
Omuzlarımı indirdim, "Jungkook, öyle olmadığını biliyorsun. Ayrıca, sana neden böyle söyleyeyim ki? Ben de yapay zekanın bir ürünüyüm. Kast ettiğim bu değildi."
İfadesi bir saniyeliğine dalgalandıktan sonra yeniden o ifadesiz haline döndü. "Evet."dedi. Artık konuşmak istemiyordu, "Soğuk oldu, içeri girelim, olur mu?"diyerek doğruluktan sonra bu sefer onu durdurmak için fırsatım olmadı.
Yine de peşinden atlayıp onula beraber salona girdiğimde merdivenleri çıkmadan onu kolundan yaklayabildim.
"Seni incitmek istememiştim, özür dilerim."dedim, derin bir nefes aldım, "Bu sıralar duygularımın söyledilerine hakim olamıyorum ve ben-"derken kolunu ellerimin arasından kurtardı.
"Beni incitemezsin, tamam mı? Özür dilemene de gerek yok. Söylediklerimi unut, muhtemelen kodlarımla ilgili bir hatayı gözden kaçırıyorum."dediğinde vücuduma dolan adrenalinde kolunu yeniden yakaladım. Yalan söylediğini biliyordum.
Kazağını sıyırarak açıkta bıraktığım bileğini kurtarmaya çalışsa da asılarak kendi bileğimi onunkini üzerine koyup vücudumun onun hissiyle sarsılmasına izin verdim.
"Hissediyorsun."diye çıkıştım, "Bana yalan söylemeyi bırak artık."
Bakışları sinirle kasıldı, "Sana neden yalan söyleyeyim ki?"dedi.
"Çünkü kaçıyorsun."dedim, "Hislerinden kaçıyorsun."
Kolumu bu sefer hırslı bir şekilde asılarak çektiğinde öne doğru sendeledim, "Hayatımı, senin üzerine kurdum Bojae. Zamanım, senin oyunu kazanmanı, senin bir insan bedenine aktarılmanı bekleyerek geçiyor. Ama haklısın, düşünüyorum da neden ana karakter olma fırsatını reddettiğim ile ilgili bir açıklama bulamıyorum."dediğinde dehşetle geri çekildim, "Yoongi'yi, Taehyung'u A takımında olmayan diğer virüsleri görüyorum, kendileri için savaşıyorlar, kendi hayatları için. Ben ise bu benim görevim bahanesi ardına sığınarak kendimi yok sayıp oyunu kazanamayı bir kenara bıraktım."dedi. Ses tonu yükselerek, "Senin için."diye bağırdığında korkuyla sıçradım.
![](https://img.wattpad.com/cover/173653224-288-k76812.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfiction- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...