Seokjin hastane tulumumun iplerini balarken bana maskemi takmamı söylüyordu. Elleri titrediği için üç kez baştan bağlamıştı.
Oysa benim kulaklarım uğulduyor, ellerim titriyordu. Vücudum buz kesmişken kalbim öyle bir hızda atıyordu ki yüzüm patlayacaktı.
Yoongi ve Taehyung hızlıca giyinmiş, kapının ardını dinliyordu. Yoongi başta beni zorla havalandırma kanalında yürütse de artık yılmış, kafasındaki planı uygulamaya odaklanmıştı. Temizlik odasında hastane tulumları, maskeler ve tıbbi çalışanı gibi görünmemizi sağlacak her kıyafeti saklamıştı ve işte burada kamuflajımızı kuşanıyorduk.
"Tek şansımız bu." demişti. "Bojae'nin aşık dramasıyla uğraşıp bunu mahvedemem."
Aşık dramasını bilmiyordum ama üzerimdeki şokun yarattığı o titreme geçmiyordu.
Seokjin arkamdan önüme geçerek ellerini omzuma koydu. Yüzü yüzümün önündeydi. Konuşuyordu ama onu duymuyordum bile. Korku, adrenalin, endişe kanımda dönerken gözümün önündeki silüetler bulanıklaşıyor, kalbim kaynayan bir tencere gibi gümbürdüyordu.
"Bojae!" diye bağırdı Seokjin en sonunda. Beni ne zamandan beri öne arkaya sallıyor, bu denli sarsıyor bilmiyordum ama fark ettiğimde başım döndü.
"Kendine gel, derin bir nefes al ve şu işi halledelim." dedi. Dedi ama konuşmakta bile zorlandığını yeni idrak ediyordum. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Yüzü kıpkırmızı, boynundaki damarlar ise morarmıştı. O an ettiğim bencilliğin farkındalığıyla irkildim. Jungkook'un bedeninin varlığı, O Seokjin'i zehirliyordu. Seokjin'in ne kadar zorlandığını görmek beni kendime getiren etken olmuştu.
Kafa sallayarak uzattığı cerrahi maskeyi yüzüme geçirdim. Kapının önünü kolaçan eden Yoongi ve Taehyung'a yaklaşan Seokjin'i takip ettim. Aslında Seokjin'daha çok Taehyung'dan destek almak için yapmıştı bu hamleyi. Kedi köpek gibi dalaşan Taehyung ve Seokjin dahi birbirlerine destek olduğunda, bu işi uğruma halletmem gereken ne kadar çok insan olduğunu hatırladım.
Yoongi gözetlediği kapının aralığından yüzünü bize çevirdi. "Somin'in bahsettiği olay şu;" diye fısıldayarak konuşmaya başladı ama coşkusunu gizleyemiyordu. "Babandı. Bedeni yatağında olmayan, kıyafetlerini bir deri gibi bırakıp giden. Babanın bedeniydi." dedi. "Bojae, ne kadarını biliyorsun bilmiyorum ama baban oyun dünyasının canlı bir evren olduğunu keşfettiğinden beri senin ve daha nice insanın üzerinde yaptığı deneylerin hepsi aslında senin gibi olmak, iki evren arasında senin gibi bağlı olmak için yaptı. İki evrene de ait olmak istiyordu. Sen çıkıp gelene dek bunun mümkün olduğunu bilmediğinden deneylere devam etti. Ne Martha ne de bir başkası onun gözündeki bu hırsı durduramadı. Hayatını buna addı baban. Ta ki yaklaşık bir yıl öncesine kadar. Senin oyun dünyasında hala hayatta olduğunu öğrendiği anda neler yaşadığını, yaşattığını bir düşünsene. Yaptığı ilk şey seni senin daha algıların açılmadan incelemek oldu. Bunun en iyi yolu uyartılara verdiğin tepkiler ve yaşamsal faaliyetlerindi. Bunun için tüm dünyaya açılan interaktif bir oyunda daha iyi bir faaliyet hayal edebiliyor musun? Daha sonra sana daha doğmadan ne yaptıysa aynısını kendine de yapmaya çalıştı. Ama zamanı kısıtlıydı çünkü yaşayan tek şey sen değildin. Baban öyle bir evrene bulaşmıştı ki, sadece1 ve 0lardan oluşan yazılımlar dahi yaşıyordu. Ve eğer şimdi başarılı olup çoktan oyun dünyasına geçtiyse, oradaki insanlar için pek vaktimiz yok. Jungkook'un senin bedenini hiç olmadığı kadar güçlü koruması gerekecek."
Artık şaşırmıyordum. Tüm bu olanlar mantıklı bir açıklamaya çıkıyordu. En azından artık mantıklı denen şey neyse ona. Çünkü mantık kavramım şuydu, söylenen en uçuk şeyi dahi kabullenmek. Hatta daha ileri giderek, ''Çünkü bir evrene iki tane aykırı bilinç fazla gelecek.''diyerek tahminde dahi bulunarak kabullanmeyi de aştım. ''Oyun evreni iki dünyaya da ait iki bedeni kabul etmeyecek.''diye ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfiction- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...