level 25: eski dostlar, yeni düşmanlar

4.9K 530 374
                                    

Arabanın ön camından bahçe girişine bakarken sırt çantamın kayışlarını sıkıca kavradım.

Jungkook parmaklarıyla direksiyona vurarak ritim tutuyordu.

Bu bizim zaman öldürme etkinliğimizdi.

"Gerçekten okula gelmek zorunda mıydık?"diye sordum.

Derin bir nefes verdi, "Söyledim."dedi. "Diğer oyuncuların şimdilik senin hala bir yazılım olduğunu sanmaları işimize geliyor. Her iki taraf için de."

"Ve?"diyerek devam etmesini istedim.

Bakışlarını bana çevirip, 'zaten söyledim' ifadesiyle "Rakip sayısının artmaması için, oyuna devam ediyoruz. Sadece saflar değişti."dedi.

Uzanıp elimi tuttuğunda irkildim.

Pekala, bir simülasyon, yeni bir kod, zihinime koyulan bir fikir olmadan, bir virüsten hoşlanıyordum işte.

Beni yerle bir edebilecek, kelimenin tam anlamıyla silebilecek, en güçlü düşmanım olması gerek kişi en güçlü duygularımın sahibiydi işte.

Ve bunu Namjoon'un 'aşık olmak yok' kuralından sonra fark etmem tam bir felaketti.

Tüm gece sadece onu düşündüm.

Büyük gözleriyle üzerime eğdiği yüzüme bakışlarını, elleriyle kollarımı kavrayışını.. yeniden benimle sarılmaya gelmesi için o gece çığlık çığlığa bağırmak istedim.

Bunun yerine kafamı yastığa gömüp çığlıklarımı içime attım.

Ve bir de 'hiç bir şey hissetmiyorum.' durumu vardı.

Bu gerçek miydi bilmiyorum ama o edepsiz konuşmaları, tatlı imaları ve kesinlikle elektrik dolu dokunuşları sadece bir simülasyon olmayacak kadar iyi hissettiriyordu.

Özellikle sözcükleri..

O sevgi dolu kelimelerin döküldüğü dudakları izlerken kendimi onu öperken hayal etmeden duramıyordum.

"..Sevgili olduğumuzu söyleyeceğiz."dediğinde düşüncelerimin bir bulut gibi sardığı bedenimi sirkeledim.

"N-ne?"dedim.

Omuz silkti, "İnsanlar Heemin'den neden uzaklaştığını soracak."dedi. "Onlara artık benimle olduğunu, bu yüzden ilişkine odaklanmak istediğini söyle."

Arabanın camına yağmur damlaları düşmeye başladı.

"Be-ben."dedim. Derin bir nefes verip avucunun içindeki ellerime baktım, "Heeminsiz nasıl yapacağım bilmiyorum."

Bana dokumadan duramıyor gibi bu sefer saçlarımı parmaklarına doladı, siyah saçlarımı lacivert bir yansımayla renk değiştirdi.

"Yanımdan ayrılmayarak."dedi. "Yoongi ile yalnız kalmana bir daha izin veremem. Son.. olanlardan sonra."derken şakağımdaki morluğa baktı.

Yoongi'den tatlı bir hediye.

"Ortak olmayan derslerimiz var."dedim.

Sırıttı, bu yağmurlu günün içine doğan bir güneş gibi beni aydınlattı, "Ne kadar iyi bir virüs olduğumu unutuyorsun sanırım."dedi.

Keşke unutabilseydim.

Gururla oturduğu koltukta duruşunu dikleştirdi, "Belge işlerindeki öğrenciyi hacklememe bakan bir iş."dedi, "Sen sadece günü idare et ve peşimden ayrılma."

Nefes verdim, "Pekala."

Ve böylelikle okul günümüz başladı.

Bahçeden içeri girerek kabanımın cebinde ısıtmak için sürekli parmaklarını açıp kapadığım ellerim Jungkook tarafından önce avuç içlerine, daha sonra da kendi cebine konulduğunda bakışlarımla ne yaptığını izledim.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin