level 49: oyunun sonu

1.9K 235 32
                                    

Seokjin Yoongi'nin omuzlarından tutup onu itekledi. Hiç bir direnç göstermeyen Yoongi öylece geriye savrulurken Taehyung araya girdi.

"Siktiğimin Yoongi'sinin tam olarak burada ne işi var?" dedi Seokjin. "Taehyung, en başından beri hala iş birliği haline miydiniz yani? Bu nasıl bir ajanlık böyle? Orospu çocuğu."

Seokjin'in yüzü kıpkırmızı olmuş, boynundaki damarlar patlayacak gibi şişmişti. Taehyung ise ona kıyasla şaşıralacak bir sakinlikle, "Sadece açıklamama izin ver." dedi.

Kollarımı göğüsümde birleştirdim, "Neyi açıklayacaksın? Yoongi'den bahsediyoruz değil mi? Hoseok, Namjoon, Sooyoung ve tabiki de en çok Jimin'e işkence eden adam."dedim.

"Ve onu kurtaran."dedi Yoongi'de.

"Ne saçmalıyorsun?"dedim. Binanın içerisi o kadar beyaz ve ışıklıydı ki gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Bu yüzden toparlanıp ayağa dikilen yoongi'yi yeni görmüştüm.

"İşler değişti."dedi Taehyung. "Yoongi, Jimin için döndü, onu kurtardı. Şimdi de bize yardım edecek işte."dedi.

Seokjin histerik bir kahkaha patlattı, "Gerçekten mi? Çocuk mu kandırıyorsun Kim Taehyung? Yoongi neden Jimin'e yardım etsin? Mantığı nerede bunun? İkna olacağımızı falan mı düşünüyorsun?"dedi.

Yoongi ceketini silkledi, "Çünkü ona aşık oldum."dedi ama daha çok ağzında geveledi de diyebilirdik. Yine de benim yaşadığım şo onun bunu söyleyiş biçiminin sakinliğine kıyasla tam bir bomba etkisiydi.

"Ne oldun?" dedim. "Şaka mı bu?"

"Hayır." dedi Yoongi net bir ciddiyetle. İrkilidim.

Okulda bana sarkıntılık yaptığı zamanı hatırlıyordum. Aklıma bile gelmezdi.

"Bak Bojae, Jungkookla talepleşebildiğini biliyorum. Ona sor tamam mı?" dedi Yoongi. "Seni sadece o ikna edebilir."

Seokjin derin bir nefes verdi, "Önce güvenli bir yer bulabilir miyiz? Neredeyiz şu an? Bir planımız bile olmadan öylece peşinizden binaya girdiğime inanamıyorum saçmalık bu." diyerek söylendi.

Yoonngi zemine sıfır olan havalandırma borusunu işaret etti, "Takip edin." dedi eğilerek kapağını açarak. Seokjin'in söylenmesi gram umrunda olmamıştı. "Bir klasik. Asla sekmez."

"Sana güvenmiyorum." dedim.

Omuz silkti. Hala takım giygiğini yeni fark ettim. Belki gözlerime sinirden inen perde yavaş yavaş kalkıyordu.

"Burada kalıp yakalanmayı beklersin o zaman. Ya da benimle gelip babanla yüzleşebilirsin belki?" dediğinde çoktan kapağı açmıştı. Parmakları kapağın üzerinde neredeyse dans ediyordu. Anlaşılan sadece bir virüsken becerikli değildi.

Seokjin eğilip kanala baktı, "Bu bizi nereye götürecek?" diye sordu.

Yoongi kollarını sıvadı, "Basit ve bilindik. Temizlik odası. Orada kamufle olabileceğimiz bir kaç kıyafet ayarladım. Henüz karşısına geçtiğimden haberi olmadığı için Lee Hyun burada elimi kolumu sallayarak gezmeme aldırış etmiyor." diye açıkladı.

Seokjin omuzşarını indirdi, "Önde sen, arkanda ben, Taehyung ve Bojae düzeninde ilerleyeceğiz. Sakın bir yanlış yapayım deme."dedi. Ses tonu beni bile ürpetmeye yetti.

Yoongi, "Planım dahilinde değil. Gecikmeden gidelim."diyerek kanala daldı. Seokjin'in de bahsettiği düzende peşinden biz de girdik. Ardımdaki kapağı olabildiğince sorunsuz kapattım.

Havalandırma beklediğim kadar pis değildi ama sanki bir su buhar bulutu içinde emekliyordum. Saçlarımın yüzüme yapışması 5 saniye sürdü. Ek olarak solunum yapan 4 kişi de nem sorununa pek yardımcı olmuyordu.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin