level 34: cevapların peşinde

3.7K 389 112
                                    

"Yani, eviniz ışınlanabiliyor mu?"diye sordum.

Jungkook yola odaklanan bakışlarını bana bir saniyeliğine çevirip ciddi misin? bakışlarını attı.

"Burası gerçek değil biliyorsun, bunu sürekli hatırlatmam mı gerekli? Kodlar, kodları kullan ve istediğin zamanda istediğin yerde ol. Bu yüzden o ev birden babanın evinin yanında belirdi, şimdi de babana en uzak yerde." diyerek bütün ciddiyetiyle oyunu anlatmasına bayılıyordum.

Beni yargılayamazdı, benim için gerçek burasıydı. Aslında onun için de öyleydi ama sanal ortamın askeri olmak, bu tarz durumların fazlaca bilincinde olmayı gerektiriyordu sanırım.

"O zaman neden araba kullanıyoruz ki, ışınla bizi."diye zeka dolu önerimi sundum.

"Bu kod değiştirmek olur ve kodlarla oynamak zaten riskli."dedi. "İnce iş istiyor."

Aydınlanan ifademle ha gibi bir ses çıkarttım. "Odamda belirip kaybolman böyle açıklanıyor sanırım."

Güldü, "Sanırım daha çok gelip gitmeyi isterdim."dedi. Derin nefes alışverişi kanımı kıpırdattı.

Ona dokunmak istiyordum.

Fakat o nefesin ardından "Normal bir hayatımız olsaydı."diye ekledi.

Bu sefer derin ve dertli bir nefes alan bendim, normal kelimesi sanki hayatıma en uzak olan kelimeydi. Sabahları uyanmak, annenin sana kahvaltı hazırlaması, babanın seni okula bırakması, sevgilinin seni okulda beklemesi ve birlikte randevuya çıkmalarınız...

Normal olmak ne demekti onu bile bilmiyordum ki.

Tüm bu savaşı, iniş çıkışları ve korkuyu normal bir hayatım olsun diye yaşamıyor muydum zaten? Veya benim normal yaşantım bir şeylerden kaçmak, yeni sorulara cevaplar aramak falan mıydı?

"Hala son oyuna dönmedik."dedim. "Gerçekten oraya girmem gerekiyor. Bir nefes almak, biraz düşünmek için.."

Jungkook gözlerini yoldan ayırmasa da, "Hayat silindirimiz yoktu."dedi. "Jongbin'e söyledim. Evde kullanabileceğimiz teçhizat var. Seni oraya götüreceğim."

Bir saniyeliğine bana bakıp yeniden yola döndü, "Buna ihtiyacın olduğunun farkındayım."

İçimden yine o düşünceli davranışının yarattığı sıcak dalgalanma yayıldı. Biliyordu, beni benden iyi biliyor oluşuna alışmak o kadar da zor değildi, sanki incecik bir kağıttım ve beni ezbere bildiği bir kitap gibi sözcük sözcük okuyordu.

Onu çok seviyordum ve bu girdaba nasıl yakalandığımı da bilmiyordum.

Denizde, akıntıya kapılırsanız paniklemeden kendinizi akışa bırakırsanız boğulmaktan kurtulacağınız her sene deniz sezonu açıldığında söylenen bir bilgi.

Ama Jungkook'un akıntısı, kendimi ne kadar teslim edersem beni o kadar çok dibe çekiyor, boğuyor, kendine hapsediyor.

Ve ben bunu hala delicesine seviyorum.

Alaaddin'nin lamba cini bana üç dilek hakkı sunsaydı, gerçeğe gitmeyi değil, şu an gözlerimin sonsuz bağımlılığı olan, beni içimdeki hislerle boğan bu çocukla sanal dünayda normal bir hayat yaşamayı dilerdim.

Fakat yaşadıklarımız, hayal ettiğim hayatın yanından geçmiyordu.

Babamın yaptıklarıyla yavaş yavaş yanlış tarafta olduğumuzu anlamaya başlıyorum aslında. Bu da gerçeği pek çekici kılmıyordu.

Her şeyin kurmaca, sanal, bir oyun ve gerçeğin taklidi olduğunu öğrenmek, aslında gözlerimi açtı. Olduğum yeri, tuttuğum takımı, desteklediklerimi, her şeye olan güvenimi yok eden bu olay, yaşadığım şey hayat mı? diye sorgulamama sebep oldu.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin