level 33: kanamak

3.8K 396 219
                                    

"Taehyung'a gitmeliyiz."dedim. Sesim kontrolümün dışında bir panikle titredi.

Jungkook hala anlamayan ifadesiyle bana bakıyordu, bir eli hala kavradığı direksiyondaydı ama öteki bir şeyler düşündüğünde yaptığını fark ettiğim gibi pantolonunun dikiş izleri üzerinde şeritler çiziyordu.

"Taehyung mu?"dedi, "Seni havuza atıp boğulmanı bekleyen Taehyung mu?"

Derin bir nefes verdim, bazı şeyler kafamda yeni yeni oturuyordu ve bunları düzenlemek ellerimi kullanmadan yappoz birleştirmek gibiydi.

"Bana yardım edebilir, bize yardım edebilir."dediğimde Jungkook'un kaşları çatıldı, "Ne için yardım edebilir? Bu sefer elleriyle seni boğarak, daha hızlı bir şekilde ölmene mi? Bojae, sana ne oldu birden?"dedi.

Ah.. pekala her şey şey FAZLA yoğudu.

Jungkook'un beni öptüğünü düşünemiyordum bile, ulu Tanrım! Biz.. yani biz biz olmuş muyduk? Hiçbir şeyi idrak edemiyordum. Sanki her şey bir rüyaydı ve yavaşça silikleşiyordu. Onunla olmama dünya izin vermiyordu ki..

"B-ben.. Yoongi, benimle konuştu.. pikselde.. benim.. cevaplara ihtiyacım var ve Taehyung'da olduğunu biliyorum."dedim."Beni kimse öldüremez, ve bunu sebebi zayıf nokta meselesi de değil."diyerek açıklamaya çalıştım.

Gözlerini kapatıp nefes verdi. "Bana, teker teker ne olduğunu anlat."dedi, "Anlat ki karar verebileyim."

Ona anlatıp anlatmamakta emin değildim, onun silinmemesi için babamı durdurmam gerektiğini bilse dahi buna izin vermezdi.

Bu yüzden, "Babam, sandığımız gibi biri olmayabilir Jungkook."dediğimde bana yeniden o beyninde bir sorun olmalı bakışlarını yolladı.

Onu yargılamıyordum, haklıydı. Çünkü babama güveniyordu, tabiki güvenirdi. İçinde olduğumuz tüm bu evreni o yaratmıştı.

"Bu fikir de nereden çıktı?"diyerek sorguladı, ifadesi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Neden bir de kaybolup, yeniden ortaya çıktı? Bana beden bulmak için olduğuna inanmıyordum Jungkook."dedim. "Benim zaten bir bedenim varsa?"diyerek kafamdaki asıl sorgulayıcı sebebi dile getirdim.

Kaşlarını çattı, "Bojae sen.."derken aslında bildiğimiz bir gerçeği sesli söylemenin eşiğine geldiğini fark edip sessizleşti, "Yani sen, zaten bir insan olduğunu mu düşünüyorsun?"

Nefes verdim, "Ben sadece.."dedim. Bu soru yerinde bir soruydu, ama ben cevapları bilmiyordum.

"Annemi bulmalıyız."dediğimde Jungkook'un duruşu dikleşti, "Tamam, şu ana kadar sana hep inandım ama, işte şimdi saçmalıyorsun."dedi. "Annen, seni gördüğü ilk yerde öldürür."dediğinde, bu fikre alışmama rağmen bu cümle kalbimi acıttı.

Cevap vermeme fırsat vermeyip arabayı çalıştırdı, "Eve gidiyoruz ve sen de babanla ilgili bu fikirleri aklından çıkarıyorsun."dediğinde yola çıkmıştık bile.

Şaşkınlıkla ona baktım, ne yapıyordu böyle?

"Ne?"dedim. "Hayır, hala neyi anlamıyorsun?"diye isyan ettiğimde çoktan bahçeye girmiştik. "Beni götürürsen yok olacaksın."

Bana bakmadı, muhtemelen birinin benimle iletişime geçtiğini anlamıştı, tek sorun beynimin sadece boş şeylerle dolduğuna inanıyor olmasıydı.

"Önemli değil Bojae."dedi arabayı park ettikten sonra, inmeden önce yüzünde sebebini bilmediğim suçlu bir ifadeyle ekledi, "Senin için en azından bunu yapmama izin ver."

Daha sonra arabadan hızla inip kapısını sertçe kapattıktan sonra eve yürüdüğünde, neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım.

Yine de hızla peşinden eve girdim, bu oyunda Jimin ve Jungkook dışında kimseye güvenmiyordum.

End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin