Han Nehrinin kenarında yürürken düşünüyordum.
Kaç saattir buradayım bilmiyordum ama zihnim birbirine bağlı denizci düğümleriyle düğümlenmişti, neyi, nasıl çözeceğimi asla bilmiyordum.
Üstelik ortada tüm cevapların anahtarı babam yoktu, tam her şeyi öğrendiğim anda kayboluvermişti ve onun için endişelenmeye başlamıştım.
Öteki yandan, Jungkook ile ilgili soru işaretim olmamalıydı, annem de olsa, ona inanmıyordum işte. Jungkook'un amacı benim yerime geçmek olsa bunu çoktan yapmaz mıydı? Ayrıca bana tüm gerçekleri açıklayan da o değil miydi? O olmasa, hala kör bir şekilde hayat sandığım bu seyi sürdürüp Heemin'in yerime geçmesine izin vermeyecek miydim?
Ya sadece kendi senaryosunu anlattıysa?
Kimi hayatıma nasıl aldığımı, ya da birini karakter yaptığımda bunun belirtsinin ne olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden elinde nükleer bir bomba taşıyan laboratuvar maymunundan bir farkım yoktu.
Sokakta yeni açılan bir dükkanın tanıtımı için bedava dağıtılan kurabiyeleri uzatan bir kadından korkuyla kaçtım, bir oyuncu olabilirdi, bu onun için bir level olabilirdi. Ya da bir virüs olabilirdi, A takımından biri de olabilirdi, sadece hayatımı denetliyordu belki de?
Tüm bu karmaşıklıklar zihnimin çatırdamasına sebep oldu.
Sonra cızırtı sesini duydum, hayal kurmaya başlayan zihnimin sesini.
Aniden bedenim başka bir yerdeydi, oradaydım ama kimse dönüp bana bakmadı.
Gri bir strsteji odasında olduğumu var saydım, burada olmak kendimi bir savaştaymış gibi hissettirdi.
Jungkook, bir çocukla konuşuyordu. Uzun boylu, bir askere benziyordu, üniforması bile vardı. Sanki bir ordu yöneten kişi gibiydi.
Ona, "Bojae ile mi buluşmak istiyorsun?"diye sordu. "Sokakta öylece dolaşmazsın. Sadece ilk çıktığın sokakta virüsler seni parçalarına ayırmış olur."dedi.
Çocuk arkasında birleştirdiği ellerini gerdi, sakin bir ses tonuyla, "Yaratıcı nerede biliyorum."dedi. Yüzünde mimik oynamıyordu.
Yaratıcı babam mıydı acaba?
Jungkook tatmin olmasa da başını sallayarak neredeyse bir asker selamı verdi, "Emir alınmıştır."dedi. "Onunla nasıl buluşmayı planlıyorsun?"
Çocuk, fikrinden nefret ettiğini belirten bir ifadeyle, "Partide."dediğinde aklımdaki şimşek çaktı.
Taehyung'un daveti.
Jungkook söylemeden önce aynı şeyi düşünüyordum, "Oraya gitmek tehlikeli, Heemin ve Martha'nın bir sürü virüsü orada olacak."
Çocuk Jungkook'a yandan bir bakış attı, "Sen de orada olacaksın. Gelmiş geçmiş en yetenkli virüssün."
Jungkook bu sözün üzerine utanmış mıydı?
Bakışları yere eğildikten sonra yeniden kalktı, "Jimin'de bizimle gelemez mi?"diye sordu. Onun ilk kez çocuksu olduğunu düşündüm.
Komutan çocuk nefes verdi, "Onu sadece eğlenmek için istiyorsun."dedi.
Jungkook gülümsedi, "Kodlara sızma yeteneğine de ihtiyacım olabilir."dedi.
Komutan çocuk Jungkook'a inanmayan bakışlar yolladı, "Senden iyi olmadığını ikimiz de biliyoruz."dedi. "Sadece son bilgileri sızdırması için Jimin'i sıkıştıracaksın. Ama.. pekala, ne istiyorsan öğren, onu sizinle yollayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfic- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...