"Martha'nın beni yakışıklı yüzüm için mi seçtiğini sanıyorsun?" diye sordu Taehyung, daha sonra kendi kendini cevapladı "Hayır."
Jungkook gergince yerinde kıpırdansa da konuşmadı, uzanıp elini tutmak istedim ama öylesine gergindi ki izin vermedi.
Gerçekteki bir beden fikri onu öylesine heyecanlandırmıştı ki tüm dikkati Taehyung'un ağızından dökülecek kelimelere odaklaydı. Beni görmüyordu bile.
Taehyung devam etti, "Pekala. Oyuncular oyuna kaydolmak için dna kodlarını verir. Yani bir nevi dnalarını kopyalarlar. Bu oyuna kayıt sürecidir. Süreciymiş. Martha öyle anlattı.Bir oyuncu kendi virüsünü yaratırken oyuna girişte kopyalattığı dnalarını kullanır. Bu da gerçekte ortaya yeni ama dünyada eşi olmayan bir dna formu çıkmasına sebep olur.
Leehyun bunu keşfetrikten sonra bedenleri olmayan virüslerin dna'ları kullarak beden üretmek için tonlarca deney yapmış ve sonunda başarılı olmuş. Oyunda her yeni virüs oluştuğunda.. "dediği anda durdu.
Jungkook,"Ne?" diye atıldı. "Ne oluyor? Neden durdun?"
Taehyung, "Size komik gelebilir." dedi. "Bana gülmeyin."
Seokjin, "Sence gülecek durumda mıyız?" dedi sinirle. "Ne söylersen inanacağız işte."
Sinirlenince kelimeleri hızlıca telaffuz edip boynundaki damarlar çıkacak kadar hırslı oluyordu.
Taehyung tepkimimizi görmemek için gözlerini kapattı, "Bir embriyo oluşuyor." dedi hızlıca.
"Bir ne?" dedim. "Embriyo mu?"
Taehyungkafa salladı. "Bildiğiniz gibi değil. Çok daha hızlı gelişim gösteren bedenlerin alt yapısı demek daha doğru olur."
"A-amaa.."dedi Jungkook."Na-nasıl? İnanılması çok güç."
"Leehyun.." dedi Taehyung. "Tehlikeli zekası olan bir adam. Doğum hastenelerinden donörleri çalarak döllendirdiği zigotların dnalarına virüslerin dna kodlarınını işlemenin bir yolunu buldu ve bunu pratik hale getitirip bir çok virüse beden üretti. Labaratuvar ortamında organ üretir gibi bedenlerimizi yarattı."
"Taehyung."dedim. "Aklım almıyor. Bütün bu bedenleri nasıl sakladı peki?"
"Labaratuvarındaydı." dedi. Öyle heyecanlıydı ki anlatırken aynı anda yaşıyordu. Sürekli ellerini hareket ettirip saçlarını karıştırıyordu. Çılgın bir bilim adamı gibiydi.
"-dı da ne demek?" dedi Seokjin. "Sonra mereye gitti?"
"Martha keşfetti."dedi Taehyung, "Bedenleri buldu ve virüslerin de aslında bir insan olduklarını öğrendiğinde korkunç bir işin içinde olmanın korkusuyla ne yapacağını bilemedi.
Leehyun da işte tam da o zamanda Martha'yı oyun dışında bıraktı çünkü tüm bu bedenlerle başedemeyeceğini biliyordu. Tüm bedenleri ondan kaçırdı."dedikten sonra göz kırptı,"Biri hariç."
"Seni."diye tamamladı Jungkook.
Taehyung alayla alkış çırptı, "İşte en güçlü virüsten beklenen çevik zeka."
Jungkook yumruklarını daha da sert sıktı, "Devam et."
"Martha uzun süre oyundaki bilincimi bedenime aktarmanın yollarını aradı ve sonunda virüs yazıcısını buldu." dedi. "Aslında yazıcı diyinde insan kağıt yazdırır gibi gerçeğe geçeceğini düşünüyor ama aslında çok daha basit.
Bedeni hayat silindirine bağlayıp virüs yazıcısı ismindeki çipi bedene taktıktan sonra oyundaki yazılımı bedene yükleyebiliyoruz. Hatta virüs hayat silindiri sayesinde oyuna geri de dönebiliyor. Artık bir insan olarak , bir oyuncu olarak geri dönebiliyor."
Jungkook ağzı açık bir şekilde Taehyung'un anlattıklarını dinlerken resmen şok geçiriyordu.
"Peki şu an, bir oyuncu olarak mı oyundasın? Bir virüs olarak mı?"diye sordum.
Taehyung gururla gülümsedi,"Oyuncu olarak." dedi.Seokjin atılan kişi oldu,"Bedenlere nasıl ulaşabiliriz? Nerede tutuluyorlar?"diye sordu.
Taehyung,"Bilmiyoruz."dedi."Çok fazla aradık ama ulaşımı imkansız gibi. Leehyun kayıplara karıştı."
Jungkook düşüncelerini sesli bir şekilde dile getirdi,"A takımındakilerle birlikte."
Seokjin kafasını eğdi, "Toplu bir katliam olduğunun farkındasınız değil mi?" dedi. "Leehyun virüsleri birer birer silip hiç uyanmamış bedenlerini de öldürüyor."
"Önce onları, sonra bedenlerimizi bulmalıyız."dedi Jungkook."Talep yollayıp dursam da geri dönüş yapan yok."
Bu sorunun cevabı da Taehyung'du, "Yoongiyle uğraşıyorlar çünkü."dedi."Yoongi sizi bulamasın diye kodlarını karıştırıyorlar."
"Yoongi bizi mi arıyor?" diye sordum.
Taehyung kafa salladı, "Daha çok seni."
Derin bir nefes aldım. "Plana ihtiyacımız var." dedi Seokjin. "Nereden başlamalıyız?"
Jungkook çenesini sıvazladı, "Önce Martha'yla konuşalım." dedi. Taehyung'a bakarak "Ona ulaşabilir misin? "diye sordu.
Taehyung düşinceliydi,"Martha bu oyunda pek çok yönden engelli." dedi. "Gerçeğe geçmeliyim."
Jungkook lafa salladı, "Pekala. Yapılacağımız şey şu, A takımına; yani Hoseok, Namjoon, Jimin ve Sooyoung'a ulaşmak bizim görevimiz. Taehyung da gerçeğe gidip Marthadan bilgi toplayacak." dedi.
Onun birden toparlanıp yeniden işleri eline alması öylesine büyüleyiciydi ki. Beynin çalışmasına hayran kalmıştım. Pratikti, hızlıydı, çabuktu.
O bir liderdi, henüz farkında bike olmasa da öyleydi.
"Takımdakilere nasıl ulaşacağız?"diye soran Seokjin'e gülümseyen bir bakış attı Jungkook,"Hyung," dedi. "Hayat silinidirlerini getirmiştin değil mi?"
Seokjin kafa salladığında Jungkook hızlıca ayağa kalktı, bana dörerek, "Güzel, çünkü son oyuna giriyoruz." dedi. "Bir planım var."
-
Batırıyorum gibime geliyor.
Gece atacaktım ama feci uykum vardı.40-41-42 arası final yazmayı düşünüyorum ama biraz uzun üğrecek bu süreç. Biraz da artabilir bölüm sayısı belki 45. Herşeyi daha fazla saçmalamadan sonlandırmak gerekiyor artık.
Sizi seviyorum, çok çok hem de ama sanki artık işimde başarılı değil gibi hissediyorum. Evet yazmayı çok seviyorum. Bırakamayacağımı fa iliyorum ama sanli beceremiyprunda ötesinde, sanki yazamıyormuş gibiyim.
Bölüm için üzgünüm. Yalnışları düzelticem en kısa zamanda, şimdi hızlıca yayınlayıp gitmeme gerek.
Sizi seviyorummm!
-hae🤟💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fiksi Penggemar- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...