"Yeter artık!"sonunda o an gelmişti.
Çığlığım Jimin'in irkilmesine sebep oldu.
Kısa bir an bakışlarımla özür dilesem de az önce yarı uyur bir şekilde yatırıldığım koltuktan muhteşem öfkenin verdiği sinirle kalktım.
"Yıllarca nasıl beni kaldırabilir, o benim en yakın arkadaşımdı!"
Solunun ortasında volta atarken benden gözlerini kaçıran Jungkook'a baktım.
Ulu Tanrım başka ne vardı?
Olduğum yerde durdum ve derin bir nefes verdim. Nefesim öyle kuvvetliydi önüme düşen saçlarım havalandı.
"Ne?"ona bakarak sordum."Yine benim bilmediğim ne var?"
Bu kadarını kaldıramayacağımı düşünüyordu ama bu iş bir çorap söküğü gibiydi.
Jungkook bir nefes verip oturuşunu dikleştirdi, "Tamam.."dedi. "Yani.. olan bitenin hep dışındaydın hala nasıl işlediğini bilmiyorsun bu yüzden.."dediğinde komuşmasını, "Jungkook!"diye bağırarak kestim. "Oyun başlayalı ne kadar zaman geçti?"
Bakışlarını benden kaçırdı, "On ay."
"Ulu Tanrım!"
Başımı ellerimin arasına alarak sehpanın köşesine çömeldim. Artık dayanamıyordum.
17 yaşındaydım. Ama sadece 10 aydır sanal bir dünya içerisinde vardım.
Harika!
Size Jimin'in sesini sonsuza dek dinlenebileceğimi söylemiştim, yumuşak sesiyle açıklamaya başladığında, en azından onu dinliyordum.
"Yaşananlar... Yani yaşandığını sandığın olaylar, sadece öyle bilmen istenerek kodlanan şeylerdi."dedi. "Yani.. hepimiz anaokulunda Ryan isimli avrupalı çocuğa aşık olduğunu düşündüğünü biliyoruz ya da ilk regl oluşunda öleceğini sandığını.. Vanilyaya alerjin olmasına rağmen özel ders öğretmenine aşık olduğun için vanilya sürmeni ve bu maceranın hastanede bitmesi.. Hepsini sinematik olarak oyuncular oyun girişinde izledi."
Gözlerim daha ne kadar büyeybilirdi?
Bir nokta olduğunu sandığım dünyanın kendisi gibiydim. Her yaptığım şeyin herkes tarafından gözlenebilir olması korkunçtan da öteydi.
Jimin ise elleriyle omuzuma destek verip anlatlamaya devam etti, "Oyun detayları, oyun başında seni, hayatını tanıtıyor. Daha sonra oyuna başlıyorsun. Kendini biri olarak yaratıyorsun ve sonra ilk görev çıkıyor. Seni bulmak. Bu yüzden oyun lise üç'ün ilk yılı başladı."
Kafamı salladım, "A-ama b-ben, biliyorum lise biri'i yaşadım, biliyorum işte, ilk okuku.. ana okuku.. b-benim anılarım var."
Jimin güldü, "Bunlar oyuncuların, ya da virüslerin senin kodlarınla oynayarak geçmişi değiştirdikleri olaylar."dedi. "Mesela, Heemin ile 5. Sınıfta tanıştığını düşünüyorsun. Ama hiç öyle bir şey olmadı. Heemin, böyle olduğunu düşünmeni istiyor."
Jimin ne olduğunu anlamadan sinirle Jungkook'a döndüm, "Senden hoşlandığımı düşünüyordum!"diye ciyakladım. Bu çılgın halime karşı gülüşünü gizlemek isteyerek dudaklarını birbirine bastırsa da gamzeleri onu ele veriyordu. "A-ama.. Heemin bunu nasıl biliyor?"
Jimin bunu nasıl anlatacağını düşündü, "Geçmişinde yapılan kod değişiklikleri oyunculara ve oyuncular yoluyla virüslerine iletiliyordu. Yani.. her şey şeffafça ilerliyordu. Bu bir taktik savaşı gibi. Mesela, 'Bojae 'nin kodlarına lise 2'de labratuvar eşi olduğumuzu soktum. Böylece koridorda karşılaşırsak bana selam verecekti ve belki bir arkadaşlığımız başlayabilir.' gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]
Fanfiction- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti, matematikten nefret ediyordu, okuldan sonra kız arkadaşlarıyla cilt bakımına bile gidiyordu.. Matematik öğremeni Bayan Oh'a 'Yürüyen Raptiye...