Baekhyun
Ağlamaktan gözümde gözyaşı kalmadığına emindim. Taksiden hızla inerek tanıdık olan evin bahçesine açılan büyük demir kapıyı ittim ve kapının ziline bastım. Çok geçmeden tanıdık beden tarafından açılmıştı kapı. Beni görür görmez zaten büyük olan gözleri şaşkınlıkla birlikte daha da büyümüştü.
"Tanrım! Baek sana ne oldu böyle?"
Ona cevap verecek gücü kendimde bulamayınca sesli bir şekilde ağlayarak kollarımı bedenine doladım. Zaman kaybetmeden o da bana doladı kollarını.
"Hadi içeri girelim ve bana ne olduğunu anlat."
Kafam göğsündeyken kafamı salladım. Birlikte içeri girdik ve hemen salondaki lüks koltuklarda birine oturttu beni. O da yanıma oturdu.
Hala ona sarılmış bir şekilde göğsünde ağlamaya devam ediyordum. O da bir eliyle saçlarımı okşuyor diğer eliyle de bana sıkı sıkı sarılıyordu. Bu şekilde ne kadar kaldığımızı bilmiyordum ama bir süre sonra ağlayışım sadece iç çekişlere dönüştü. Chanyeol da sakinleştiğimi anlamış olacak ki benden biraz uzaklaştı ve ellerini yanaklarıma koyup kafamı kendisine bakacak şekilde kaldırdı. Başparmaklarıyla gözyaşlarımı siliyordu bir yandan.
"Sakinleştiğine göre şimdi bana ne olduğunu anlat. Hm?"
"K-kızmayacağına söz ver."
Yüzünde güzel bir gülümseme belirdi.
"Söz."
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi üzerine giyindiği mavi gömleğin yakasına diktim.
"Bir haftadır sürekli k-kusuyordum. Halsizdim ve birçok kez başım dönmüştü. Doktora gitmeye karar verdim-"
"Ve bunları bana söylemedin!"
"Bitirmeme izin ver..."
Derin bir nefes alıp gözlerini bir süre yumdu. Başını salladı.
"Hastaneye gittim bu gün. Doktor bazı tahliller istedi ama daha odadan çıkamadan oracıkta bayılmışım. Uyandığımdaysa..."
"Uyandığında?"
Tekrar gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Uyandığında ne oldu Baekhyun?"
"Chan ben... Hamleyim."
"NE!"
Bağırarak birden ayağa kalktığında ben de korkmuştum. Dolmuş gözlerimle ona bakıyordum. Beni evden kovabilirdi. Sonuçta kimse erkek ve hamile bir menajer istemezdi. Salonun ortasında bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Kendi kendine bir şeyle söylüyordu ama buradan anlayamıyordum. Sonunda dolanmayı bırakıp tekrar yanıma oturdu.
"P-peki kaç haftalık?"
"Üç."
Doktor öyle söylemişti. Bundan üç hafta önce ne olduğunu düşündüğümde ise aklım daha da karışıyordu. Çünkü üç hafta önce bir partiye gitmiştik. Ünlülerin olduğu bir partiydi ve ben içince unutan insanlardandım. Sanırım ilkimi o gün vermiştim. Ama lanet olsun ki kim olduğunu hatırlamıyordum.
"Tamam. Şimdi sakin olalım ve bu konu hakkında neler yapabileceğimize bir bakalım. Ama önce gidip güzel bir duş al. Açsan yemek de yeriz."
Bunları o kadar tecrübeli söylemişti ki sanki daha önce de böyle bir durumla karşılaşmış gibi.
"B-beni kovmayacak mısın? Sonuçta daha babasının kim olduğu bile belli olmayan bir bebeği taşıyorum."
Eliyle yanağımı okşadı.
"Seni neden kovuyum? Sana bir söz vermiştim unuttun mu? Ne olursa olsun seni hep koruyacaktım. Şimdi de bu sözümü tutma zamanı."
Ona bu kadar hayran olmama için bir sebep daha. Çok merhametliydi. Minnet dolu bakışlarımı gönderip onun dediği gibi yukarı kata çıkıp önce güzel bir duş aldım. Temiz kıyafetler giydikten sonra saçımı kurutacaktım ki kapımın pervazına yaslanmış beden dikkatimi çekti.
Onu fark ettiğimi görünce yanıma geldi. Kurutma makinasını elimden alarak komodine bıraktı ve yanıma oturdu.
"Üç hafta önce partideydik. Kim olduğunu hatırlamıyor musun?"
Kafamı iki yana sallayarak konuştum.
"Çok fazla içmiştim ve inan bana adımı bile hatırlamıyordum. Sen beni en son ne zaman gördün?"
"Seninle ayrıldıktan sonra bahçeye çıkmıştım. Derin bir sohbete dalmıştık. En son gidelim diye seni aradığımda merdivenlerden dağınık bir şekilde inerken gördüm ve bana gidelim demiştin. Özür dilerim. Sana daha çok dikkat etmem gerekiyordu."
Kafasını eğdiğinde yanaklarından tutarak kaldırdım.
"Senin elinde olan bir şey değildi. Daha dikkatli davranmalıydım."
"Onu aldıracak mısın?"
Bir süre sessiz kaldığımda yanaklarındaki ellerimin üzerine ellerini koydu destek verircesine.
"İnan bana bilmiyorum. Ben belgesellerde ölen hayvanlara bile ağlarım. Kendimden bir parçaya... Bunu nasıl yapabilirim ki? Ama sana yük olmak en son isteyeceğim şey olur. Eğer git dersen seni anlarım. Sonuçta hami-"
"Senin yerin benim yanım Baekhyun. Bir daha ağzından böyle şeyler çıkamasın. Sen bana hiçbir zaman yük olmadın. İkinizi de korumak için elimden geleni yapacağım. Söz veriyorum."
O an anladım ki Chanyeol benim sadece arkadaşım değil aynı zamanda en büyük destekçimdi. Bundan sonra beni nasıl bir hayat beklediğini bilmiyordum ama az da olsa güvenim gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Miraculous Sky - Chanbaek - Mpreg
Фанфик"Sen bile bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder." Baekhyun bir gece yüzünü bile hatırlamadığı biriyle yatar ve hamile kalır. Ne yapacağını bilemeyerek en yakın arkadaşı olan Chanyeol'a sığınır. Chanyeol sayesinde bebeği kabullenir. Sonrasında ise...