Selam!
Belki diyeceksiniz ki bu saatte ne yeni bölümü. Bu gün benim doğum günüm ve uyku tutmadı. Ben de elimden geldiğince güzel bir bölüm yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. <3
Chanyeol
Yine o soğuk koridor, boş koltuklar, maviden nefret etmemi sağlayacak açık mavi duvarlar. Başka bir deyişle yoğun bakım katı. Ama benim güzeller güzeli eşimin de yattığı o iğrenç kat. Hala üzerimizdeki hastane kokusundan kurtulamamıştık ikimizde. Aramızdaki tek fark benim ayakta olmam ve pijama giymem onun ise hala o odada o önlükle yatıyor olmasıydı.
Olayın üzerinden tam bir hafta geçmişti. Evet, doktorlar Baek'in biraz geç kendine gelebileceğinden bahsetmişti ama hala bekliyorduk. Yani ben her gün odamdan çıkıp onun odasının önüne geliyor ve penceresi olan tarafa oturup tüm gün onu izliyordum. Bu gün de aynı rutinimi yerine getirmek için boş koltuğa oturdum.
Bu geçen sürede Kyungsoo'dan kazayı araştırmasını istemiştim. Jongin de ona yardım edecekti. Çünkü basit bir kaza olmadığı belliydi. Kimin yaptığına dair aklımda bir fikir vardı ama bunun için kanıta ihtiyacımız vardı.
Camdan içeri baktım. İyice solan yüzüyle makinelere bağlı bir şekilde ifadesizce yatıyordu aşık olduğum adam.
"Chan?"
Luhan'ın sesini duymamla kafamı ona çevirdim. Burukça bir gülümseme vardı yüzünde. Ona çok şey borçluydum. Bu süreçte bizi asla yalnız bırakmamıştı.
"Kızınızı görmeyecek misin?"
Ah, evet. Bir de o konu vardı. O gün ameliyathaneden çıkarıldıkları sırada görmüştüm sadece kızımızı. Çünkü yanımda Baek olmadan onu kucağıma almak ya da sevmek haksızlık gibi geliyordu. Biz böyle hayal etmemiştik.
"Baek uyandığında birlikte kızımızı görmeye gideceğiz."
Herkes onun ne kadar Baekhyun'a benzediğinden bahsediyordu. Sanırım kulakları bana benziyormuş bir tek.
Luhan ile ufak bir sohbetten sonra ayrılmıştı yanımdan. Ben de bir haftadır tek manzaram olan eşimi izlemeye devam etmiştim.
**************************
"Bay Park? Doktor bu gün çok az da olsa eşinizin yanına girmenize izin verdi."
Bana doğru söyleyen hemşireye döndüm heyecanla. Ben de ağır bir operasyon geçirdiğim için kesinlikle yoğun bakıma girememe izin vermiyorlardı. Ama bu gün ufak bir gelişme kaydetmiştim sanırım.
"T-teşekkürler."
Hemşirenin yardımıyla önlük giyinmiş ve maskeyle eldivenleri de taktıktan sonra heyecandan hızlanmaya başlayan kalbimi göz ardı etmeye çalışarak açılan kapıdan ilk adımımı attım. Sonra hızlıca gidip yatağın kenarındaki koltuğa oturdum. Her ne kadar yüzünün her tarafını okşayıp öpmek istesem de elini tutmakla yetinebildim. Onu böyle görmek kalbimi acıtıyordu. Hem de çok...
"B-baek..." ağzımdan başka bir şey çıkamamıştı ki gözyaşlarım önce davranıp görüş açımı kirletmişti çoktan.
Ardı arkası kesilmeyen yaşlar yanağımdan sonra önlükte lekeler bırakıyordu. Onu kaybetme korkusu o kadar kötüydü ki... Onsuz olabilmek... İmkansızdı.
"B-ben geldim aşkım."
Arada burnumu çekip konuşmaya çalışıyordum.
"K-kızımız oldu hayatım biliyor musun? Herkes sana benzediğini söylüyor ama ben daha onu görmedim. Özür dilerim bir tanem ama bunu sensiz yapamazdım."
Bir süre daha öyle bekledim. Zarif ve hamileliğinden dolayı biraz tombullaşan elini iki elim arasına alıp bekledim.
"C-chan..."
Kısık sesi duymamla şaşkınlıkla kafamı kaldırıp gözlerini biraz açmış olan eşime baktım.
"B-baek, u-uyandın!"
Mutluluktan ne yapacağımı şaşırmıştım. Gözyaşlarım da bana inat daha fazla akmaya başlamıştı. Kafasını hafifçe bana çevirdi. Ağzındaki maske yüzünden sesi çok boğuktu.
"M-minik fas-"
"İyi, o çok iyi Baek. Kızımız çok iyi."
"K-kızımız." Yüzündeki o belli belirsiz gülüşü görmek için her şeyimi verebilirdim. Ve o bana hiç çekinmeden göstermişti.
"Doktoru çağırmalıyım hayatım. Hemen geliyorum."
Kapıdan girdiğimdeki heyecanımla aynı fakat bu sefer mutluluktan kaynaklanan heyecanla dışarı çıktım ve hemşireye haber verdim.
************************
Baek normal odaya alınmıştı ve ben dahil herkes buradaydı. Herkesin yüzünde de o hasret kaldığımız gülümseme vardı. Baek de kendine gelmişti. Sadece serumu vardı. Neyi mi bekliyorduk? Kızımızı.
"İşte geldiiik."
Önce küçük küvez ardında da hemşire girdi görüş açıma. Hemşire kızımızı dikkatlice alıp aynı şekilde Baek'in kollarının arsına verdi.
Böyle bir mükemmellik için beklediğime inanamıyordum. Ama şu an gördüm manzara benim için paha biçilemezdi de.
"Chan"
"Efendim hayatım?"
"O çok küçük."
İkimizin de gözü dolmuştu. İkimiz de bu hissi ilk kez tadıyorduk çünkü. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Tutmak ister misin?"
O an birçok hissi aynı anda hissettim. Endişe, korku, sevinç, minnet...
"T-tamam."
Dikkatlice kucağıma aldım kızımı. Çok... Çok küçüktü.
"Çok iyi bir baba olacaksın."
"Teşekkür ederim Baek. Bana hayatımın en güzel iki hazinesini verdiğin için."
İşte böylelikle bir şeyler yoluna girmeye başlamıştı. Bizim de artık küçük bir ailemiz vardı. Çok şey atlatmıştık. Ama hepsi için değmişti. Kollarım arasındaki iki melek için her şeye değerdi. Biz çok güzel bir aile olacaktık.
"Seni seviyorum Chan."
"Seni seviyorum Baek."
Uzanıp güzel eşimin dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. Minik kızımız anında sızlanmaya başladı.
"Kızınız kesinlikle Chanyeol'a çekmiş. Baksanıza şimdiden kıskanmaya başladı sizi."
Sehun'un söylediği şeye herkes gülerken ben sevdiğim adamın gülüşünü izledim. Onu uzun zamandır böyle görememiştim ve bu bana ölüm gibi gelmişti. O yüzden hiçbir hareketini kaçırmak istemiyordum. Bundan sonra kaçırmayacağım gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Miraculous Sky - Chanbaek - Mpreg
Fanfiction"Sen bile bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder." Baekhyun bir gece yüzünü bile hatırlamadığı biriyle yatar ve hamile kalır. Ne yapacağını bilemeyerek en yakın arkadaşı olan Chanyeol'a sığınır. Chanyeol sayesinde bebeği kabullenir. Sonrasında ise...