"Baekhyun kalkmalısın artık. Hadi." Chanyeol yüzümün her yerine öpücüklerini bırakırken aynı zamanda beni uyandırmaya çalışıyordu.
"Tamaaaam, kalktım."
Yavaşça yatakta doğrularak bana parlayan gözlerle bakan kocama baktım.
"Kalk bakalım uykucu. Bu gün öğleden sonra otelden ayrılmalıyız."
"Ama daha üç günümüz daha var Chanyeol... Neden erkenden ayrılıyoruz ki?" dedim dudaklarımı büzerek. Chanyeol'un gözü anlık dudaklarıma kaydığında ne yaptığımın farkına varıp hemen dudaklarımı düzelttim. O da nihayet dikkatini bana verebilmişti.
"Haklısın ama çekimlerin zamanını erkene çekmişler. Ve dün gece aradılar, finali hemen bitirmek istiyorlarmış. Ama sana söz, çekimler bittikten sonra birlikte çok güzel bir tatil yapacağız."
Gülümsedim. Kollarımı boynuna doladım ve onu biraz kendime çektim. Bu hareketimle afallamıştı.
"Sadece şaka yaptım Chan. Zaten bundan sonra tatilde olsak da olmasak da her an sizinle mutlu olacağım ben. Bu yüzden önemli olan şu an bitmesi gereken çekimler."
Chanyeol birden üzerimden kalktı ve ağzı açık bavuldan birkaç parça kıyafet çıkardı.
"Hadi bakalım banyoya. Sonra da kahvaltı yapıp çıkış işlerini hallederiz. Ben balkondayım." diyerek alnımdan öpüp balkona çıktı. Bu kadar düşünceli olması bazen ağlamak istememe neden oluyordu. Ama şu an çok mutluydum. Bundan sonra da hep böyle olmayı umuyorum.
*****************
Otelde güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra Chanyeol çıkış işlemlerini halletti ve biz de hemen yola koyulduk. En geç iki saat sonra eve varmıştık bile. Yolda ailelerimize haber vermiştik endişelenmesinler diye.
"Baek, mavi çizgili beyaz tişörtümü gördün mü?"
"Dolaba koymuştum Chanie"
Eve geldikten sonra önce eşyalarımızı düzenlemiştik sonra da vakit kaybetmeden hazırlanmıştık. Doğrusu ben hazırlanmıştım. Chanyeol hala aşağı inememişti. Onu beklerden televizyon karşısında çilek yiyordum. Çok eğlenceli bir belgesel açmıştım.
"Baek? Sen belgesel mi izliyorsun?"
Başımı çevirmeden onu cevapladım.
"Evet, Chan... Baksana şu maymunlar çok tatlı. Biz de mi alsak bir tane eve?"
Chanyeol yanıma gelip televizyonu kapatmıştı. Belki işe yarar diye tekrar dudaklarımı büzmüştüm. Ama bu sefer sanırım yememişti. Oflayarak onu takip ettim. Birlikte arabaya bindik. Arabayı o kullanıyordu tabi ki.
***********************
Sete geldiğimizde makyöz Chanyeol'u kolundan tuttuğu gibi makyaj odasına götürmüştü. Ben de fırsattan istifade bir meyve suyu alıp çoktan hazırlanmış ve repliklerini okumakla meşgul olan Sehun'un yanına gitmiştim.
"Selam!" Sehun elindeki kağıtları hemen yanındaki sehpanın üzerine bıraktı ve bana döndü. Yüzünde her zamanki gibi bir gülümseme vardı.
"Selam. Eeee, ne yaptınız bakalım balayında?"
Bu kadar hızlı konuya dalmasını beklemiyordum, gözlerim şaşkınlıkla kocaman olmuştu.
"Yavaş Sehun, yavaş."
"Hadi ama Baekie... Sadece merak ediyorum işte." Koltukta biraz daha rahat oturarak ben de ona döndüm.
"Aslında bakarsan çok bir şey yapmadık. Her çiftin yaptığı şeyler işte. Zaten aramızdaki durumu biliyorsun..."
"Sizin adınıza sevindim. Chanyeol'u hiç olmadığı kadar mutlu görüyorum bu aralar. Ben de düşündüm ki-"
"HEY! SEHUN! HADİ ÇEKİME BAŞLIYORUZ!"
Bize seslenen çalışanla birlikte lafı yarım kalmıştı. Ben de üzülmüş gibi yapıp omuz silktim. Çünkü Sehun gerçekten cinsel konularda hiç çekinmeden konuşurdu ve ben bu tür şeyleri ulu orta konuşmayı hiç sevmezdim.
Sehun hızlıca sahnenin çekileceği yere giderken bende elimdeki meyve suyuyla onu takip ettim. Biraz sonra görüş açıma Chanyeol girmesiyle gülümsedim. O da beni görünce bana kısa bir gülücük attı. Açıkçası Chanyeol'u bir oyuncu olarak gerçekten beğeniyordum.
Hepsi sahne için yerlerine geçtiler ve yönetmen çekimi başlattı. Hepsi derken sadece Sehun ve Chanyeol yoktu. Jonghyun da vardı. Hong Jong-Hyun. Aslında onunla da aram çok iyidir. Hatta bu yüzden birçok kez Chanyeol'un bizi kıskandığı olmuştu.
"KESİN!"
Sanırım yönetmen gene bir şeye kızmıştı. Sahne çok iyi ilerlemişti oysaki!
"BİRİ BANA HEMEN ŞU LANET DUBLÖRÜ BULSUN!!!!!!!"
Sorun anlaşılmıştı. Jonghyun'un partneri iki gün önce kolunu kırmıştı. Bu yüzden son sahnede dublörü oynamak zorunda kalmıştı ama o da ortalıkta görünmüyordu. Sahneye ara verilince makyözler hemen oyuncuların etrafını sarmıştı bile. Ben de hala bitiremediğim meyve suyuyla Jonghyun'un yanına gittim.
"Hey, Baekhyun! Yüzünü gören cennetlik bakıyorum." Kıkırdadım.
"Abartma lütfen, sadece bu aralar biraz meşguldüm, biliyorsun." O da güldü. Onunla bu dizi setinde tanışmıştım. İyi birisiydi, adı şimdiye kadar hiç kötü bir skandalda geçmemişti. Ve oldukça da yakışıklıydı.
"Baekhyun!" yönetmenin sesini duymamla arkamı döndüm. Dikkatini veren bir tek ben olmamıştım sanırım çünkü şu an setteki herkesin yarısı buraya bakıyordu. Bu gayet normaldi zaten. Çünkü yönetmen genelde oyuncularıyla iletişim kurardı sette, menajerleriyle değil.
"Efendim yönetmenim?"
"Bulduk! Tanrım Baekhyun hemen benimle geliyorsun!" diyerek beni kolumdan çekiştirmeye başladı. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Ama durduğumuzda kafamı kaldırdığımda gördüğüm yazıyla düşündüğüm şey olmaması için dua ediyordum
"Kostüm Odası"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Miraculous Sky - Chanbaek - Mpreg
Fanfiction"Sen bile bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder." Baekhyun bir gece yüzünü bile hatırlamadığı biriyle yatar ve hamile kalır. Ne yapacağını bilemeyerek en yakın arkadaşı olan Chanyeol'a sığınır. Chanyeol sayesinde bebeği kabullenir. Sonrasında ise...