The Miraculous Sky - Chanbaek - Mpreg

Kaos

Baekhyun

Hep birlikte kamera görüntülerine bakmış ve kimliği doğrulamıştık. Şimdi ise arama emri çıkmıştı ama henüz bir haber yoktu. Bu sırada üçümüz de evden çıkmıyorduk. Kızımın güvenliği her şeyden önceydi bizim için.

Bu sırada Chanyeol'a bir çekim teklifi gelmişti. Çok ünlü bir markanın modelliğini yapacaktı. İlk başta karşı gelse de onu bir şekilde ikna etmiştik. Yarın ikimiz birlikte ilk çekimlerin yapılacağı yere gidecektik. Mekan şehrin biraz dışında kalıyordu bu yüzden Chonhee'yi Haesook teyzeye bırakacaktık.

"Uyudu sonunda."

Chanyeol dağılmış saçıyla birlikte örtüyü kaldırıp yatakta yanıma yerleşti. Birbirimize dönük yan yatıyorduk. Kızımızın bugün huysuzluğu tutmuştu. Ama en sonunda babası onu bir şekilde uyutmuştu.

"Nihayet hayatımız biraz normale dönüyor yarın."

Gülümseyerek yanıtladım onu. "Evet, nihayet."

"Sana bir şey söylemiştim, hatırlıyor musun Baek? Hamileyken."

"Immm... Hatırlamıyorum. Bin tane şey söyledin Chan."

Kolunu belime doladı ve aramızdaki mesafeyi biraz daha azalttı.

"Sana güzel bir ilk yaşatmak istiyorum demiştim."

Ne dediğini hatırlayınca gözlerimi kaçırdım istemsizce. Çünkü o geceden sonra aramızdaki en büyük yakınlaşma anlaşma gününde yaşanmıştı. Utanmam çok normaldi.

"Evet. N'olmuş?"

"Sanırım bir ara verdiğim sözü tutmalıyım ama henüz erken. Taeyeon olayı da bitsin istiyorum. Tüm dertlerimizden uzak bir zamanda..."

***************************

"Her şey hazır! Başlıyoruz!"

Yönetmenin bağırmasıyla setteki herkes yerini aldı. Chanyeol zaten hazırdı. Fotoğrafçı da yerini aldığında çekim başladı. Ben de bir yandan Chanyeol'un verdiği seksi pozları izliyor bir yandan da telefonumu kontrol ediyordum. Çünkü Haesook teyze fotoğraf atacağına söz vermişti ama henüz hiç göndermemişti. İçim bir tuhaf olmuştu şimdi.

"BAEK!"

İsmimi büyük bir şiddetle duyduğumda aniden kafamı kaldırdım ve kaynağını aradım. Çok geçmeden Kyungsoo ile buluştu gözlerim. Oldukça telaşlı bakıyordu. Hızla Chanyeol'a yürümeye başladı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Chanyeol da duyduğu şeyden rahatsız olmuş olacak ki gözleri aniden benimle buluştu.

Korkuyordum. Chanyeol bana hızla yaklaşmaya başladı. Kyungsoo da yönetmenin yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadı.

"N'oldu Chan? Soo neden burada?"

Telefonumu sıkı sıkı kavrayan elimle birlikte diğer elimi birleştirdi ve beni çekiştirerek oradaki bir koltuğa oturttu.

"B-baek sakin ol önce tamam mı?" bunu dedikten sonra daha çok korkmuştum. Kesin kötü bir şey olmuştu.

"Chonhee..."

"N'olmuş ki kızımıza? O evde ve gayet iyi. Değil mi?" son sorumu kötü bir cevaptan kaçınmak için sormuştum resmen.

"Taeyeon... Kızımızı kaçırmış."

"NE!" şimdi anlamıştım içimdeki o sıkıntıyı. İçime doğmuştu sanki. Gözlerim dolmuştu. Ben... Ben onu kaybetmeye dayanamazdım.

"Haesook teyze de yaralı."

"N-nasıl olmuş? Polisin haberi var mı? Nereye götürmüş kızımızı?"

Chanyeol da yıkılmış görünüyordu. Ama benden daha sakindi. En azından birimizin öyle olması şu an için daha iyi olurdu zaten.

"Kyungsoo eve gitmiş. Ama kapı açıkmış. O zaman fark etmiş. Polisin haberi var. Şu an her yerde onu arıyorlar."

O sırada Soo da yanımıza gelmiş ve eliyle sırtımı sıvazlıyordu.

"Eminim sağ salim bir şekilde kızınıza kavuşacaksınız Baek."

"Hepsi benim suçum. Eğer bu çekimi kabul etmeseydim şu an bu halde olmazdık. Özür dilerim Baek."

Chanyeol kendini suçluyordu. Ama onun suçu değildi. Bana özür dilercesine bakan gözleriyle ıslak kirpiklerine dayanamamış ve ona sıkı sıkı sarılmıştım. Bunu birlikte atlatmalıydık: Diğer her şeyi atlattığımız gibi.