1

14.4K 491 301
                                    

Jungkook

Şirket bir oyun şirketiydi.

Seo noona beni bundan sonra efendim olacak adama tanıtıyordu. Adamın bembeyaz bir teni vardı. Siyah saçlarıyla cidden yakışıklıydı.

"Neden erkek?"

Sorduğu soruya bozulsamda alınmadan sessizliğimi korudum.

"Bir kız daha getirirsem onu da becereceğinden korkuyorum da ondan."

Seo noonanın dediği cümleden onun çapkın olduğunu anlamak zor değildi.

Altımda siyah yırtık bir kot,üstümde bilekleri ve yakası dantel olan 3 düğmeli olan bir gömlek vardı. Bilekleri boldu ve hoş görünüyordu.Gömleği arkadan salmıştım ve önden içime sokmuştum. Resmi giyinmemiştim çünkü Seo noona gerek olmadığını söylemişti. Kırmızı saçlarımla çekici görünüyordum. Kendimden emindim.

İsminin Yoongi olduğunu öğrendiğim adam beni süzüyordu. Sakinliğimi sürdürüyordum.

"Tamam. Sen gidebilirsin Seo."

Seo noona gitmeden saçımı karıştırdı ve rahatlatıcı bir tebessüm sundu. Bende ona kabalık olmaması için gülümsemiştim.

Yoongi ayağa kalktı ve bana elindeki tableti verdi. Yüzü yakından daha yakışıklıydı.

"İçinde programım var. Bugün boşum. O yüzden hadi dışarı çıkalım."

Programını inceliyordum. Çoğunun üstünde 'B' yazıyordu.

Önden yürüyordu. Onu arkasından takip ediyordum.

"Efendim 'B' ve 'T' ne anlama geliyor?"

"B, boş olduğum anlamına geliyor. T, toplantı."

Bu hafta sadece 2 tane toplantısı vardı.

"Toplantılara benimle gireceksin. Ayrıca boş olduğum zaman evimde oluyorum. Boş olduğum zaman saat 9'da evime gel ve bana sütlü bir kahve hazırla. Ayrıca köpeğime mamasını ver."

Kahve hazırlamak mı? Köpeği beslemek mi? Bu adamın hizmetlisi yok muydu? Çok düşünmeden tableti kapattım ve çantama koyup ona baktım.

"Nereye gidiyoruz?"

Arabaya bindiği zaman sorumu yanıtladı.

"Evime."

Yolda kaç yaşındasın, ailenle birlikte mi yaşıyorsun gibi sorular sormuştu. Kısa bir sürede eve gelmiştik. Arabadan indik. Ev ciddi bir büyüklükteydi. İçeri girince köpek Yoongi'ye doğru koştu. Köpek çok sevimliydi. Yoongi onu sevmeye başlamıştı. Gülüyordu. Güzel bir görüntüydü.

Köpeği sevmeyi kesti ve bana döndü. Bir şey mırıldanmıştı ama anlamamıştım.

"Burada bekle,geleceğim."

Gözden kaybolduğu zaman dizimi kırdım ve köpeği sevmeye başladım.Elimi yalıyor ve daha çok sevmemi bekliyordu.

Boynuma değen nefesle irkildim ve arkamı döndüm. Tanımadığım bir adamdı. Gümüş saçlı ve yakışıklıydı ama bu yaptığı neydi?

Omzumdan itip duvara yaslanmamı sağladı ve bacaklarımın arasına girip boynuma yaklaştı.

"D-dur napıyorsun?!"

Yoongi adamın yakasından tuttu ve beni tek eliyle kaldırdı. Gücüne şaşırmıştım.

"Üzgünüm Jungkook. O sarhoş."

"Ne tatlı." Adam kıkırdadı ve saçımı karıştırdı.

Yoongi adamın kulağına bir şey fısıldadı. Bir süre Yoongi'ye baktı ve bana baktıktan sonra gitti.

Ne olmuştu az önce hiçbir fikrim yoktu veya olmasını istemiyordum.

"Benimle gel."

Kafamı düşüncelerden ayırmak için iki yana salladım ve arkasından gittim.

Yoongi

Jeongwoo ne sikim yapıyordu böyle? Bende bir vampirdim ancak kendimi tutabiliyordum. Ayrıca 1 aya aşkın doğru düzgün kan içmiyordum. Gözümü devirdim ve Jungkook'a döndüm.

"Benimle gel."

Jungkook bir erkek olsada çok çekici ve seksiydi. Kokusu bir güle andırıyordu. Çok hoştu. Ayrıca 'efendim' kelimesi ona çok yakışıyordu. Yaramaz düşünceleri engelledim ve 'gizli' odaya girdim. Odada oyun ve daha fazla oyun vardı. Sanal gerçeklik gözlüğünü aldım ve ona uzattım.

"Oynayalım mı?"

(...)

Çoktan gece olmuştu. Jungkook'u bu saatte çıkaramazdım çünkü Jeongwoo, Jungkook'u görürse kötü olurdu.

"Bugün burada kal Jungkook."

"Efendim?"

"Saat geç oldu. Bu saatte çıkmamalısın."

Kabul etmesede ben ısrar edince kalmak durumunda kalmıştı.

Ona rahat uyuması için beyaz bir gecelik vermiştim. Bende gri bir gecelik giymiştim. Giydikten sonra yanıma gelmişti. Kolları bol gelmişti ve bu sevimli durmasını sağlamıştı.

Dişlerim çıkınca elimi ağzıma götürmüştüm ve ağzımı kapatmıştım. Siktir...

"Efendim iyi misiniz?"

"İyiyim. Su içeceğim. Sende gidip uyusan iyi olur."

Hızlı adımlarla mutfağa girdim. Melez bir vampir olabilirim ama benimde kan içmem gerekiyordu. Dolabın içindeki gizli bölmeden şişenin içindeki kanı aldım ve içmeye başladım. Gözlerimin garip bir renk aldığına eminim.

İçtikten sonra peçeteyle ağzımı sildim ve Jungkook'un yatacağı odaya gittim. Uyumuştu. Ona doğru yaklaştım. Boynu açılmıştı. Boynunda bir ben vardı ve bana adeta 'ısır beni' diyordu.

Boynumu kütlettim ve odadan çıkıp kendi odama gittim. Onun kanını içemezdim.

Kendimi yatağa attım ve telefonumdaki cevapsız aramalara baktım. Taehyung 2 kere aramıştı. Taehyung benim kardeşimdi. O da melez bir vampirdi.Onu aradım.

"Beni aramışsın?"

"Jeongwoo'yu evinden çıkarken gördüm bu sabah. Neden evindeydi? Bir şey mi oldu?"

"O sikik beni delirtiyor cidden. Neredeyse Jungkook'u öldürecekti."

"Jungkook?"

"Artık yanımda çalışacak biri."

"Umarım onunda kanını emmezsin sonuçta Seo yoldan geçen birini işe almıyor. Onunda işten çıkmasını sağlama."

"Seo sayesinde çocuk çapkın olduğumu düşünüyor."

"Zaten öylesin."

"...her neyse kapatıyorum. "

Çok düşünmeden telefonu kapadım ve yatağa kendimi yüz üstü attım.

Jimin'in aradığını görünce ofladım ve telefonu açtım.

"Hyung~"

"Kısa kes uyuyacağım."

Jimin Jeongwoo'nun kardeşiydi ve Taehyung bu aptaldan hoşlanıyordu. Hadi ama! Filmlerdeki gibi kötü adamın kardeşine aşık olunur muydu?

"Jeongwoo'ya dikkat et. Aptal gibi sırıtıp duruyor ve beni korkutuyor."

Tahmin ettiğim şey olmaz umarım...

"Tamam Jimin söylediğin için sağol."

Telefonu şarja taktım ve bir süre tavana bakıp düşündüm. Jimin her ne kadar şuana kadar bir şey yapmasada endişeleniyordum. Şakaklarımı ovaladım ve gözlerimi kapadım. Uyumalıydım...

Namjin veya başka bir ship daha olmalı mı?

Destek olursanız sevinirim ♡.♡ ^.^

Master/Yoonkook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin