Master/Yoonkook✔

32

Jake Hill & Josh A - Suicidal Thoughts

Yoongi

Yürürken onun ağladığını görmüştüm. Bu kadar şok ona ağır gelmiş olmalıydı. Dışarı çıktığımızda arabanın önünde durdum ve onunda durmasını sağladım. Burası sakindi. Omuzlarından tutup bana bakmasını sağladım.

"Sen iyi misin?"

"İ-iyiyim."

Sesi titremişti. Gülümsedim ve ona sarıldım. Bir süre ağlaması iç çekişlere döndüğünde ondan ayrıldım.

Boynundaki bene minik bir öpücük bırakıp konuştum.

"Bu iğrenç mi?"

Kafasını hayır anlamında sallamıştı.

Bu sefer yanağını öptüm.

"Peki bu?"

"Değil."

Dudağına bir öpücük bırakmıştım.

"Bunlar iğrenç değil Yoongi. Sen olduğun için ben hiçbir şeyden iğrenmem."

Gülümsedim ve konuştum.

"Eve gidelim mi?"

"Bugünlük senin evinde kalabilir miyim? "

"Neden?"

"Jimin'e ne diyeceğimi bilmiyorum."

Doğru ya. Şu Jimin'in çenesi...

Tek elimi beline attıp ve hafifçe arabaya ittirdim.

"Tamam gidelim."

Arabaya binince bende şoför koltuğuna oturdum.

Yol boyunca hiç konuşmamıştı. Bende onu zorlamamıştım. Eve girince bana döndü.

"Bana giyecek bir şey verir misin?"

Şuan çok sevimli durduğunu ona haykırmak istiyordum. Kızaran burnuyla yanakları ve dağılmış saçlarıyla onu yemek istiyordum.

"Gel."

Elini tuttum ve onu yavaşça odama sürekledim.

Geldiğimizde ona döndüm.

"Hâlâ kan ihtiyacın var mı?"

Kafasıyla beni onayladı. Gömleğimin düğmelerini açıp kollarımı beline sardım.

Dişlerini daha önceden de yaptığı gibi göğsüm ve boynumun arasındaki yere saplamıştı. Şuana kadar hep orayı ısırmıştı.

Bir elini göğsüme koymuştu. Dişlerini çıkardığında kan dolu ağzını görmüştüm. Dudaklarını yaladı ve benden ayrıldı.

***

Jungkook Jimin'e burada olacağını söylemişti.

Geceliklerimizi giydikten sonra koltuğa oturmuştuk.

Şuan dokunsam ağlayacak gibiydi. Bu yüzden elime televizyon kumandasını aldım ve televizyonu açtım. Televizyonda sevişen bir çift olduğunu görünce hemen diğer kanalı açtım. Öbür kanalda farklı değildi. Hemen televizyonu kapatıp sahte bir öksürük yaptım ve arkama yaslandım. Jungkook'a baktığımda kızardığını görmüştüm. Sırıttım ve onu belinden tutup sırtını göğsüme yaslamasını sağladım.

Konuştu.

"Aynı babadanız."

"Yani?"

Omuz silkmişti.