Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yoongi
Sabahtan beri 4 takla atıyorum. Jungkook ortalıkla yoktu. Telefonu buradaydı ve Jeongwoo'yu bulamıyorduk. Jimin de buradaydı. Başta ona söylemeyecektik ancak eğer söylemessek bize kızıp duracağını bildiğimizden söylemiştik.
Onlara dün Jeongwoo ile olanları da anlatmıştım.
Taehyung gözünü bile kırpmadan laptopta bir şeyler yaparken Jimin, volta arıyor ve Jeongwoo'yu telefondan arıyordu.
"Hyung!"
Jimin birden olduğu yerde durmuştu. Hoparlörleri açtı.
"Ne oldu Jimin?"
"Jungkook...Jungkook nerede? Ona ne yaptın?!"
"Jimin ciddiyim. Ben bir şey yapamadım."
Jungkook
Belimde hissettiğim ağrıyla gözlerimi araladım. Bileklerim ve ayak bileklerim bağlıydı. Bir odadayım ve bu odada hiçbir şey yoktu. Acıyla inleyip doğruldum. Kapının açılmasıyla içeriden giren ışık yüzünden gözlerim kısıldı.
"Ah uyandın mı?"
Bu tanıdık yüz...
"Patates?"
Yüzünü buruşturup bana biraz eğildi.
"Patates?"
Neydi lan bu adamın adı? Gerçi hiç adını sormamıştım ki.
"Benden ne istiyorsun?"
"Dikkatimi çekiyorsun."
"Beni böyle tutsak etmek zorundamıydın? Her yerim ağrıyor."
Kalkıp odanın ışığını açınca etraf daha net olmuştu.
"Bir süredir seni izliyorum da...Yoongi ile aranda tam olarak ne var?"
"Sapık mısın lan sen? Bırak beni."
Umursamayıp göz devirdi.
"Seni bırakacağım ancak söyle bana Yoongi ile aranda-"
"O sadece patronum."
"Cevabın beni tatmin etmedi."
Telefonunu çıkarıp bir şeyler yaptı. O sırada onu sakince izliyordum. Bu adam bana bir bok yapamazdı. Bana yaklaşıp ağzımı bir kumaşla bağlayıp susmamı sağladı.
"Ne ol- Jungkook?!"
Bu bir görüntülü konuşmaydı. Ekranda Yoongi,Jimin ve Taehyung'un saçları vardı.
