Bölüm 10 ~İddia Sonucu~

1.3K 68 1
                                    

~ESİLA~
Yeni okula başladığımızdan beri başımız o kadar çok şey geliyordu ki hepimiz çok yorulmuştuk.
Şimde Su'nun babasının karanlık tarafını öğrenmiştik.
Biz bunca yıl o adamın kanlı parasıyla geçiniyorduk ve bu gerçekle yüzleşmek çok zordu.
Okuldan eve geldiğimizde Su yoktu ve sonrasında Araz denen çocuk Su'yu kucağında eve getirmişti.
Hepimiz çok endişelenmiştim ama Araz bir açıklama yapmamıştı.
Gerçi sonra Su uyandığında bize her şeyi anlatmıştı.
Su'yu evde Cansu'ya bırakıp Ege ve ben çalıştığımız yerlere gittik.
Çalıştığım kitapçı Ege'nin çalıştığı bara yakındı bu yüzden yolu birlikte yürüdük.
Kitapçıya girip rutin bir şekilde patronuma geldiğimi bildirip kasanın arkasındaki sandalyeme oturdum.
Dükkana göz attığımda dükkanın içindeki tekli koltukta Savaş'ın oturduğunu gördüm.
Ellinde bir kitap vardı ama o göz ucuyla bana bakıp sırıtıyordu.
"Ne bakıyorsun?"dedim çemkirerek çünkü kitapçıda bir tek ikimiz vardık.
"Sadece bekle ve gör Esila,sadece bekle ve gör,"dedi gülerek.
Kaşlarımı çatarak oturduğum yerde arkama yaslandım.
"Gıcık herifin tekisin,"dedim homurdanarak.
Kapının üstündeki çanın çalması ile başımı kapıya çevirdim.
Gelen Barış idi.
Gülümseyerek barışa 'hoş geldin' dedim.
Barış her zamankinden ziyade raflara yönelmek yerine kasaya gitti.
"Kitap mı takas edeceksin?"diye sordum.
"Hayır Esila,bu gün burda kitaplarla bi işim yok,"dedi.
Biraz şaşırmış biraz da heyecanlanmıştım.
Tamam iddiayı kaybetmek beni çok incitmezdi ama Savaş'ın gözü önünde olmasaydı bari.
"Esila yarın akşam benimle yemeğe çıkar mısın?"diye sordu Barış pat diye.
Kendimi tutamayıp sinirimden gülmeye başladım.
Ben gülmeye başlayınca Barış da gülmeye başladı.
"Bunu evet olarak mı kabul ettmeliyim?"diye sordu.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Barış üzgünüm ama şu sıralar kendimi pek iyi hissetmiyordum.Olmaz,"dedim.
Barış biraz bozulmuştu ama çok belli ettmedi.
"Tamam.O zaman,sonra görüşürüz,"dedi ve dükkandan çıktı.
Savaş pis pis sırıtarak ayağı kalkıp üstüme yürümeye başladı.
Tam karşıma gelince durdu.
"Hile yaptın değil mi?Doğruyu söyle!"dedim.
"Ah Esila o kadar safsın ki.Nasıl tahmin ettiğimi sana söylemeyeceğim ama hile yapmadığıma emin olabilirsin,"dedi ve sırıttı.
"Gıcık,"dedim homurdanarak.
"Ne olursa olsun iddiayı kayıp ettin.Yarın tamamen benimsin,"dedi ve sırıtarak dükkandan çıktı.
•••
Dünkü olaydan sonra bu gün okula gelmeyecektim aslında ama sonrasında gururlu davranmam gerektiğini düşündüm ve ceza razı geldim.
İlk iki ders gelmemişti Savaş ama ben hala diken üstündeydim resmen.
Şu an üçüncü dersin ortasındaydık ve telefonuma gelen mesaj ile irkildim.
Telefona baktığımda bilinmeyen bi numaradan geldiğini gördüm.
'Okulun bahçesine gel' yazıyordu mesajda.
'Kimsin?'diye sordum.
'Benim Savaş.Bahçeye gel' diye cevap yazdı.
Zaten hocaya yakalanmamak için telefonu sıranın altında tutuyordum.
'dersin ortasındayım bittince gelirim' yazdım.
'Umrumda değil.Ya gelirsin ya da ben gelip seni zorla çıkarırım.İddiayı kayıp ettin cezadan cayma!' Yazdı.
İçimden Savaş'a lanet okuyup elimi kaldırdım.
"Hocam kendimi iyi hissetmiyorum dışarı çıkabilir miyim?"diye sordum.
Hoca başını olumlu anlamda sallayınca çantamı da alıp dışarı çıktım.
Cansu ve Su bana endişeli Ege boş gözlerle bakıyordu.

Onlara sorun yok diye fısıldadım ve bahçeye çıktım.
Savaş arabasının içinde beni bekliyordu.
Arabaya hızla binip Savaş'a döndüm.
"Aklında ne var cidden çok merak ediyorum,"dediğimde sırıttı.
Bir şey demeden gaza bastı ve son sürat yola çıktık.
Yol boyunca hiç bir şey konuşmadık.
Bi yarım saat sonra çok tenha bir yere gelmiştik ve ben korkmaya başlamıştım.
Bi ormandaydık ve arabayı çok hızlı sürüyordu.
"Merak ettme organ mafyası ya da tecavüzcü bir sapık değilim,"dedi Savaş korktuğumu görünce.
"Senden her şeyi beklerim,"dedim tıslarcasına.
Arabayı gölün kenarına park edip arka koltuktaki iki havluyu eline aldı Savaş.
"Benimle dalga mı geçiyorsun?"diye bağırdım arabadan inerken.
"Yo gayet ciddiyim,"dedi Savaş.
"Hayatta girmem o suya.Ayrıca mayom bile yok,"dedim.
"Mayon olmasına gerek yok bak benimde mayom yok,"dedi.
"Ne yani çıplak mı yüzeceksin.İğrenç!"diye bağırdım.
"İç çamaşarı Esila,iç çamaşırı,"dedi Savaş bir yandan göneliğinin dümelerini açarken.
"Ya biri görürse,"dedim.
"Kimse görmez bak kimse yok ormanın ortasındayız.Burayı çok bilen yoktur,seni ceza olarak buraya getirdiğime şükür ettmelisin,"dedi.
"Ayrıca ben yüzme bilmem ki,"dedim söylenerek.
"Biliyorum,"dedi.
"Ne yani o yüzden mi getirdin beni buraya?"
"Biraz öyle oldu.Şimdi soyun hadi suya gireceğiz,"dediğinde afalladım.
"Yüzme bilmediğimi nerden biliyorsun?"diye sordum konuyu değiştirmek adına.
"Emin ol senin hakkında bildiklerim bunlarla sınırlı değil,"dediğinde kaşlarını çattım.
Şu an karşımda iç çamaşırıyla duruyordu.
Kusursuz bir fiziği vardı!
"Esila ciddiyim uğraştırma beni,hadi,"dediğinde pes ederek üstümdekileri çıkarıp iç çamaşırlarımla kaldım.
Hızla suya koşup boyumun yettiği kadar yere girdim çünkü beni böyle görmesini istemiyordum.
Savaş da arkamdan suya gelip yanıma geldi.
Islandığı için her yerimiz belli oluyordu ama Savaş gözlerimin içinden başka bir yere bakmıyordu.
Bu durum beni biraz rahatlatıyordu.
"Utanma Esila. Biliyorum ilk kez birisinin karşına böyle çıkıyorsun ama utanma.Anın tadını bozma,"dedi fısıldayarak.
Şu an çok yakındık ve kalbim çok hızlı atıyordu.
Bir kaç adım daha atarsam büyük ihtimalle su boyumu aşar ve ben boğulurdum bu yüzden biraz da gergindim.
Ama Savaş oldukça rahat gözüküyordu.
Boyu oldukça uzun olduğu için su onun göğüsünün biraz daha altına geliyordu.
Savaş suya dalıp çıktı ve ıslanmış saçlarını geriye doğru attı.
Bana yaklaştı ve eliyle yüzüme gelen saçları geriye attı.
"Çok güzelsin,"diye fısıldadı.
Şu an sadece ona bakıyordum başka hiç bir şey yapamıyordum.
Beni belimden tutarak kendine çektiğinde panik oldum ve onu ittirdim.
"Yüzme bilmiyorum Savaş,"dedim zorla.
"Biliyorum.Bana güven,"dedi ve beni suyu üstüne nazikçe yatırdı.
Belimden ve bacaklarımdan çok hafif destek veriyordu.
Şu an kendimi güvende hissediyordum.
Güvende ve huzurlu.
Suyun üstünde öylece yatarken bulutları izliyordum.Elimi yavaşça kaldırıp sanki bulutlara dokunabilecekmişim gibi uzattım.
Bacağımdaki ve belimdeki eller normal şartlarda beni rahatsız ederdi ama şu an o kadar huzur doluydum ki.
Bir süre öyle kaldıktan sonra Savaş beni doğrulttu ve kucağına aldı.
O kadar hızlı kaldırdı ki beni bi an neye uğradığımı şaşırdım.
Şu an çok yakındık ve nefesini hissedebiliyordum.
Savaş gözlerimin içine bakıyordu hala.
Biraz daha yaklaştım Savaşa.
Benim yaklaşmamla o da bana yaklaştı.
Dudaklarımız birbirine sürtüyordu.
Şu an bütün olanlardan ve bütün dünyadan soyutlaşmıştım.
Şu an aramızdaki çekime karşı koyamıyordum ve Savaş'ın da benden aşağı kalır bi hali yoktu.
Savaş daha fazla dayanamadı ve ilk adımı o arttı beni sertçe öpmeye başladı.
Ona acemice karşılık veriyordum.
Bir kaç dakika öpüştükten sonra Savaş geri çekilip alnını alnıma yasladı.
"İlk miydi?"diye sordu.
Cevabını bildiği bi soruyu sorduğuna o kadar emindim ki...
Başımı yavaşça olumlu anlamda salladım.
Kollarım Savaş'ın boynundaydı.
Bir süre öyle kaldıktan sonra başımı Savaş'ın omzuna koydum.
Bir süre sonra Savaş geri çekildi ve bana baktı.
"Bunu yapamam" dedi ve bi süre bana baktı.
Yüzünde endişeli bi ifade vardı ve aklım karışmıştı.
"Bunu yapamam Esila,"dedi ve beni nazikçe bellimden tuttu ve boyumun yettiği yere kadar götürüp bıraktı sonrada sudan çıktı.
Bende onun arkasından çıktım.
"Neyi yapamazsın Savaş?Ne diyorsun,"dedim.
Yerden havluyu alıp bana uzattı ve kendisi de havluya sarıldı.
"Bunu sana yapamam Esila,"dedi.
Şu an hiç bir şey anlamıyordum.
"Savaş ne saçmalıyorsun daha iki saniye önce yaptığın şeyden pişmanlık mı duyuyorsun?"dedim.
Gururum incinmişti.Daha da önemlisi duygularım yıpranmıştı.
Savaş yerden kıyafetlemizi alıp arabaya yöneldi.
Çok hızlı hareket ediyordu ve ona yetişmekte zorlanıyordum.
Arkasında arabaya bindim saçlarımdan sular damlıyordu.
Araba ıslanmıştı ama Savaş bunu umursamadan gaza bastı.
"Savaş bir şey de!"diye bağırdım dayanamayıp.
"Pişman değilim Esila .Asla değilim ama bunu yapamam.Göz göre göre seni tehlikeye atamam!"diye bağırdı.
Yüz hattaları gerilmişti ve bunu görebiliyordum.
"Seni anlayamıyorum Savaş,"dedim artık gözümden akan yaşlara engel olamıyordum.
"Lütfen.Lütfen bu işi daha da zorlaştırma Esila,"dedi ve arkaya uzanıp kıyafetlerimi bana verdi bi yandan yola bakıyordu.
Üstümdeki havluyu çıkarıp kıyafetlerimi giyindim.Şu an utanma duygusunun yanından bile geçmiyordum.
Bir yansan gözlerimden yaşlar akıyordu.Sessizce.
Savaş'a baktığımda kaslarının gerildiğini ve gözlerinin dolduğunu gördüm.
Bana bakmadan son sürat arabayı kullanıyordu.
"Savaş lütfen bana açık ol.Bana nasıl zarar verebilirsin ki?Anlayamıyorum,"dedim.
Daha bir kaç dakika önce yaşadıklarımızdan sonra böyle davranması beni yıpratmıştı.
Arabayı evimin önüne park edip bana döndü.
"Savaş.Lütfen.Bir şey söyle,"dedim sesim titrek çıkmıştı.
"Esila...Yapamam seni göz göre göre tehlikenin içine atamam,"dedi.
Gözlerimi devirdim ve sertçe nefesimi verdim.
Yine aynı cümle...
"Savaş bana bir açıklama yap yoksa gideceğim,"dedim.
"Üzgünüm Esila...Yapamam,"dediği anda göğüsüme bi yumru oturdu.
Nefes alamıyordum sanırım.
Hızla arabadan indim ve kapıyı sertçe kapadım.
Koşarak eve girdim.Kızlar endişe ile bana bakıyordu.
Cansu ve Su ayağı kalkarak yanıma geldiler.
Birlikte salona gittik ve ben her şeyi anlatmaya başladım.
Bir yandan ağlıyor bir yandan anlatıyordum.
Cansu ve Su beni pür dikkat dinliyordu bu durum beni şaşırtmamıştı.
Beni asıl şaşırtan Ege idi.
Sanırım Ege'yii ilk kez bu kadar ilgili görüyordum...

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin