Bölüm 2~Kitapçı~

3.4K 135 8
                                    

~ESİLA~

Son dersten çıkıp eve doğru yürümeye başladık.Ege,Su ve Cansu sohbet edip eğleniyorlardı.Ben ise oldukça durgun ve biraz da üzgün.Ne konuştuklarını duyamayacak kadar da düşünceliydim.

Okulda isminin Savaş olduğunu öğrendiğimiz bir çocuk tüm gün bana bakıp durdu.O kadar uzun süre bakıyordu ki bu durum hem beni hemde diğer kızları rahatsız etti.

Çocuk çok yakışıklı ve havalıydı fakat bu durum ondan biraz korkmama sebep olmuştu.
O kadar sert bir surat yapıyısı ve öldürücü bakışları var dı ki...

Acaba yanlış veya kötü bir şey yapmıştım farkında olmadan?

Su yanıma gelip kolunu omzuma attı ve "Takma kafana Esila,"dedi ve gülümsedi.

Diğer kızlar da moralimi yerine getirmeye çalıştı.Onların bu çabasına gülümsedim ve çok düşünmemeye çalıştım.

Eve geldiğimizde hiç oyalanmadan üstümü değiştirdim ve çalıştığım kitapçıya doğru ilerlemeye başladım.Çalıştığım kitapçı çok küçük ve mütevazı bir yerdi.Kitapçıın sahibi Orhan Bey çok yaşlı bir adamdı.Ben okuldayken kitapçıya o bakıyordu.Okuldan çıkınca da kitapçıyı bana devrediyordu.Cumartesi tam gün çalışıyordum pazar ise kitapçı kapalı oluyordu.

Kitapçının küçük kapısını ittirerek içeri girip Orhan Bey'e geldiğimi haber verdim.Orhan bey anahtarları bana teslim edip gitti.Zaten buradaki tek çalışan bendim.

Hafta içleri çok müşteri gelmediği için raflardan rastgele bir kitap alıp kasanın arkasındaki sandalyeye oturup okumaya başladım.

Aradan baya bi zaman geçmişti hava kararmıştı,mesaimin son saatlerini dolduruyordum.
Gün içinde iki üç müşteri gelmişti ve alacaklarını alıp çıkmışlardı.

Kitapçının kapısının tekrardan açılması ile kapıya takılı olan küçük çan çaldı.Başımı kitaptan kaldırıp gelen kişiye baktığımda şaşkınlıktan donup kaldım.

Gelen kişi bütün gün okulda beni bakışlarıyla rahatsız eden çocuk Savaş'tı.

İçeri girer girmez gözleriyle hızlı bir şekilde dükkanı taramaya başladı.Gözleri beni bulunca durdu.Aramızdaki rahatsız edici sessizliği sonlandırmak için fısıltı halinde "Hoşgeldin,"dedim.

Başıyla bana küçük bi selam verdi ve içerdeki raflara yöneldi.Bir kaç dakika rafların arasında boş boş dolanmasını izledim.Sonrasında burada çalışan biri olarak yanına gidip hangi kitabı aradığını sordum.Aradığı belli bi kitap olmadığını ve öylesine bakındığını söyledi.

Bir kaç dakika daha boş boş dolanmasını izledim.Kitaplarla hiç bi ilgisi olmadığından o kadar eminim ki artık.

"Felsefeyi seviyor olmalısın,"dedim onu denemek adına.

bana boş boş bakmaya başladığında elimle önünde dolandığı rafları gösterdim.

"Ahlak Felsefesi kısmındasın,"dedim.Başıyla gösterdiğim yere bakıp bana geri döndü ve "Yeni şeyler deniyorum,"dedi.

Başımı belli belirsiz salladım ve "İhtiyacın olan bir şey olursa seslen,"diyip kasadaki sandalyeme yöneldim.

O sırada kapıdaki çan tekrar çaldı.Bu sefer kapıya tekrar baktığımda gelen kişinin devamlı müşterilerimizden biri olan Barış olduğunun gördüm.

Yüzüme kocaman bi gülümseme yerleştirip Barış'a "Hoşgeldin,"dedim.
Barış'ı ve Barış ile kitaplar hakkında sohbet etmeyi seviyordum.

Barış bana gülümseyerek "Hoşbuldum.Nasılsın?"diye sordu.Barış her zamanki gibi nazik ve güler yüzlüydü.

"İyiyim sağol. Sen nasılsın?Bu gün kitap takası mı yapacaksın yine?"dedim.

Barış gülümseyerek "Bende iyiyim sorduğun için sağol. Sanırım bu gün takas yapmayacağım.Almak istediğim bir kitap var,"dedi ve raflara yöneldi.

Arkasında "Yardıma ihtiyacın olursa seslen,"dedim.Barış başıyla bana doğru bakıp gülümsedi.

O sırada Savaş'ın bana attığı sert bakışları fark ettim.Onu fark etmem ile yüzümdeki gülümseme hızla düştü.

O sırada Barış "Esila 1984 kitabı nerede?"diye sordu.Barışın sesi ile gülümseyerek oturduğum yerden kalkıp ona 1984 kitabını verdim.

"George Orwell çok iyi seçim,"dedim.Barış gülümseyerek "Senin tavsiyen,"dedi.
Kasaya geri gidip oturdum.

Bi süre sonra Barış kasaya geldi ve kitabın ödemesini yaptı.Onunla biraz kitap hakkında sohbet ettik.Sonrasında "Şimdi gitmem lazım.Yapmam gereken ödevler var.Yarın tekrar gelirim ve bol bol konuşuruz,olur mu?"dedi.
Bende başımı olumlu anlamda salladım ve gülümsedim.
Barış aldığı kitabı da alıp gitti.
Barış ile sohbet ettiğim bu süre boyunca Savaş'ın anlamsız bakışlarını görüyordum.Fakat Barışa bir şey belli etmemek için bir şey demiyordum.
Onu fark ettiğimi görmesine rağmen bana bakmaya devam ediyordu ve bu çok sinir bozucuydu.

Küçük tekli koltuğa oturmuş elindeki kitabın sayfalarına bakıyordu şimdi de.Sanki hiç bir şey yapmamış gibi!

Başını kaldırıp tekrar bana baktığında artık dayanamayıp oturduğum yerden kalkıp onun yanına gittim.

"Felsefe çok hoşuna gitmedi sanırım?"dedim imalı bir şekilde.

Başını ağır bir şekilde kaldırıp hiç bir şey olamamış gibi bana bakmaya başladığında sinirden kızardığıma emindim.

"Senin benimle derdin ne?Sabahtan beri resmen beni taciz ediyorsun!Şimdi de çalıştığım yere gelmiş aynısını yapmaya devam ediyorsun,"dedim.Zaten dükkanda bir tek ikimiz vardık bu yüzden rahat rahat konuşabiliyordum.

"Seni taciz ettiğim falan yok.kendini bu kadar önemli görmemelisin,"dediğinde artık sinirden yanaklarım alev alıyordu ve bunun farkındaydım.

"Hayır!Benim kendimi yüceltiğim falan yok,"tam lafıma devam edecektim telefonum çalması ile durdum.Telefonumu kulağıma götürmem ile birlikte karşımdaki çocuğunda telefonu çalmaya başladı.

Arayan kişi Su idi.
"Esila acilen çalıştığımız bara gelmelisin,"diyip telefonu yüzüme kapadı.Ben olayın şokuyla telefona boş boş bakarken karşımdaki koltukta oturan Savaş'ın telefonda konuştuğunu fark ettim.

Onu çok umursamadan kasanın arkasındaki yerden çantamı aldım ve hırkamı hızla giyindim.
O sırada Savaş da hızla kitapçıdan çıkıp gitmişti zaten. Açıkcası benim ona söylememe gerek kalmadan gitmesi işime gelmişti.

Kitapçının kapısını kitleyip.Bara doğru koşmaya başladım.Kızlar yine başlarını belaya sokmuşlardı.Çalıştıkları yer hiç tekin bir yer değildi ve sürekli bir şeyler oluyordu.
Artık biraz alışmıştım ama her seferinde aynı  paniği yaşıyordum.
Çünkü arkadaşlarımın zarar görmesi düşüncesi bile beni çok geriyordu.

Barın girişine yaklaştığımda lüks bir araba önüme doğru kırıp arabayı park etti.Ben ne olduğunu anlayamadan içinden beni sabahtan beri rahatsız eden Savaş çıktı.
Onu fark etmemiş gibi yapacaktım ama arabadan iner inemez göz göze gelmiştik.Pis sapık beni takip ediyordu!

"Bi de bana söyleniyorsun seni taciz ediyormuşum diye.Beni asıl takip eden sensin,"diye bağırdı bana.Hem de herkesin içinde,sokağın ortasında!

Koştuğum için hızlanan nabzım,kızlara bir şey olacak endişem şimdi bir de sinirim eklenmişti.
Kendimi o kadar zor tutuyordum ki.

Kendimi biraz sakinleştirip konuşmaya başladım.
"Seninle burada durup kavga etmeyi cidden çok isterdim ama emin ol senden daha önemli işlerim var!"diyip hızla Savaş'ın yanından geçip bardan içeri girdim.
Arkamdan bana baka kaldığını hissetmiştim.
Bir kaç saniyelikte olsa kendimi çok havalı hissetmiştim fakat bu konuyu sonra düşünecektim.

Şu an önceliğim arkadaşlarımdı.Cidden bu sefer ne yapıp da başlarını belaya sokmuşlardı çok merak ediyorum.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin