Bölüm 29 ~Mafyacılık~

635 41 0
                                    

~ESİLA~
Kızlarla uzun bir aradan sonra bir araya gelip zaman geçirdiğimiz günden sonraki günün sabahında birlikte kahvaltı ediyorduk.
Kütüphane deki işime uzun vadeli bir ara vermiştim bu sayede kızlarla ve Savaş'la daha çok vakit geçirip aynı zamanda derslerime de çalışabiliyordum.
Telefonum çalması ile sofradan kalktım arayan kişiye baktım.
Bu kişi Savaş'dı.
Telefonu açıp kulakıma götürdüm.
"Günaydın,"dedim sesimin neşeli çıkmasına engel olamadan.
"Günaydın,sizin eve çok yakınım bir şeyler yapmak ister misin?"
"Olur!Bize gelmek ister misin?Su eve çok güzel bir okuma köşesi yaptı onu da görmüş olursun,"dedim.
"Tamam bir kaç dakikaya ordayım,"dedi Savaş ve telefonu kapadı.
Sofraya geri gidip kızlara Savaş'ın geleceğini söyledim.
"Geldiğinde şu telefon konuşmaları hakkında bir gelişme öğrenirsen bize haber ver,"dedi Su.
"Tamamdır,biraz konuşmaya çalışırım Savaş ile,"dedim.
Bir kaç dakika sonra kapı çaldı.
Savaş'ın gelmesi ile ona okuma köşesini gösterdim ve boyumuz yetişmediği için asamadığımız bazı rafları Savaş'a astırdım.
İşimizi bitirdiğimizde odama çıktık.
Savaş'ın telefonunun yine çalması ile Savaş pencereyi açtı ve camdan hafifçe dışarı sarkarak telefonda konuşmaya başladı.
Bunu benim duymamam için yaptığı o kadar barizdi ki!
Hızlıca odamdan çıktım ve yanımdaki odada kalan Ege'nin odasına daldım.
Ege yattığı yerden fırlayıp "Hey!Ne yapıyorsun?"diye bana kızmaya başlamışken onu takmadan pencereye gittim ve camı açtım.
"Ege gel,ve sessiz ol,"dedim.
Camdan dışarı çıkmadan Savaş'ı dinlemeye başladım.
"Esila bu yaptığımız doğru değ..."Ege cümlesini tamamlayamadan Savaş'ın dediği şey yüzünden donup kaldı.
"Merak etme Demir Ege burda.Araz ve Ateş'e söyle Su ve Cansu da burada,"dedi Savaş.
"Ben bir süre daha burda kalıp kızlara göz kulak olurum.Kürşatı depoya götürdüğünüzde beni arayın,bensiz başlamayın,"dedi Savaş.
Ege kaşlarını açtmış telefondan gelen sesi duymaya çalışıyordu ama telefonun sesini duymak imkansızdı.
"Kürşat da kim be?"diye sordu Ege fısıldayarak.
"Bize komplo kuran adam,"dedim fısıldayarak.
"Tamam,kapatıyorum Esila şüphelenecek,"dedi Savaş ve telefonu kapadı.
Ege hızla pencereyi kapadı ve perdeyi çekti.
"Ne boklar yiyor bunlar?"diye sordu Ege.
"Bilmiyorum ama öğreneceğiz.Ben Savaş'ın yanına gideyim onu şüpheye düşürmeden.Sen de Cansu ve Su'nun yanına gidip onalara olanları anlat,"dedim.
"Bu akşam onları takip edeceğiz,"dedi Ege.
"Aynen öyle,"dedim ve temkili bei şekilde odadan çıktım.
Ege de alt kata salonda oturup çizgi film izleyen Su ve Cansu'nun yanına gitti.
Odama gittiğimde Savaş yatağımda oturuyordu.
"Bitti mi konuşman?"dedim.
"Evet,bitti"
"Kimdi?"
"Babamdı.İş hakkında bir şeyler söyledi,"dediğinde sinirlenmeye başlamıştım ama belli etmiyordum.
"Film izlemeye ne dersin?"diye sordum.
Çünkü her an sinirden patlayabilirdim.
Savaş ile laptopdan filmi izlemeye başladıktan bir süre sonra Savaş'ın telefonuna bir mesaj geldi.
Savaş'ın gittmeye hazırlandığını anladığımda hızla kızlara mesaj attım.
'Çabuk taksi çağırın Savaş gidiyor ona yetişmemiz lazım!'
Savaş'ın evden çıkması ile hızla kızlarla taksite bindik.
Ben öne oturmuştum.Arkada ise Ege ve Su cam kenarında Cansu ise ortaya oturmuştu.
"Öndeki arabayı takip et abi,"dedim şöföre.
Sonra arkaya dönüp kızlara "Hep bu klişeyi kullanmak istemiştim,"dedim ve kıkırdadım.
• • •
Aradan baya bi zaman geçince çok tenha bir yere gelmiştik.
Bir depoya.Taksiye parasını verip taksiden indik.
Savaş ve Araz deponun girişinde bir şeyler konuşuyorlardı.
Sonra içeri girmeleri ile biz de peşlerinden gittik.
Ağır demir kapıyı gıcırdamamasına özen göstererek açtık.
Tavan çok yüksekti ve deponun her yerinde sıra sıra dizilmiş yüksek raflar vardı.
Raflar kolilerle dolu olduğu için saklanacak yerimiz vardı.
Bir yığın kolinin arkasından deponun ortasında olan olayları izlemeye çalışıyorduk.
Kürşat ve bir kaç adamı daha sandalyelere bağlanmış bir şekilde duruyordu.
Savaş,Demir,Araz ve Ateş ise ayakta onlarla konuşuyordu.
Ateş bir silahın içine mermi dolduruyordu.
Su bizi kendine çekip "Şu yaşlı adamın sağında ki adam beni kaçıran pislik,"diye fısıldadı.
"Onun sağındaki de kaburgamı kıran şerefsiz,"dedim fısıldayarak.
Sonra tekrar izlemeye başladık.
"Ne diyorlar?"diye sordu Cansu.
"Bilmiyorum ben de duyamıyorum,"dedi Su.
"Bence yanlarına gittmeliyiz sanırım hepsini öldürecekler,"dedi Ege.
"Hayır olmaz,onları resmen gizli gizli takip ediyoruz,"dedi Su.
Ege ve Su'nun yanına eğilip "Bu yaptığımızı inkar etmiyorum.Birazdan onları öldürecekler gitmeliyiz,"dedim fısıldayarak.
Ege,Su ve ben kolilerin arkasına çökmüş tartışıyorduk.
Cansu ise bizi takmadan ayakta kolilerin arasından ne konuştuklarını duymaya çalışıyordu.
Dört el silah sesinin duyulması ile çöktüğüm yerde sıçradım ve popomun üstüne düştüm.
Cansu'nun çığlığı ile yerimden tekrar sıçardım ve Cansu'ya baktım.
Şok içinde kolilerin arasından onları izlemeye devam ediyordu.
Su ve Ege'ye baktığımda onların da şok içinde olduğunu gördüm.
Ege hızla Cansu'yu kolundan tutup onu aşağı çekti ve ona sarıldı.
Cansu sessiz sessiz ağlıyordu.
Oturduğum yerde emekleyerek onun yanına gittim.
"Şimdi ne bok yiyeceğiz,"diye fısıldadı Su.
Sıra sıra dizilmiş kolilerin önünde Araz ve Ateş belirdi.
Ateş koşarak yanımıza gelip Cansu'yu kucağına aldı.
Araz'ın arkasınsan Savaş da geldi.Demir en arkadan geliyordu.
"Siz ne yapıyorsunuz burada?"dedi Demir.
Sinirlenmişti belliydi.
Cansu ve Ateş gözden kayıp olmuştu.
Oturduğum yerden kalkıp Savaş'ın karşısına geçtim.
"Onları öldürdün mü?"diye sordum.
"Beni takip mi ettin?"diye soruma soru ile karşılık verdi.
Başımı Ege ve Su'ya çevirdiğimde.
Su Araz ile tartışıyordu.
Ege ise Demir ile tartışıyordu.
Etrafı saran kan ve leş kokusu ile yüzümü ekşittim.
"Burdan gide bilir miyiz?"diye sordum Savaş'ın sorusunu umursamadan.
Savaş arkasını dönüp kapıya yöneldi.
Arkasından ona yetişmeye çalıştım.Hızlı adımlar ilerliyordum.
Arabaya binip Savaş'a döndüm.
"Bana trip mi atıyorsun?"diye sordum.
"Hayır Esila,"dedi gözlerini yoldan ayırmadan.
"Bana yalan söyledin.Onları öldürdün ve şimdi de bana trip attıyorsun!"dedim.
"Sana söyleyecektim!"diye bağırdı bi anda.
"Benim işim bu Esila!Ben bir mafyayım,mafya!O pislikler insan ticareti,uyuşturucu ve cinayet gibi suçlarla nam salmış insanlar,"dedi Savaş.
"Kaldı ki emir geldiğinde onaları öldürmezsem onlar beni öldürür.Burda hayatta kalmak istiyorsan düzene uyum sağlamak zorundasın,"dedi Savaş.
"Emri mi?Ne emri?"dedim.
"YEr altının patronları.Mafyasın diye kafana göre hareket edemezsin emirlere uymak zorundasın,"dedi Savaş hala gözlerini yoldan ayırmadan konuşuyordu.
Savaş'ın bana mafya olmayı kendi seçmediğini bu işin içinde doğduğunu bahsettiğini hatırladım ve olaylar kafamda biraz daha oturdu.
Onaları öldürmeyi o seçmiyordu...
"Üzgünüm Esila ama bu!Ben buyum!Hiç bir şeyi değiştiremem,yer altından da emekli olana kadar ayrılamam.Eğer ayrılırsam beni öldürürler,"dedi Savaş.
"Sana yalan söylemek meselesine gelirsek.Eğer sana söyleseydim aklın sürekli bende kalıcak beni rahat bırakmayacaktın.İşim bittikten sonra zaten sana her şeyi anlatacaktım,"dedi Savaş.
Sesi ilk baştaki gibi sinirli çıkmıyordu.
Arabayı sertçe durduğunda biraz öne doğru savruldum.
Savaş refleksen beni karnımdan tutup koltuğa geri yaslamıştı.
Camsan dışarı baktığımda Savaş'ın evine geldiğimizi gördüm.
"Şimdi.Bu işi çözmeden ve aramızı düzeltmeden arabadan inmeni istemiyorum,"dedi Savaş.
Ona doğru döndüm ve konuşmaya başladım "Seni dinlemeden yargıladığım ve seni takip ettiğim için üzgünüm,ama kendimce haklı sebeblerim vardı,"dedim.
"Bende her şeyi sana başından beri anlatmadığım ve yalan söylediğim için üzgünüm,"dedi ve sonra beni taklit edercesine "Ama kendimce haklı sebeblerim vardı,"dedi.
Sırıttım ve Savaş'a sarıldım.
"Kızlar için endişeleniyorum.Cansu çok korktu,"dedim.
"Eve girelim onları ararız,"dedi Savaş.
Başımı olumlu anlamsa sallayıp arabadan indim ve Savaş ile birlikte Savaş'ın evine doğru gittmeye başladım.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin