Bölüm 17~Dayanamıyorum~

957 56 7
                                    

~SU~
Ege kitap bakmaya gittiği için bara tek başıma gitmiştim. Bar her zamanki gibi sorunsuz geçmişti. Bardaki işim bugün daha hızlı bittiği için erken çıkmıştım. Bar kapısından çıkar çıkmaz bir adam bana doğru ilerledi elindeki şeyi burnuma götürdü ve sonrası karanlık. Uyandığımda siyah bir minibüsün içindeydim ve şehirden uzaklamış gibiydik. Birden bir acı fark ettim ellerim ve ayaklarım bağlıydı ve gerçekten çok acıtıyordu. Karşımda oturan adam "O,prensesimizde uyanmış ama biraz erken oldu biraz daha uyumalısın." Ve sonrası yine karanlık. Yanağımda hissettiğim şiddetli acıyla uyandım. Gözlerimi açtığımda bir depoda olduğumu fark ettim. "Ne zamandır sizin elinizdeyim?" " Eh yaklaşık 2 saat oluyor ama endişelenme oyun daha yeni başladı bir şey kaçırmadın yani." 2 saat mi. Yanağıma inen tokatla ağzıma kan tadı gelmişti. "Kimsiniz siz? Benden ne istiyorsunuz?" Sesim biraz sinirli çıkmıştı ki adam " Sesinin tonunu sevmedim" diyip yumruğu çakmıştı. Karşı koyamıyordum. Birden beni oturduğum sandalyeden kaldırıp yere attı. "Sorularına gelince emin ol kim olduğumuzu öğreneceksin ama şimdi değil." Yere yanıma çömelip yüzümü ellerinin arasına aldı ve devam etti: " Senden bir şey istemiyoruz ama yüzüne ve fiziğine bakılacak olursa neden olmasın?" Korkmaya başladım ama adam devam etti: " Ama merak etme tipim değilsin." Rahatlamıştım tabii bu durumda ne kadar rahatlayabilirsem. Adam birden karnıma tekme attı. İki büklüm kalmıştım. Ama durmadı tekmelerinin ardı arkası kesilmiyordu. Gerçekten çok canım yanıyor. Ölmek istiyorum. Adam ayağa kalk diye diretti kalkmadım. Tekrar bağırınca kalkmaya çalıştım ama kalkamadım. Anlamış olacakki saçımdan çekip ben zorla kaldırdı ve önceden oturduğum sandalyeye fırlattı. Sonra tekrar saçımdan tutup beni yere fırlattı. Yüz üstü yere çakılmıştım.Vücudumdaki acılar yetmiyormuş gibi başım ağrıyordu. Başımın kanadığını fark ettim ama artık mecalim kalmamıştı. Adama yalvarırcasına " Lütfen yapma dayanamıyorum " dedim.Adam sırıttı söylediklerim hoşuna gitmişti besbelli. Ama umursamadım adam da söylediklerimi umursamadımı ve beni sandalyeye geri oturttu. " Kes artık ağlamayı". Ağlıyor muydum? Ağladığımı fark etmemiştim ama adamın söylemesiyle daha şiddetli ağlıyordum. Ben ağladıkça adam bana vuruyordu. Ama ben ağlayışımı durduramıyordum. Bir süre sonra acı hissetmemeye başladım. Bu iyi miydi bilmiyorum. Birden aklıma kızlar geldi. Adam beni dövüyordu ama umurumda değildi. Hepsini çok merak etmiştim. Onlar benim kardeşlerim gibi. Tek bir saç tellerine bile zarar gelmesini istemem. Düşündüm sonra acaba bir daha sabah uyandığımda gördüğüm ilk kişi Elisa olucak mı diye. Ya da Cansu'nun o mükemmel kahvaltısını yiyebilecek miyim. Hatta Ege'yle barda çocuk kesip kadınların giydikleriyle dalga geçicek miyim? Umarım, umarım hepsine kavuşurum. Ben nasıl onlarsız yapamazsam onlarda bensiz yapamaz çünkü. Umarım ölmem.Sonra aklıma Araz geldi. Adam beni dövmeye devam ediyordu ama düşündüğüm tek şey Araz'dı. Çok güzel gülüyordu bir kere. Tek bir gülüşü için neler vermezdim. O her güldüğünde her şeyi unutu veriyordum. İnsanın içini ısıtan bir gülüşü vardı. Hele bir de o içinde kaybolup gittiğim yeşil gözleriyle bana bakınca tüm dünyadan soyutlaşıyordum. Tekrar bana o yeşil gözlerle bakması için her şeyi yaparım. Yeter ki baksın bana. Babamın mafya olduğunu öğrendiğimde benimle birlikte ağlıyordu neden diye sorduğumda ağlamana engel olamıyorum demişti. Gülümsedim. Adam fark etmiş olacakki ne gülüyorsun diye bağırıp tekrar vurdu. Hala umursamıyordum. Aklım hala Araz'daydı. Hatta sadece aklım değil kalbimde. Kalbim Araz ' daydı. Artık emindim ben tüm benliğimle seviyorum Araz'ı . Hala ağlıyordum ama artık sesim çıkmıyor sadece gözyaşı var. Adam beni dövmeyi bırakmıştı. Her yerim mosmor olmalıydı. Ve yanıyordu. Uzun zamandır buradaydım ve artık umudum kalmamıştı. Ama tam o sırada yanıma fırlatılan Cansu'yu gördüm. Eliyle sus işareti yaptıktan sonra adamın bağladığı ipleri kesti. Tam o sırada ellerinde silahlarla Araz,Ateş ve Demir adamlara sıktılar. Tepki veremiyordum. Ama birden bir silah patladı ve Cansu yere düştü. Gerizekalı beni kurtarmak için önüme atlamıştı. Ağlamaya başladım Ege bana sarılıyordu bense sadece bağırabiliyordum sadece " Cansu uyan" diyebiliyordum. Ege beni bırakıp Cansu ya koştu. O sırada yere çökmüştüm.
Yaşadığım fiziksel acı duygusal acının yanında bir hiç idi.
Benim yüzümden Cansu yaralanmıştı. Benim yüzümden. Hemen arabaya bindik ve hastaneye gitmeye başladık. Hastaneye varana kadar ağlıyordum. Ateş Cansuyu içeri taşırken biz de peşlerinden gittik.  Ege ye sarılmış Cansu'nun ameliyattan çıkmasını bekliyordum. Esila neredeydi bir fikrim yoktu ama haber veremezdim telefonum yoktu. Doktor çıkıp Cansu'nun hayati tehlikeyi atlattığını söyleyince rahatlamıştım. Ameliyathane kapısından ayrılıp dışarı çıktım. Araz'ın peşimden geldiğini anlayınca arkamı dönüp ona doğru koştum ve ona sımsıkı sarıldım. Şuan ihtiyacım olan tek şey buydu ona sarılmak. Oda bana sımsıkı sarıldı ve gözyaşlarım gene sessizce akmaya başladı. Kulağıma "Geçti" diye fısıldadı. Kafamı omuzundan kaldırdım . Ve yemyeşil gözlerine baktım. "Seni seviyorum Araz. Seni çok seviyorum." O an Araz dudaklarıma kapandı. Sanki tek ihtiyacı buymuş gibi isteklice öpüyordu bende aynı şekilde karşılık veriyordum.
Araz kendini benden ayırıp yüzüme baktı "Su çok kötü durumdasın doktora gözükmem lazım,"dedi.
Başımı çevirip pencerenin camından yansımamam baktım.
Ne olmuştu bana böyle?
O anın adrenalinin etkisi ile yaralarımı hissettmemiştim bile ama korkunç gözüküyordum.
Alnım yarılmıştı resmen.
Ben şok içinde kendime bakarken Araz arkamdan gelip bana sarıldı.
Başını omzuma gömüp kokumu içine çekti.
"Bunu da atlatacağız,"diye fısıldadı.
Ege bu romantik anımızda gelip Cansu'nun uyandığını söyleyince daha da mutlu olmuştum. Yanına gittiğimde sinirlenmiştim: "Bir daha sakın hayatımı kurtarma" dedim. Ama sinirim geçmişti yaşıyordu ya önemli olan buydu. Esila nerede diye sorunca kaskatı kesildim adeta ama şu an olmazdı ona şimdi söyleyemezdim. "Senin şimdi dinlenmen gerekiyor sen uyu ben sana sonra anlatırım."dedim ve hep birlikte odadan çıktık. Başım Araz'ın göğsünde başka bir kapıda ağlayarak bekliyordum şimdi.
Araz bana doğru dönüp "Seni bir doktora götürelim,"dedi.
Yavaşça beni ayağı kaldırıp muayene odalarına doğru ilerlemeye başladık.
Yaşananlardan bir şey çıkarttım ben sevdiklerimin zarar görmesine dayanamıyorum...

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin