Bölüm 41 ~Cesaret~

540 34 0
                                    

~ESİLA~
Ege işe gittikten sonra Su ile oturup çekirdek eşliğinde dedikodu yapmaya başladık.
"Bu akşam kitapçıya gideceğim.Çok uzun zamandır gitmiyorum.Orhan abi ile konuşup işe geri dönerim belki,"dedim.
"İyi olur.Artık babamdan para almak istemiyorum bu yüzden ben de bardaki işe geri döneceğim,"dedi Su.
"Madem üçümüzde işe geri dönüyoruz,para biriktirelim ve klima alalım.Çok lazım,"dedim.
Su kıkırdayarak "Önce frını tamir ettirmemiz lazım,"dedi.
Gülümseyerek sehpa daki telefonumdan saate baktım.
"Saat dokuz olmuş ben gideyim,"dedim.
"Akşam akşam niye gidiyorsun kapalı değil mi bu saatte,"dedi Su.
"Saat on da kapatıyor çıkışa yetişmem lazım,"dedim ve hızla odama çıktım.
Üstümü giyinip kitapçıya yürümeye başaladım.
Yaz tatili yaklaşıyordu ve havalar iyice ısınıyordu.Bu güzel bir şeydi çünkü bazen kızlarla sahile yüzmeye gidiyoruz ve bu çok eğelenceli oluyor.
Kitapçıya girip yaklaşık bir saat boyunca Orhan abi ile konuştum.
Kitapçı da ki kahve makinesinden bana kahve yapmıştı.Sonrasında işe geri dönmek istediğimi söyledim o da kabul etti.
Kitapçıdan çıktıktan sonra Ege'ye mesaj attım.

Esila;Ege kitapçıdan çıktım şimdi.Mesain ne zaman bittiyor bara geliyim.
Ege;Bi saat var daha.Ama gel beklersin birlikte döneriz eve.
Esila;tmm :)

Telefonu cebime koyup bara doğru yürümeye başladım.Hava iyice kararmıştı ve barın olduğu yere giden sokaklar pek de tekin sayılmazdı.
Bir sokağın köşesinden dönerlen duvara yaslanmış sigara içen iki gencin önünden geçtim.
Önlerinden geçerken bana ıslık çalmışlardı.
Bi an olayın şokuyla donup kaldım ama sonra adımlarımı hızlandırıp ilerlemeye devam ettim.
İki kişilerdi ve kavga konusunda Ege'nin aksine hiç başarılı değildim.
Arkamdan geldiklerini hissettiğimde hızla telefonumu çıkardım.
Ege'yi arayamazdım çalışıyordu.
Su ve Cansu'nun bana hiç bir yardımı olmazdı.
Geriye bir tek Savaş kalıyordu.
Hızla Savaş'ı aradım.
Bir yandan hızlı hızlı yürüyordum.
Sarhoş ikili sallana sallana arkamdan geliyor bana sesleniyordu.
"Alo,"dedi Savaş biraz şaşırmıştı,seninin tınısından anlamıştım.
"Savaş nerdesin?"
"Ege'nin çalıştığı bardayım Demir'i bekliyorum,"dedi Savaş.
"Savaş sana çok ihtiyacım var.Barın alt sokağındayım lütf-"arkadan birinin beni çekmesi ile lafım yarım kaldı ve telefonum yere düştü.
Beni omzumdan tutarak duvara fırlatması ile sırtım acımıştı ve ağzımdan ufak bir inilti çıkmıştı.
"Duymuyor musun bizi güzellik?"dedi beni tutan kişi.Ağzından gelen iğrenç içki kokusu midemi bulandırmıştı.
"Bırakın beni!İstemiyorum,bırak!"diye bağırdım avazım çıktığı kadar.
Yerdeki telefonumdan uğultu halinde Savaş'ın sesi geliyordu hala.
"Ama daha yeni başladık,"dedi beni tutan kişinin arkasındaki.
Yere eğilip telefonumu aldı ve konuşmayı kapadı.
"Sevgilini mi aradın?"diye sordu gülerek.
"Bırakın beni!Midemi bulandırıyorsunuz bırakın!"diye bağırıp tepiniyordum ama hiç bir faydası olmuyordu.
"Hareket ettme,"diye bağırdı beni tutan kişi ve yanağıma sert bir tokat attı.
Tokatın etkisi ile yere düştüm.
"Gidin başımdan!Sizi şikayet ederim.Bu yaptığınız tecavüz olur!"diye bağırdım.
Bir yandan ağlıyordum şu an bu yaşadıklarım aklıma eski evimi getirmişti.
Lanet olsun!
Kendimi en son bu kadar korkmuş ve aciz hissettiğimde ordaydım,eski evimde,babamın yanında.
Bana tokat atan kişi yere eğilip yanağıma dokundu.
"Dokunma bana!Dokunma!İstemiyorum istemiyorum!"diye bağırıyor çırpınıyordum ama nafile.
Beni tutan adamın iyice üstüme çıkması ile bir çeşit kriz geçirmeye başladım.
Gözlerimi kapayıp rastgele kollarımı savurmaya başladım.Bir yandan bağırıyor ve ağlıyordum.
Yerden kalkmama izin vermiyordu.
Bi anda adamın üstümdeki ağırlığın gitmesi ile gözümü açtım.
Savaş!
Savaş gelmişti.
Beni tutan adam yerde yatıyordu Savaş üstüne çıkmış onu yumrukluyordu.
Diğeri ise kaçmıştı bile.
En son gördüğüm buydu işte.
Sonrası karanlık.
•••
Gözlerimi yavaşça açıp etrafa baktım.
Siyah ve gri tonlarında dizayn edilmiş bir odadaydım.
Savaş'ın evindeydim muhtemelen.
Yataktan çıkıp ayağı kalktım.
Üstümde kesinlikle bana ait olmayan bir siyah bir sweat ve eşofman vardı.
Sweat bana kocaman gelmişti ve ellerim içinde kayıp oluyordu.
Eşofmanın paçaları ise kat kat katlanmıştı belindeki ip ise belime uygun gelmesi için olabildiğince sıkı bir şekilde bağlanmıştı.
Odadan çıkıp etrafa balmaya başladım.
Sanırım Savaş'ın evinin hiç görmediğim bölümü olan üçüncü kattaydım.
Bi alt katta inip etrafa bakındım.
Çalışma odasının kapısı sonuna kadar açıktı.
Oraya ilerledim ve kapıdan içeri baktım.
Savaş masasına oturmuş başını elleri arasına almıştı.
Bir süre onu izledikten sonra eşikten içeri girdim.
"Beni sen mi giydirdin?"dedim ve masasının karşısındaki sandalyeye oturdum.
Savaş hızla başını kaldırdı ve bana baktı.
"İyi misin?"diye sordu.
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Ben giydirdim,"dediğinde biraz utanmıştım.
Sonuçta biz ayrılmıştık.
Kaldı ki Savaş beni iç çamaşırlarımla bir tek gölde görmüştü onun dışında öyle bir yakınlaşma sağlamamıştık çünkü ben korkuyordum.
"Kızlara haber verdin mi?"diye sordum.
"Ege'ye söyledim,"dedi.
Sonrasında bir süre hiç bir şey konulmadan durduk.
"Teşekkür ederim,"diye fısıldadım.
Başımı yere eğmiş ellerimle oynuyordum ve oturduğum sandalyede ayaklarımı sallandırıyordum.
"Seni eve taşırken sayıkladın ve bana saldırdın,"dediğinde biraz utandım.
"Özür dilerim"
"Bunu mahçup olman için söylemedim,"dedi.
Başımı kaldırıp gözlerine baktım.
Onu özlüyordum.
"Sarhoş olduğum gece için ben de senden teşekkür ederim,"dedi.
Gülümsedim.
"O geceyi yarım yamalak hatırlıyorum.Çok utanç verici,"dediğinde dayanamayıp kıkırdadım.
"Küçük bir çocuk gibiydin,"dedim.
Savaş da gülmeye başlamıştı.
Sonrasında yine sessizlik başladı.
Sessizliği ilk bozan kişi Savaş oldu.
"Esila,şey.Aramız nasıl?"diye sordu.
"Sana olan sinirim geçti ama bu seni affettiğim anlamına gelmez,"dedim.
"Tekrar birlikte miyiz?"diye sordu heyecanla.
Ne?Hayır,öyle bir ümit vermek kesinlikle amacım değildi!
Başımı kaldırıp Savaş'ın gözlerinin içine baktım.Onu özlemişim,ne kadar inkar ettsem de özlemiştim bu bir gerçekti.
Gözümün içine öyle bir bakıyordu ki karar vermem zorlaşıyordu.
Elinde sonun da onu affedecektim bunu biliyordum çünkü ben onsuz yapamazdım.
Savaş da yeterince pişman görünüyordu.
Belki de kendime ve Savaş'a daha fazla acı çektirmenin gereği yoktur?
"Sanırım öyleyiz,"dedim biraz çekinerek.
Savaş bi anda gülümsemeye başladı.
Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve beni oturduğum yerden hızla kaldırıp kucağına aldı.
Sandalyesine geri oturduğunda hala onun kucağındaydım ve bacaklarım beline sarılmıştı.
Başını boynuma gömmüştü.
"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin,"dedi.
"Emin ol biliyorum,"dedim.
Başını çekip bana baktı.
"Özür dilerim,"dedi.
Yüzüme çarpık bir gülümseme yerleştirdim ve Savaş'a bakmaya başladım.
Daha fazla dayanamayıp onu öptüm.
Geri çekildiğinde bana mutluluk ile bakıyordu.
"Savaş,ben bi karar verdim,"dedim.
Savaş bi anda bana ciddi bir şekilde döndü.
"Sana her şeyi anlatmak istiyorum,"dedim.
"Esila,gerçekten seni beklerim sorun değil.Kedini buna zorunda hissetme,"dedi Savaş.
"Hayır ciddiyim,ben hazırım.Babam hakkında neler biliyorsun?"
"Ben sadece yaşadığı yeri ve nerelerde takıldığını falan öğrendim.Yemin ederim tek amacım bir gün olurda senin için bir tehdit oluşturursa bilgilerinin elimde olmasıydı,"dedi.
Derin bir nefes aldım.
"Önce daha rahat bir yere gidebilir miyiz?"diye sordum.
Savaş gülümsedi "Burası rahat değil mi?"diye sordu çapkınca.
Hemen kucağından kalktım ve ona sinirle baktım.
"Tamam tamam,"diyerek ayağı kalktı Savaş.
Elimden tutarak beni merdivenlere götürdü.
Merdivenler ile üçüncü kata çıktık ve kolidorun sonuna gittik.
Savaş tavana uzandı ve bir ipi çekti.
İpi çekmesi ile katlanır merdiven ayağımız ucuna kadar açıldı.
Savaş önden gittmem için beni işaret etti.
Önden merdiveni çıktım ve etrafıma baktım.
Burası.Burası harikaydı.
Evin çatısında küçük düz bir alana şezlong ve minderler koymuştu.
Etrafta küçük ışıklandırmalar ve bir sürü bitki vardı.
"Çıplak güneşlenmek için ideal,"dedim gülerek.
Savaş küçük bir kahka attı ve ışıklandırmayı açtı.
"Burası çok güzel,"dedim.
"Buraya Araz,Ateş ve Demir'den başka kimseyi getirmemiştim,"dedi ve köşedeki küçük buzdolabından iki tane gazoz çıkardı.
Bana yerdeki minderleri işaret etti.
Minderlere gidip sırt üstü uzandım ve yıldızları izlemeye başladım.
Savaş da yanıma gelip yattı.
Sanki yıldızlara ulaşabilecekmişim gibi ellerimi gökyüzüne uzattım ve anlatmaya başladım.
"Babam annemin bizi terk edişinden sonra çok değişmiş.Öncesini bilmediğim için bir şey diyemeyeceğim bana bunu komşular söylenişti.Öncesini bilmememin sebebi ise annemin bizi, beni doğurur doğurmaz terk ettmesi,"dedim.
Sonra derin bir nefes aldım ve devam ettim.
"Kendi Annemin sütü olmadan büyüdüm düşünebiliyor musun?Ne kadar aptal bir kadın!Komşular ben bebekken beni bir şekilde babamdan alıp hastaneye götürmüşler ve orada bir süt anne bulmuşlar ama ben hep yaşıtlarımdan daha küçüktüm.Hala biraz zayıfım ama eskiden bi deri bir kemiktim,"dedim ve Savaş'a döndüm.
Yıldızlara bakıyordu.
Benim ona baktığımı anlayınca bana döndü.
Savaş'a baktım sonra tekrar yıldızlara döndüm ve anlatmaya devam ettim.
"Bu hikayenin en az can acıtan kısmıydı benim için.Asıl canımı yakan kısmı ben ergenliğe girmeye başladıktan sonra başladı.Babam beni sürekli dövüyor paramı alıyordu buna alışmıştım ama sonrasında tacizleri başladı.
Ben onun öz kızıydım ve bazen bunu unutuyordu sanırım,"dedim ve biraz durdum.
Çok midem bulanmıştı.
"Esila eğer istemiyorsan beklerim,"dedi Savaş zorlandığımı görünce.
"Savaş eğer şimdi anlatmazsam bu cesareti bir daha toparlayamam,"dedim.
Savaş elimi aldı ve elime uzun bir öpücük bıraktı.
"Devam et,"diye fısıldadı.Sesinde en ufak bir zorlama tınısı yoktu.
"Bir gün elinde DNA testi ile geldi.Benden gizli test yapmıştı.Odama girdi ve bi anda üstüme saldırdı ve bağırmaya başladı.Ben onun kızı değilmişim annem onu aldattmıştı ve bunun için beni suçluyordu.Çok sarhoştu,o hep sarhoştu ama o gün her zamankinden daha sarhoştu,"dayanamayıp ağlamaya başladım.
Devamını zor getiriyordum ve iç çekiyordum.
Savaş elimden tutarak bana destek veriyordu.
"O gün onun elinden o kadar zor kurtuldum ki bi ara gerçekten öldüğümü düşündüm ve kendimi bıraktım.Beni o kadar çok dövdü ki kendimden geçtim uyandığımda sızmıştı ve üstüme düşmüştü.Onu üstümden zar zor ittiğimi hatırlıyorum,o içki kokusunu,yerde ki kanları hatırlıyorum,"dedim ve sustum.
"Çalışıp kazandığım bir miktar para vardı o parayı aldım ve buraya geldim.Kimseyi tanımıyordum beş parasızdım ve korkunç gözüküyordum ama o adamdan kurtulmuştum.O gün kızlarla tanıştım.Bir kaç gün sonra da aynı eve çıkmıştık zaten.Çok uzun süre kabus gördüm,geceleri uyuyamadım,bana elini uzatan herkesten korkup kaçtım ama bir şekilde atlatım ve şu an iyiyim,"dedim.
"Şu an iyi ve duygusal olarak güçlüyüm,"diye ekledim.
Gözümden yaşlar akmaya devam ediyordu.
Savaş beni kolumdan tutarak yanına çekti ve sımsıkı sarıldı.
Dayanamayıp ağlamaya başladım.
Göz yaşlarım omzunu ıslattıyordu ama ikimizde umursamıyorduk.

Mahşerin Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin